SON DAKİKA
SON DAKİKA


Eğitim-Öğretim
17.09.2022

Okullar açıldı. Çocuklarımız okullarına koştular. Milyonlarca öğrencimiz,  tatlı bir heyecan yaşıyor. Elbette ki öğrencilerimiz kadar velilerimiz, öğretmenlerimiz de heyecanla güne başladılar. Geleceğimiz olan öğrencilerimizi ve onlara ışık saçan değerli öğretmenlerimizi, yeni öğretim yılının başlaması nedeniyle kutluyor başarılar diliyorum.

Ülkemizde oldum olası öğretmenler arasında ikilik yaratılmıştır. İlkokullarda; Köy Enstitüsü mezunu ile Öğretmen Okulu mezunu arasında bölünme oldu. Ortaokullarda Eğitim Enstitüsü mezunu ile kısa dönem mezunları arasında ayırım devam etti. Liselerde Yüksek Öğretmen Okulu ile Fakülte mezunları arasında eğitim bilgisi açısından sürtüşme yaşandı. İslam Enstitüsü ile İlahiyat Fakültesi mezunları arasında da ayrım yok değildi.  Ama bu ayırımlar, eğitim-öğretim açısından olumsuzluk yaratmamıştır.

Şimdi ise okuyoruz ve öğretmen arkadaşları dinliyoruz ki yen bir bölünme, yeni bir ayırımla karşı karşıyayız. Bu bölünme, öğrenciyi ve veliyi de ilgilendirmektedir. Öğretmene, sözüm ona, unvan verilmek isteniyor ki bu bölünme, öğretmenler arasında derin yaralar açacağa benziyor. “Öğretmen”adı, bundan daha güzel, bundan daha onurlandırıcı bir ad, eğitim- öğretimle ilgilenen insana verilemez. Başöğretmen veya uzman öğretmen adları sınıfa giren ve öğrenci karşısındaki bireye ne kazandıracaktır Allah aşkına ? Öğretmenin alan bilgisi mi artacaktır? Oturması-kalkması, giyim-kuşamı mı daha iyiye daha güzele gidecektir? Yoksa o öğretmen daha çok kitap okuyacak ve diksiyonunu mu düzeltecektir?

Gördük ki son zamanlarda yapılan tüm sınavlar, kendi adamını öne çıkarma amaçlı olmuştur. Yıllarını eğitime vermiş başarılı öğretmenlerim geri plana itilecek ve siyasi açıdan iktidara yakın olanlar ön plana geçirilecektir. Dolayısıyla öğretmenler küstürülecek ve eğitime katkısı azalacaktır.

Velilerimiz, haklı olarak, çocuğunu uzman veya başöğretmenin okutmasını isteyecektir. Çünkü veli, o öğretmenin daha başarılı olduğunu düşünecektir.

Eski bir eğitimci olarak diyorum ki, bırakalım suni yaklaşımları da öğretmenin ekonomik yönünü düzeltelim. Günlük gazete, haftalık dergi, en az ayda bir kitap okumasını sağlayıcı olanaklar sağlayalım. Öğretmenin görgüsünü, bilgisini artırıcı eylemlerde bulanalım. Kara tahta başında alan bilgisi yeterli öğretmen yetiştirmek yetmez, onu; aydın, çağa uygun, ülkesini ve ulusunu çağdaş uluslar düzeyine hatta çağdaş uluslar düzeyinin üstüne çıkaracak nesiller yetiştirmesini sağlayıcı eğitim ve olanaklar sağlayalım.

Giyimi ile kültürü ile karakteriyle öğrenciye, veliye ve topluma örnek insandır öğretmen. Yandaş öğretmenlere daha fazla para ödemek için aranan formülleri bırakalım da gerçek öğretmenlere önem verelim; velinin, öğrencinin kafasını karıştırmayalım.

Bir öğretmen olarak hep savunmuşumdur.  Eğitimin temelini öğretmen oluşturur. Bir ülkenin huzurunda da temel taş yine öğretmendir. Öğretmenlerimiz ve okul yöneticilerimiz sınıflarına ve okullarına gelen çocuklarımıza ve gençlerimize kendi çocukları gibi bakmalıdırlar.  Öğretmenlerimizin ve yöneticilerin, özgür, kişilikli olması ülke çıkarınadır. Yasalarla, yönetmeliklerle öğretmenlik kıskaç içine alınırsa, kişilikli ve doğruyu, yanlışı tartışan nesiller yetiştirilemez. Onun için öğretmenlerin özlük haklarını geliştirmek devletin özellikle MEB’inin temel görevi olmalıdır.

Zorunlu eğitim, yani 12 yıllık kesintisiz eğitimin takipçisi, elbette ki okul yöneticileri, o öğrenciyi okutan öğretmenin görevidir. Gelişmiş ülkelerde okullar, öğretime zamanında hazırlanır. O ülkelerde öğretmenler alan bilgilerini yenilerler. Kanun, tüzük ve pedagojik bilgiler edinirler ve bunun ötesinde öğretmenler verilen seminerlerle motive edilirler ve ilk günden derse başlarlar.

Ülkemizin ekonomik çıkmazda olduğu bu dönemde, öğrencilerimize başarılar, öğretmen dostlarımıza da kolay gelsin diyorum.       

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap