SON DAKİKA
SON DAKİKA


Tarım ülkesi olamadık
10.03.2022

Evet, tarım ülkesi olamadık. Daha doğrusu, ne sanayi ne de tarım ülkesi olabildik.  Başkalarına güvenerek tarım alanlarımız, boş bırakıldı. Devlet, köylü ile yarıştı.  İnsanlarımız, köylerinden, arazilerinden koparıldı, şehirlere göç ettirildi. Şehirlerimizde kocaman varoş yerleşim alanları oluşturuldu.”Köyden indim şehre, şaşırdım birden bire,” öz sözümüzde olduğu gibi şehirlere göç ettirdiğimiz insanlarımız ne şehirli olabildi ne de köylü kalabildiler.

 “Elden gelen övün olmaz; o da vaktinde bulunmaz.” Özlü sözümüz tam bugünün Türkiye’sini belirliyor. Konya Ovası’nı, Malatya Ovası’nı, Harran Ovalarını ve orada yaşayan çiftçileri kenara itip dışarıdan buğday almaya kalkışırsak, bugünkü olumsuzluğu da elbette ki yaşayacaktık ve yaşıyoruz.

Ukrayna, savaş nedeniyle kendi derdine düşmüş, Rusya, ülkelerin yaptırım uygulaması nedeniyle o da kendi vatandaşının gereksinimini karşılama hesapları yapıyor.  Doğal olarak buğday ederi çok artmış durumda. “Elin atına binen tez iner,” biz de kaldık boşlukta. Yabancıların tarım ürünlerine güvenirsek elbette bu duruma düşeriz.  Trakya bölgemiz, tarım ürünleri özellikle ayçiçeği üretiminde oldukça olumlu topraklara ve iklime sahiptir. Ama görüyoruz ki ayçiçeği yağının Ukrayna’dan alımı durmuş bu nedenle vatandaşlar marketlerin önünde kuyruk oluşturuyorlar. Doğal olarak da fiyatlar almış başını gidiyor. İkinci Dünya Savaşı yıllarında, ulusumuzu başkalarına muhtaç etmemek ve olumsuzlukları önlemek için ekmek karneye bağlanmıştı. Bu yaklaşım, doğruydu ve yerindeydi. Ama yıllarca siyasiler tarafından istismar edildi.  Şurada iki ulus, savaşıyor diye ülkemizdeki olumsuzlukları görünce geçmişi eleştirenler acaba utanmıyorlar mı? İkinci Dünya Savaşı döneminde  ekmek, karneye bağlamıştır ama ne çocuklarımız babasız ne kadınlarımız kocasız kalmışlardır. Bu, büyük bir siyasi  başarının  sonucu iken bu yaklaşımı, eleştirenler şimdi ne diyorlar acaba? Topraklarımız, daha doğrusu yer altı ve yerüstü zenginliklerimiz, oldukça fazla iken beceriksizliğimiz nedeniyle el kapılarına muhtaç duruma getirilmemizi içime sindiremiyorum. 50-60 yıl gerilere gidiyorum. Tarlalarımızı, buğday başaklarının süslediğini, çayırlarımızı renk renk çiçeklerin, yeşilliklerin gözümüze, yüreğimize hoşluk verdiğini anımsıyor ve  özlüyorum. Bostanımızda mis gibi kokan domatesimizi, yemyeşil biberlerimizi, ayrı bir tadı olan patateslerimizi özlüyorum. Topraklar aynı, iklim, aynı fakat tarlalarda buğday yok, bostanlarda sebze yok, ağaçlarda meyve de yok. Ben ot kokusu ile ben toprak kokusu ile ben sap-saman kokusu ile büyüdüm. Ben akşam karanlığına doğru çobanın yönetiminde yüzlerce koyunun, ineğin köye gelişini gördüm ve mutlu oldum. Ya şimdi? Meralar, çayırlar, tarlalar ve ahırlar bomboş. Şair diyor ya “Yavru gitmiş, ıssız kalmış otağı” diye. İnsanlar çekip gitmişler köylerimizden. Köylerimizi bir ıssızlık, bir gariplik kaplamış. O verimli tarlalar, çayır olmuş. Armutlar elmalar yerlere dökülüp çürüyor. Ama şehre göç eden o insanlarımız, evlerine bir kilo elma, armut alıp götüremiyor. Bundan elli yıl önce öküz ve insan gücüyle yapılan tarım, bugün gelişen teknoloji ve makine gücüyle işlevini daha verimli ve daha çabuk yapılmaktadır. Ama gelişmekte olan ülkelerde tüm teknolojik olanaklara karşın, tarımda artış olmamıştır. Elbette ki bu oluşumda gelişmiş ülkelerin etkisi azımsanmayacak kadar fazladır.

Dünyaya baktığımızda tarım açısından sıkıntı çeken ülkelerin topraklarının tarıma uygun olduğu görülmektedir. Buna kendi ülkemizi örnek gösterebiliriz. Bir Konya Ovası, Bir Çarşamba ovası bile ülkemizin tüm gereksinimlerini karşılayacak verimliliktedir. Ama devlet çiftçiye gereken yardımı sağlamıyor ve üretimini artırıcı kaynaklar yaratılmıyor. Karadeniz Bölgesi’nde fındığı, çayı, İç Anadolu’da buğdayı, baklagilleri, Ege’de zeytini, inciri, Akdeniz ‘de narinciye ürünlerini, Doğu Anadolu’da hayvancılığın geliştirilmesini sağlayamazsak ve köylüyü çiftçiyi aracıya tefeciye teslim edersek biz çok daha soğan, patates, ayçiçeği yağı hatta ekmek kuyruğunda sıramızı bekleriz. Yanlış politikalar nedeniyle tarım kesimine verilen desteklerin kaldırılması, hatta ürettiğimiz ürünlere sınırlama getirilmesi, bizi dışarıya bağımlı kıldı. Düne kadar tarım ürünlerinde, kendi kendimize yeterli olan ülkemiz, buğdayını, samanını, şimdi de soğanını ayçiçeği yağını dışarıdan ithal eden ülke olduk. Kendi çiftçimizi, gelişmiş ülkeler adına açlığa mahkûm ettik. Merak ediyorum, siz ne diyorsunuz?         

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap