Bir hafta önce Sivaslı olup Yurt dışında yaşayan Trabzonlu ve bölgemizi çok merak edip, şehrimize ilk kez gelen bir arkadaşımızla beraber olduk.
Arkadaşımızla tanışıp hal hatır sorduktan sonra şehrimizi dolayısıyla bölgemizi nasıl bulduğunu , merakını giderip gidermediğini kendisine sorduk…
Biz sorduk arkadaşımız anlattı.
O anlatırken bizde kendisinin neler söyleyeceğini merak ediyorduk.
Ne yalan söyleyeyim.
Sivaslı arkadaşımızın ağzından çıkan ilk cümle şu oldu “Sizin burada yemeklere ve içeceklere iki farklı fiyat listesi mi uygulanıyor?” oldu…
Arkadaşımıza “Hayırdır” dedik.
Şehrimize ilk kez gelen Sivaslı arkadaşımızın söyledikleri karşısında elbette mahcubiyet duyduk!
Çünkü biliyorduk konunun nereye varacağını..
Ve devam etti arkadaşımız” Arkadaşımızla beraber Haçka yaylasına gittik ,bizim yediğimiz bir ürüne garson bizden 20 Tl talep etti ama yanımızda oturan arap turistlerden aynı üründen 50 TL aldı, uygulanan iki farklı fiyat politikasına şaşırdık ancak yinede bir şey demedik”
İşte Trabzon’da turizmde gelinen nokta burası.
Yabancımı “Fiyat bire on” uygulanıyor.
Kimse kimseyi kandırmasın maalesef esnafımızın yüzde doksanı böyle ticaret yapıyor.
Ne demiş büyüklerimiz ”Kaçan balık büyük olur”
Bakında turizm sektörünü sekteye uğratıp şehrimize gelen turistleri kaçırmayın.
Sonrası mı “ Nice oldu esnafımızın hali” diye çok ağıt yakıp türkü söylersiniz!
Aynı Rus turizminde olduğu gibi!
DAHA NE SÖYLEMELERİNİ BEKLİYORSUNUZ?
Adamlar bas bas bağırıyor.
Adamlar feryat figan eyliyor..
Adamlar sürekli uyarı yapıyor.
Daha ne yapmaları gerekiyor kendilerini ifade etmek için.
Daha nasıl anlatsınlar yaşananları ve olası olacak sorunları.
Bu dikkat çekenlere belediye başkanlarımızda dahildir.
Yaşanan olumsuzluklar için belediye başkanları büyük küçük fark etmez, başkanlarda üzerlerine düşenin yüz mislisini yapıyorlar.
Aman Nedir ki şehrimize ve bölgemize gelen turistler rahat edip iyi konaklama yapsınlar, rahat gezsinler en önemlisi rahat ve kazıklanmadan alışverişlerini yapsınlar.
Yapılan bütün bu uyarılara rağmen ne mümkün ki, söylenenleri dinleyen birkaç esnafımız hariç birileri olsun!
Yapılan bütün uyarılara rağmen ,uyarıları takmayanlar belki günü kurtarıyorlardır.
Belki bugün keselerini dolduruyorlardır ki bildiğimiz kadarıyla iyi dolduruyorlar da…
Allah daha çok versin, kazandıklarında ve doldurdukları torbalarında haşa kimsenin gözü yok.
Bizim gözümüz kendileri ve şehrimiz için “Altın yumurtlayan tavuk” misali o tavukları kesmemelerindedir.
Biz başta olmak üzere,şehrin bürokrat kesimi, belediye başkanları STK ları ve aklınıza bu konuda hassas olan kim, kimler geliyorsa hepsi bütün uyarıları yapmasına karşın hala fahiş fiyat uygulama konusunda ısrar ediliyorsa, bundan sonrada yapacak fazla bir şey olmasa gerek!
BU KADAR GELEN DÖVİZİ NE YAPACAĞIZ?
Pırıl pırıl denizi olan Çam burnu Mavi bayrağı kaybetmiş.
Nedeni kafes balıkçılığı imiş.
Yapılan açıklamalara bakıldığında kafes balıkçılığından dolayı denizde önemli derecede kirlilik oluşuyormuş.
Çevreciler bu konuya dikkat çekmek istiyorlar.
Ve de çekiyorlar.
Denizimizde hal böyleyken diğer pencereden kafes balıkçılığına bakalım..
Baktığımız pencereden önemli bir döviz girdisi olduğunu görüyoruz Ülkemize…
Daha geçen hafta kafes balıkçılığı ihracatından 114 milyon dolar döviz girdisi sağlanmış.
Yılda ise 3 milyar dolar civarında oluyor bu döviz girdisi.
Peki bu kadar döviz girdisini nereye koyacağız?
Çevreciler buna nasıl cevap verebilir?
Ben kafes balıkçılığından ötürü denizlerimiz fazla bir kirlilik yaşadığına inanmıyorum.
Neden mi?
Kafes balıkçılığında balıklara atılan yemden başka balıkçılar ne kullanılıyor ki? Denizi kirletsin.
Yada denizleri kirletecek balıklarda başka ne işlem yapılıyor ki?
Yemlerin yağ oranın biraz fazla olabilir bundan dolayı da yerle kirlilik oranı yaratabilir.
Ancak kafeslerin olduğu alanlarda sürekli su analizleri yapılıyor.
Yapılan su analizlerinde velev ki bir sıkıntı olsa, kim buna izin verebilir?.
Bir önemli not daha.
Bizim sularımızda akıntının fazla olduğunu denizle ve balıkçılıkla uğraşanların hepsi bilir.
Yani akıntıdan dolayı suyun fazla kirlenmesi de mümkün görünmüyor.
Kısacası demem o ki yapılan yorumlarda Ege deniziyle Karadeniz karıştırılmış gibi…
Elbette denizlerimiz tertemiz pırıl pırıl olsun.
Elbette kıyılarımızda mavi bayraklar dalgansın.
Elbette Trabzon’umuzun her tarafında denize girilsin.
Bu saydıklarıma itiraz eden olabilir mi?
O zaman şunu demekte fayda var diyorum, biraz daha duyarlı biraz daha dikkat etmek gerekir.