Atalarımız, “Terzi kendi söküğünü dikemez” der ya...
Durum aslında öyle değil. Bu hikayedeki terzi kendi söküğünü dikmekten çok koskoca bir kentin umudu olmuş.
Yalnız söküğü dikmekle kalmamış, efsane Trabzonspor’un ilk kıvılcımını ateşleyen isimlerden birisi olmuş.
Yıl; 1977... Bir sezon önce, İstanbul dükalığına son veren, futbolda Anadolu devrimini gerçekleştiren Trabzonspor, mali sorunlar yaşıyor.
Takım, Ankara’ya deplasmana gidecek ancak kulübün kasasında kuruş yok.
Kulüp müdürü çaresiz... Parayı bulması gereken yöneticiler ise saklambaç oynarcasına kayıp...
Kulüp müdürünün aklına Abdullah Beşir gelir. ‘Bu parayı verse verse Abdullah Bey verir’ der ve yanına gider.
Ne ilginçtir ki, çare olarak görülen Abdullah Beşir, dönemin başkanı Şamil Ekinci’ye kafa tutmuş ve seçime tek başına girmiştir. Yönetimi delerek bağımsız yönetici olmuştur. Yani, bağımsız yöneticidir...
Kulüp müdürü durumu anlatır. Parayı bulamadıkları takdirde Trabzonspor’un Ankara deplasmanına gidemeyeceğini söyler.
Ticari zekasıyla tanınan Abdullah Beşir, kulüp müdüründen 1975-76 şampiyonluk kupası ister. Yanına çok sevdiği Yahya Denizer’i de alıp önce Moloz’daki esnaftan paraları toplar, ardından otogara giderek buradaki işletmecilerden gerekli desteği alır. Şampiyonluk kupası içinde topladığı paraları kulüp müdürüne teslim eder.
Trabzonspor, Ankara deplasmanına işte böyle maceralı bir olay sonrası gider. Kulüpleri büyük yapan, koca yüreklerdir. Trabzonspor’a emeği geçen tüm koca yürekli insanlara selam olsun.
Gelecek nesillere örnek teşkil edecek bu güzel hikayeyi bana anlatan ve
size ulaştırmamı sağlayan Arşiv ve Müze Kurulu Başkanı Mehmet Salih Uzun’a sonsuz teşekkürler...