2023 yılında en çok duyduğumuz sözlerden biri; “insanlık
nereye gidiyor” oldu…2024 yılında bu insanlığın gidişi değişir mi, insan
kendine gelir mi? Açıkçası hiç iyimser değilim.
İnsan denen varlık değişmedikten sonra ne 2024 ne de, 2050
değişir. Savaşlar, ekonomik çalkantılar,
şiddet, adaletsizlikler, sömürü düzeni gibi meseleler rakamlarla değişecek bir
şey değildir. Bu demektir ki, bu yılda, insanın insana ve doğaya verdiği zulüm
devam edecektir..
Batı kendi elleriyle kurduğu sözde demokrasi ve insan
hakları düzenini yine kendi elleriyle yıkmakta hiç tereddüt etmeyecektir.
Bu güçler bu yıl, bir dünya savaşı çıkarabilir hatta yeni
bir salgın bile başlatabilirler.
Dünyada yaşanan savaşlar, siyasi ve ekonomik kaos ortamları
elbette ülkemizin işini de zorlaştırıyor.
En önemli sorunlarımızdan birisi, ülkeler arasında bir türlü
kuramadığımız dengeli siyasi ilişkiler.
Ülkemizin menfaatleri konusunda sesimizi yükseltemiyor, taraf
olamıyoruz. Dış siyasette hakkımızı ararken bir ileri iki geri adım atıyoruz.
100’üncü yılını geride bırakmış bir Cumhuriyet’te hala bir marka sahibi değiliz.
Meyve sebze satarak, turiste bel bağlayarak yazı geçiriyoruz. Kışa da Allah
Kerim diyoruz…
Her yıl hedefler ortaya koyarız da, bunu nasıl yapacağız.
Hedeflere ulaşmak için neresinden başlayacağız, hangi değişimleri
gerçekleştireceğiz bilemiyoruz.
Kendimizden değil, her şeyi başkalarından beklediğimiz
sürece umut hayal kırıklığına dönüşür.
Unutmayalım ki siyaset yönetir, çözümler üretir ama asla tek
başına bir kurtarıcı değildir. Siyasetin
ortaya koyduğu stratejileri denetleyecek, hatta gerçekleşmeleri konusunda en
önemli adımlar atacak olan halktır. Yani biziz.
Mesele dünyada ve yaşadığımız toplumda hepimizin bir yerinin
ve rolünün olduğunu bilmemiz.
Hayallerimiz, hedeflerimiz ve tecrübelerimiz bu rolleri geliştirir.
Bunun için de, bilgi alanlarımızı güncellememiz ve çeşitlendirmemiz gerekiyor.
(Çoğumuz) ezber odaklı bir eğitim sisteminden yetiştiğimiz için aynı
alışkanlıklarımızı ilerleyen yaşlarımızda da devam ettiriyoruz. Başkalarının
doğruları bizim doğrularımız, savunma alanımız oluyor. Özellikle Sosyal medya
bizi bizimle benzer görüşteki insanlarla kısıtlarken, merak etme, araştırma,
düşünce üretme gibi kabiliyetimizi köreltiyor. Hiçbir konuda cesurca, inanarak
eyleme geçemiyoruz. Filistinli çocuklar ölürken susanların çoğu, sosyal
medyanın kurguladığı, fikir dünyası oluşmamış insanlar değil mi?
2023 geçti gitti diyemeyiz. Çünkü Mehmetçiklerimiz kar kış
demeden hala PKK terörüne karşı mücadele ediyor ve şehit oluyor. Filistin’de
masum insanlar ve çocuklar İsrail tarafından hala katlediliyor. Ekonomik
dalgalanmalar insanımızı hala boğuyor. Milli değerlerimiz siyasetin çalışma
alanı olmaya devam ederken hala hırpalanıyor, yok ediliyor. Din maskesi altında
halkımızın duyguları ve inancı hala sömürülüyor.
2023’ün en önemli gündemi çocuklar. 2024’ün de en önemli
gündemi çocuklar olmalı… Büyüyemeyen, beslenemeyen, şiddet gören, terk edilen,
okuyamayan, şehit edilen çocuklar, çocuklarımız. Büyüklerin merhametsizliğine,
vicdansızlığına, bencilliğine, silahlarına karşı koyamayan çocuklar. Yeni,
tertemiz bir yılı ve dünyayı en çok onlar için istiyorum.
Umarım 2024 bizi görür… Ümitlerin ve barışın yeşerdiği,
derslerin alındığı, çocukların gülümsediği bir yıl olur.
İnsanı umut ve dua beslermiş…