Siyasilerin “özür dileme” modasına son olarak İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’de katıldı.  “Yanlış kişilerle çalışmışız, aldatıldık, sonuçları görünce hatamızı anladık…” mealinde yaptığı konuşmayla kendine inananlardan özür diledi. Özrüne karşılık Millet İttifakı seçmeninden, “bize mağlubiyet ve umutsuzluk duygusu yerleştirmenin bir özrü olabilir mi?” sesleri yükselmeye başladı.

 Güven kazanmak için yaptığı içi boş görülen bu özür şimdi de onu, dengesiz siyaset izliyor noktasına taşıdı.

 Akşener’in seçim başarısızlığından sonra kendini aklama adına, İttifak ortağı CHP’yi ağır sözlerle eleştirmesi, akıllara “Hayatınızda denge sorunu varsa, etrafınıza dikkatlice bakın! Muhtemelen birini yanlış yere koymuşsunuzdur.” sözünü getirdi.

 Siyaset yapma tarzınızın bir adı, yolunuzun bir amacı olmalı… Bazı alışkanlıklarınızı devam ettirmeniz hem partinizin dengesini bozacaktır hem de, hakkınızda yeni bir güvensizlik tartışması yaratacaktır.

Umut vermek ve ilkeli mücadele siyasetin olmazsa olmazıdır. Sorumluluklarınızı unutur, sık sık yolunuzu ve yol arkadaşlarınızı değiştirirseniz, varacağınız yer başarısızlık hatta yok olmak olacaktır.

 İş birliği  içinde olmak sizden, boyun eğmenizi değil uyumlu olmanızı ister.

“Bir sistem, terazinin kollarını çeken iki ağırlık gibi, kendisini oluşturan kuvvetler birbirini telafi edecek şekilde düzenlendiğinde ancak dengede olur.” Rudolf Arnheim,

Özellikle birinin çalışıyor gibi yapıp çalışmaması ya da kendi planlarına hizmet etmesi orada bir işbirliği olmadığını gösterir… Bu durumda da başarısızlık kaçınılmazdır.

 Siyasetçinin aynası halktır. Yeter ki o aynaya iyi bakın, oradan çıkan seslere kulak verin.  

 İşte o ayna… Akşener’e nerede öz eleştiri yapması gerektiğini ve hatalarını söylüyor.

 “Adaylıktan feragat etmeniz birinci hata, 6'lı masa kurgusunu kabullenmeniz ikinci hata, o masaya Kılıçdaroğlu isminin geleceğini bildiğiniz halde başka pazarlıklarla sonuna kadar beklemeniz üçüncü hata, o saatten sonra masayı terk etmeniz dördüncü hata, terk ettikten sonra dönmeniz beşinci hata. Son olarak yerel seçimler öncesi ‘ittifaklar Türkiye’yi uçuruma götürüyor. Hiçbir ilçe ve beldede iş birliği yapmayacağız’ diyerek seçimlere tek başınıza gireceğinizi ilan etmeniz altıncı hata…

 “Bilmeden yapılan hata yanlıştır ama bilerek yapılan hatalar ihanettir” der atalarımız. Tökezlediği yerde öz eleştiri yapmak yerine başarısızlığına mazeret üreten ve suçlu arayan insanlar, aynı hataları tekrar tekrar yapacak demektir. “Hiçbir şey insan için ölçüsüz tenkit veya aşırı medih kadar zararlı olamaz.”

Millet İttifakına ve Kılıçdaroğlu’na bu kadar ağır suçlamalar yaptıktan sonra İYİ Parti’nin, CHP ile masaya oturarak, yerel seçimler için yeni pazarlıklar içinde olması hataların en büyüğü olacaktır.

Dengesiz ve ilkesiz politikalarla sadece kendinizi değil, siyasette ve yerel yönetimlerde güzel bir ivme yakalamış olan “Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş gibi” insanları da bitirebilirsiniz.

 Sonuç;

Kısacası Akşener, son bir buçuk senedir uygulamalı biçimde siyasetçiye nasıl güvenilmezin ve seçim nasıl kazanılmazın dersini veriyor.

 Bir hatırlatma; “Yürümen gereken yolu, yol arkadaşlığını ve yapman gereken işi bildiğinde ancak hayatına da, siyasetine de denge gelecektir.”

Esen kalın.