Daima en iyisini hak ettiğinizi ve onu seçmek için oldukça
savaş verdiğinizi fark ettiniz mi? Bütün seçenekleri tek tek irdeleyip karar
vermeye çalıştınız mı? Aldığınız her kararın ve seçtiğiniz her ihtimalin
sonrasında oldukça tanıdık bir şüpheniz oldu mu? Ya daha iyi bir seçenek varsa?
‘Fear of better options’ ya da kısaltılmış haliyle FOBO,
daha iyi seçeneklerin var olmasından korkma haline verilen isim.
FOBO kavramını ilk kez dile getiren isim girişimci ve yazar
Patrick McGinnis’e göre, karar vermek yalnızca bir seçeneğe karar kılmak değil;
aynı zamanda bir seçenekten vazgeçmek anlamına geliyor. Bu sebeple, FOBO’yu
yalnızca en iyi seçenek kaygısıyla sınırlandırmamalı ve vazgeçme korkumuzu da
göz önünde bulundurmalıyız. İşte sorun da burada başlıyor ya seçmediğimiz daha
iyisi ise?
Modern çağa özgü bu korku, sahip olunan seçenekler arasında
seçim yapmayı zor hale getiriyor. Bu korkuya ya da kaygıya sahip kişi, karar
vermeden önce bütün seçenekleri tüm detaylarıyla araştırıyor ve karar verme
sürecini çıkmaza sokarak sonuca ulaşmayı zorlaştırıyor. Çünkü seçeneklerin
detaylarında ve çeşitliliğinde kayboluyor.
Yetişkin bir birey ortalama olarak günde 30 bin karar verir.
Üstelik bu kararlar o gün ne giyeceği, toplu taşımaya bindiğinde nerede
oturacağı konusunda sıradan kararlardan oluşur. Bunların haricinde bazen işle
alakalı gelen bir teklif ya da bir yatırım fırsatı gibi etki alanları geniş
kararlar da olabilir.
Karar alma mekanizmamız birçok kriteri değerlendirmemizi
gerekli kılıyor. Beklentilerimiz, deneyimlerimiz, ihtiyaçlarımız, arzularımız,
umutlarımız, hayal kırıklıklarımız, hepsi karar almamızı etkiliyor. Doğru
kararı almak, en doğrusunu seçmek gerginlik ve stres yaratıyor. Seçenekler
arttıkça karar vermek zorlaşıyor.
Bu gerilim ve kaygının altında yatan nedenler:
Narsizm: Bireyin en muhteşem, en iyi,
olası en “doğru” seçeneği hak ettiğine inanması, kendini ayrıcalıklı görmesi,
verdiği karar ile de karşı tarafı onurlandırdığını düşünmesi oldukça sorun
yaratır. Narsistler hata yapmazlar, yapsalar da kabul etmezler, bu yüzden karar
vermek onlar için zordur.
Mükemmeliyetçilik: Alınan her
kararın, tüm seçimlerin mükemmel olmasını arzulayan tarafınız harekete geçmekte
zorlanıyor. Hiçbir karar, seçim, mükemmel olamaz. Size uygun olabilir, sizin
arzu ettiğiniz olabilir, sizi heyecanlandıran, motive eden olabilir ama en
mükemmel olamaz. Mükemmeli aramak mutluluğu örseler, el de olanı
değersizleştirir.
Eğer ki;
Sık sık “Belki, bilmiyorum,
konuşuruz” diyerek insanları başınızdan savıyorsanız,
Daha iyisini bulmak için hiçbir şeye
ya da kimseye kendinizi tam vermiyorsanız,
Netleşmek gerektiğinde ortadan
kayboluyorsanız,
Size sunulan seçeneklerle
yetinmiyorsanız,
Kararınıza bağlı olarak
etrafınızdakilerin durumunu önemsemeden sadece kendinizi düşünüyorsanız,
FOBO’lanmışsınız demektir.
Bu durumda yapmanız gereken;
Hatırlayın. Başından beri ne
istiyordunuz?
Gerçekten sizi heyecanlandıran ve
endişelendirenleri belirleyin.
Seçeneklere ne istediğiniz konusunda
netleşmeden bakmaya başladıysanız durun. Seçenekler yorar, kafa karıştırır.
Başa dönün. (Ne istediğinize odaklanın.)
Seçmediklerinize karşı pişmanlık
duymak yerine seçtiğinizin yarattığı fırsatlara odaklanın.
En etkili yöntem ise ikna. Kendinizi
ikan edin.
Soru ve görüşleriniz için benimle iletişime geçebilirsiniz.