A+ A-
Yorum
10

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Zulüm kimden gelirse gelsin hakkı savunacağız

Yayın Tarihi: 14.11.2025 - 16:36
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Kültür Merkezi'nde "Uluslararası İnsan Hakları Konferansı ve Yankılar Sergisi Açılış Programı"nda konuştu. Erdoğan, "Arakan'dan Somali'ye, Suriye'den Gazze'ye nerede bir mazlum varsa onun imdadına koşmaya, yarasına merhem olmaya çalıştık." dedi.
Kaynak:HABER MERKEZİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Uluslararası İnsan Hakları Konferansı ve Yankılar Sergisi Açılış Programı"nda açılamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "20 şehidimizi tekrar rahmetle anıyor, ailelerine başsağlığı dileklerimi şahsım, ailem, milletim adına özellikle ifade ediyorum. Mekanları cennet olsun." dedi.

Erdoğan ayrıca, "Başörtüsü yasakları başta olmak üzere en zorlu engelleri, en çetin badireleri aşmayı hamd olsun başardık. Arakan'dan Somali'ye, Suriye'den Gazze'ye nerede bir mazlum varsa onun imdadına koşmaya, yarasına merhem olmaya çalıştık. Bundan sonra da kimseden korkmadan hakkı söyleyecek, hakkı savunacak, hakkın hatırını gözetmeye devam edeceğiz." dedi.

Erdoğan, 

Serginin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür eden Erdoğan, şunları kaydetti;

"Yankılar: Şule Yüksel Şenler ve Malcolm X'in Mirasını Yaşatmak" başlıklı bu kıymetli sergiyi tertipleyen Şule Yüksel Şenler Vakfı'mıza, Dr. Betty Shabazz Merkezi'ne, organizasyonda emeği geçen her bir kardeşime şükranlarımı sunuyorum. İnsan hakları, adalet ve özgürlükler noktasında çok güçlü iki sesin, Şule Yüksel Şenler ile Malcolm X'in verdikleri mücadeleyi anlatan Yankılar Sergimizin ülkemiz, İslam alemi ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Arşiv fotoğrafları, belgeler, ses ve video kayıtlarının yanı sıra yapay zeka destekli yenilikçi sanat etkinliklerinin de yer alacağı bu sergi, çağları aşan onurlu bir hak ve adalet arayışının İstanbul'daki yankısını teşkil edecektir. 27 Kasım'a kadar devam edecek bu anlamlı sergiyi tüm vatandaşlarımızın, bilhassa da genç kardeşlerimizin ziyaret etmesini son derece önemli buluyorum. Kendilerinden önce hangi zorlukların çekildiğini, sırf düşüncelerinden ötürü masum insanların hangi baskılar, hangi zorbalıklarla karşı karşıya geldiklerini gençlerimiz burada çok net bir şekilde görebilecektir. Ziyaretçiler, iki büyük şahsiyetin hak ve özgürlük mücadelesinde, iki anıt ismin tüm zorluklara rağmen neleri başarabildiğini, dikenli yollarda nasıl cesurca yürüyebildiklerini çok yakından müşahede edecek.

"Vakfımızın çalışmalarını takdirle takip ediyorum"

Bu vesileyle, eserleriyle, fikirleriyle, yaşantısıyla, hepsinden de öte, zor zamanda sergilediği dik ve dirayetli duruşuyla başta şahsım ve kıymetli eşim Emine Erdoğan dahil milyonlarca insanın hayatına dokunan Şule Yüksel Şenler Hanımefendi'yi rahmetle, minnetle ve elbette özlemle yad ediyorum. Onun aziz hatırasını yaşatan, yeni nesillere Şule Yüksel Şenler bilincini aşılayan vakfımızı ayrıca tebrik ediyorum. Aklıselim, kalbiselim, zevkiselim sahibi bir nesil yetiştirmek arzusuyla, gerek eğitim, kültür, sanat, aile, kadın, çocuk ve sağlık alanlarında yürüttüğü faaliyetlerle, gerekse farklı başlıklarda düzenlediği seminer, sergi ve konferanslarla Şule Hanım'ın mirasına sahip çıkan vakfımızın çalışmalarını takdirle takip ediyorum.

"Terbiye evvela ailede başlar"

Kendi ifadesiyle anneleri fetih neslinin yetiştiricisi olarak gören Şule ablamız, bir eserinde eğitim ve aileye ilişkin şu cümleleri kuruyordu, "İmanlı ve güçlü nesillerin yetişmesi için dini, milli ve ahlaki terbiye ve eğitime son derece ehemmiyet verilmelidir. Bu terbiye evvela ailede başlar. Ailede ise bu eğitim daha çok anneye düşmektedir." Eğitim ve kültür sahasındaki faaliyetlerini işte bu anlayışla sürdüren vakfımızın, geçen hafta Milli Eğitim Bakanlığımızla imzaladığı protokolle bütün bu çalışmalarını yeni bir merhaleye taşıdığını görüyoruz. Protokol kapsamında 81 ilimizde 81 okul kütüphanesi, 11 deprem şehrimizde ise 28 eğitim ve meslek atölyesi kurulacak. Ayrıca içinde bulunduğumuz eğitim öğretim yılında 15 bin öğrencimize kırtasiye desteği sağlanacak. Kendilerini tebrik ediyor, Şule Yüksel Şenler Vakfı'nın tüm mensuplarına yürekten başarılar diliyorum.

Diğer taraftan ortaya koyduğu mücadeleyle tüm dünyada hafızalara kazınan, zulme rıza göstermeyip adaletin sesiyle haykıran şehit Malik el-Şahbaz'ı, yani Malcolm X'i de yine rahmetle, hürmetle anıyorum. Merhum Malcolm X de baskılara aldırmadı, tehditler karşısında yılmadı, zorbalara ve zorbalıklara boyun eğmedi. Ayrıntıcılığın kurumsallaştığı bir dönemde karizmatik ve cesur kişiliğiyle ırkçılığa meydan okudu, eşitsizliğe baş kaldırdı. Merhum Malcolm X, doğruları seslendirmenin cesaret gerektirdiği bir dönemde şöyle haykırıyordu, "Ben gerçeğin peşindeyim. Kimin söylediği önemli değil. Ben adaletin peşindeyim. Kim için veya kime karşı olduğu önemli değil."

"Zulüm kimden gelirse gelsin hakkı savunacağız"

Yaşadıkları çağa mühürlerini vuran her iki ismin de ortak özelliği şuydu; Şartlar ne kadar çetin olursa olsun, zulüm kimden gelirse gelsin, hakkı ve hakikati son nefesine kadar savunmak, inandıkları yoldan asla sapmamak, dönmemek, ayrılmamak. Aralarında binlerce kilometre mesafe vardı ama her iki isim de vicdan ve adaletin, hak ve hakikatin farklı coğrafyalardaki gür ve mağrur sesi oldu. Dikkat ediniz, o cesur sesler gök kubbede öyle güçlü bir makes buldu ki yankıları bugün bile duyulmaya, hissedilmeye devam ediyor.

Gönüllerimizin sultanı, hayat ve hidayet rehberimiz Peygamber Efendimiz, bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştu; "Allah'a yemin olsun ki bu davamı terk etmem karşılığında sağ elime güneşi, sol elime de ayı koysalar, Allah'ın dinini güçlendirinceye veya bu yolda canımı verinceye kadar asla bundan vazgeçmeyeceğim." İşte bu örnek duruşu hayatlarının merkezine yerleştiren, bu uğurda çile çeken ve bedel ödeyen her iki isim, hiç tartışmasız hem kalplerdeki hem de tarihteki yerlerini almışlardır. İnşallah ebediyen hayırla, şükranla, büyük bir hürmetle hatırlanacaklardır. Rabbim onlardan razı olsun. Bizi de onların gittiği yoldan, bu kutlu güzergahtan ayırmasın diyorum.

Türkiye'de bütün uyuyanları uyandırmaya bir şule, bir ışık, bir alev yetmiştir. Tabii onun bu gayreti vesayetçilerin dikkatini çekmiş, o da Üstat Necip Fazıl ve daha nice fikir ve aksiyon insanı gibi bugün bize özgürlükten dem vuran faşist odakların radarına girmiştir. Gazete manşetlerinden hedef alınmış, sayısız takibata uğramış, kara listelere adı büyük harflerle yazılmıştır. Şuraya özellikle dikkat çekmek istiyorum: Eğer dikkat etmezseniz, gazeteler mazlumlardan nefret etmenizi, zalimleri ise sevmenizi sağlar.

"Şule Yüksel ablamız, fikrin surlarına iman ve mücadelenin sancağını dikmiştir"

Malcolm X'in işaret ettiği bu tehlike, milletimizin ve Şule Yüksel Şenler'i sevenlerin basiret ve ferasetiyle bertaraf edilmiş, kimin haklı, kimin mağdur olduğu o günlerde bile çok net bir şekilde görülmüştür. Şule Yüksel Şenler ablamız defalarca tehdit edilmiş, evi kundaklanmış, konferanslarına bomba ihbarları yapılmıştır. Ama o, hapse mahkum edildiği dönemde bile davasından taviz vermemiş, devrin eli sopalı müstekbirlerine boyun eğmemiş, fikrin surlarına iman ve mücadelenin sancağını dikmiştir.

Onun duruşunu anlamak için burada bir noktanın altını çizmek istiyorum. Şule ablamız için çıkarılan özel af ile Bursa Cezaevi'nden tahliye olması gündeme gelince, ona bu zulmü reva görenlere cevabı şu olmuştu. Özellikle sevgili gençlerimizin buraya dikkat etmesini rica ediyorum. Salonda olanlar veya olmayanlar, ekranları başında bizi izleyenler, buraya dikkat. Şule ablamız şunu söylemişti; "Suçsuzun affedildiği nerede görülmüş? Ben kanunlara riayet eden bir fert olarak mahkumiyetimi devam ettiriyorum. Dışarı çıkmayı reddediyorum. Benim buradan ancak cesedimi alırsınız." Ve devamında dört duvar arasında kaleme aldığı "Hür Mahkumdan Mahkum Hürlere" adlı şiirinde kendisini sevenlere şu mısralarla seslenmişti; "Değil mi ki müminim, baş eğmem zalime. Zalimin zulmü vardır. Hak yolunda aleme. Zindanda olsam dahi görünür bana cennet. Şeref duyun kardeşler, acımayın halime."

Etiketler