Ak Parti iktidara geldiği günden beri en sıkıntılı günlerini geçiriyor. İlk günden itibaren hep engellerle karşılaştı. Devamlı meşruiyet içinde kalarak, bütün hasımları ile mücadele etti. Geldiğimiz nokta itibariyle hiçbir meşruiyet zeminine ihtiyaç duymadan davranma esnekliğine sahip düşmanlarla karşı karşıyayız. Neredeyse bütün dünyanın bize karşı birleştiği, herkesin bizim kötülüğümüzü istediği bir görüntü verilmek isteniyor. Bilhassa çözüm sürecindeki hükümetin samimiyeti, hem HDP hem de bağlı oldukları örgüt tarafından suistimal edildi . 7 Haziran seçimlerinde sonuçlar çok sürprizdi. Barajı aşıp aşmayacağı konuşulan/tartışılan HDP yüzde 13,12 gibi hiç beklenmeyen bir sonuç aldı. Seçim sonuçları çok konuşuldu. O süreçte, Suruç patlaması ve sonrasında iki polisin evlerinde öldürülmesi olayıyla ilgili yeni gelişmeler meydana geldi. PKK; HDP`nin devlet ile yürüttüğü süreçte AK Parti`nin samimi olmadığını ifade ederek, süreci bitirmek için alt yapı oluşturdu. AK Parti de, HDP`nin çözüm sürecini bitirmek istediğini dile getirerek suçlamalarda bulundu. Böylece, ülkenin kaderini değiştiren “çatışmasızlık süreci” sona ermiş oldu.

HENDEKLER, BARİKATLAR

Çatışmasızlık sürecinin sona ermesiyle, PKK kamplarına yönelik operasyonlar başladı. Aynı şekilde PKK de eylemlerini yoğunlaştırdı. Özellikle, Kürt illerinde yollara döşediği mayınları infilak ettirdi, şehirlerarası yollarda kontrol noktaları oluşturdu, TIR’ları yaktı, yolları kesti, milleti saatlerce bekletti, kimisini katletti, kimisinin aracını ateşe verdi. Şehir içlerinde de, özellikle bazı merkezlerde hendekler ve barikatlar kurdu, öz yönetimler ilan etti. 1 Kasım seçimlerinde HDP`nin oylarını çok ciddi bir şekilde düşürmesiyle bölgedeki olayların azalacağı öngörüldü. Ancak hiç de öyle olmadı, olaylar gittikçe arttı. PKK, şehir merkezlerine çektiği çatışmaları ve eylemlerini gün geçtikçe yoğunlaştırdı. Kazdığı hendekler, kurduğu barikatlar, vatandaşa hayatı yaşanmaz hale getirdi.

PKK İYİCE KÖŞEYE SIKIŞTI

PKK`nin hendek siyasetine karşılık, devlet de bazı yaptırımlarda bulundu. Eylemlerin yoğun olduğu yerlerde sokağa çıkma yasakları ilan etti, asker-polis takviyesi yaptı, operasyonları artırdı. Çözüm sürecinde yaptığı yumuşak davranış mı, göz yuman mı veya hataya bir daha düşmek istemeyen hükümet , bu yaptırımlarıyla PKK`yı iyice sıkıştırdı. Çatışmalarda, tarihi yerler de zararlar gördü. Diyarbakır Sur`da tarihi Kurşunlu Camii kurşunlandı, yakıldı. Cami`de çok büyük hasarlar oluştu, Kuran-ı Kerimler yandı, yakıldı. Okullara yönelik sabotajlar gerçekleştirildi, eğitim durduruldu. Evler yakıldı, yıkıldı, arabalar ateşe verildi.

HENDEK SİYASETİ

Nusaybin`de, Derik`te, Dargeçit`te İslam`ın şiarları camiler tahrip edildi, ezanlar susturuldu. Camilerden PKK marşları dinlettirildi. İslam`a ve Müslümanlara olan düşmanlık son yaşanan olaylarla bir kez daha ortaya çıktı. Bu yaşananlar, halkı hayattan bezdirdi. PKK`nın şehir içlerinde çatışması ve hendekler kazması sonrasında, can güvenlikleri için evlerinden çıkan halk, geri döndüğünde evlerinde delinmeyen bir yerin kalmadığını ve ev eşyalarının tümünün talan edildiğini gördü. Tüm bu yaşananlardan sonra hala PKK/HDP`nin hendek siyasetinde ısrar etmesini anlamak mümkün değildir. PKK, hendek siyasetinde çıkmaza girmiştir ve başarılı olmamıştır, tek başarılı olduğu nokta halka yaşattığı büyük acı ve zulümler, onarılması yılları alacak tahribatlardır. Ancak buna rağmen “Hendek siyaseti” sürdürülmektedir. Siyasi irade ortaya koyup, siyaseten çözüm üretmeleri gereken HDP milletvekilleri de, PKK`nın hendek siyasetine var güçleriyle destek vermeye devam etmektedirler.

HALKIN EMANETİ

Hendek siyaseti, ölüm ve zulümden, yıkım ve tahribattan, acı ve gözyaşından başka ne getirdi Kürt halkına? Kürt halkı hendeklerden sonra rahat yüzü gördü mü? Esnaf iflasın eşiğinde değil mi? Binlerce, on binlerce aile evini, yurdunu bırakıp göç etmedi mi? Nasıl oluyor da, hala kimi HDP`li siyasetçiler, hiç utanmadan “Hendek direnişimize devam edeceğiz” diyebiliyor? Siyasetçiler ne için siyaset yaparlar? Halkın sorunlarına çözüm bulmak için değil mi? Sizler neden halkın emanetine sahip çıkmadınız ve çıkmıyorsunuz? Halk sizlere neden oy verdi? Siyaseten çözüm üretebilmeniz için oy verdi. Barış ve kardeşlik için oy verdi, silahların susması, anaların ağlamaması için oy verdiSizler bugüne kadar bir kez bile olsun siyasi bir proje üretemediniz, hür iradenizi ortaya koyamadınız. PKK`nın mundar emelleri için siyaset yaptınız. Öz yönetim saçmalığından sonra halk perişan oldu, sustunuz.

ACI TABLO

Sur`da İslam`ın şiarları yakıldı, sustunuz. Esnaf iflas etti, sustunuz. Halk, “Hendekler bize zarar veriyor, lütfen kapatın” dedi; yine sustunuz. Nevruz kutlamalarında görüldü ki; Güneydoğu'da halk HDP'nin Nevruz kutlamaları çağrısına destek vermemiştir. Herkesin kafasındaki soru: “Çözüm sürecinde PKK’nın yaptığı bu yığınaklara silah stoklamasına neden göz yumuldu? Oradaki askeri ve mülki amirlerin resmi ve şifaen uyarılarına rağmen. Bu konuda hükümet ne düşündü? Hükümetin samimiyeti neden suistimal edildi. Bu suistimal neden karşılıksız kaldı? Suistimal karşılıksız kalmasa idi, bugün bu acı tabloyu yaşamayabilirdik. Bu sorunun cevabını belki mahkemelerde arayanlar olacak. CHP bu çözüm sürecinin bu kısmını mahkemeye taşıdı. Bakalım ne olur? Güneydoğu'da yapılan ankete göre halkın büyük bir kısmı çözüm sürecinin yeniden başlamasını istiyor. Muhatap HDP mi? Asla olmaz konumda. Maalesef çözüm süreci, hükümetin iyi niyetine rağmen çözüldü.