İstanbul’un fethindeki ‘Yeniçeri Temel’ misali, gıyabında da olsa ben de yeni öğrendim.Geçen haftanın büyük kısmı bir gün arayla Ankara’da geçince, kıyılara köşelere daldık. Biraz da mesleğin “5N- 1K”sı ile muhabirlik Yaparcasına merakımızı giderdik. Yolumuz Ankara Üniversitesi civarına kadar düştü. Tanıyan, tanımayan(benim gibi hemşerisi olmasına rağmen) herkesin “Erkan İbiş” ismini ‘emanetin ehline verilmiş’ şekliyle sitayişkâr söylemler duyduk.

Ankara Üniversitesi’ne 2012’den beri rektörlük yapan; ilk, orta ve liseyi memleketi olan Trabzon’da okumuş, mesleğinin Radyasyon Onkolojisi uzmanı olduğunu öğrendik. Uzun bir zamandır Ankara’dan “Hiç bu kadar mutlu dönmemiştim” dersem inanın. Bu ülkede halâ böylesine güzel, mum ile arandığı bir süreçte bu denli adil ve adaletli, üstüne üstlük Trabzonlu birisi olduğunu öğrenmek, gelecek adına kurumaya başlayan umutlarıma su dökmedi değil...

TARİHE GEÇMEK KOLAY MI?

Züğürt tesellisi misali denir ya; “Reklâmın iyisi, kötüsü olmaz” diye. Bunların ki de tam o misâl...

*

Hem tarihinde en farklı yenilgiyi alacaksın! Hem, Antalyaspor’a “07” plakasını yazdırmayı başaracaksın! Hem de, böyle bir maçta kalene gol diye giren topları çıkarma için sırtladığın topu taşıma, zamanın katkısıyla topla oynama oranını yüzde 50 / yüzde 50’ye getireceksin!

*

Trabzonspor’u 14 Mayıs 2016 tarihinde yaşattıkları ile tarihe geçiren başkanından futbolcusuna kadar hepsini, tarih asla unutmayacaktır. Unutulmayanlar arasında geçenleri tebrik ediyoruz!

BU NE SEVDA!

İnanın yazmayacağız, söylemeyeceğiz ama hani derler ya; “Mahallenin riyakârları bırakmıyor ki!” Bir zamanlar MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi, bir kaşık suda boğmaya çalışırken, ‘Barış süreci’ hesabına PKK’lılardan bile destek alan anlı şanlı yaygın medya yönetenleri, yazarları, şimdi adama öyle bir sevdalılandılar ki, birilerinden korkmasalar adama neredeyse; “Gel Başbakan ol” diye çağrı yapacaklar! Hani geçmişini bilmesek, şarkıdaki gibi “Böyle bir kara sevda, kara toprakta biter” dedirtecekler; ya da Ümit Yaşar’ın satırlarından; “Elbette ömür biter, can gider ey sevgili, Aşkı sende bulana topraktan ötesi yok” diyerek şiir okuyacaklar!

AKIL DEĞİL, GÖNÜL İŞİ...

Önceki gün bundan yaklaşık 5 yıl önce kaleme alınmış bir yazı daha gönderdiler bana. O yazıyı okuyunca, son günlerde ‘öküzün altında buzağı arama’ misali tarafıma isnat edilmeye çalışılan garabetin sahiplerinin, akılları ile değil de gönülleri ile hareket ettiğini bir kere daha anladım. Hatırıma da halk arasında söylenen “Gönül bu; ota da konar, bota da(!)” sözü gelince, bunların acilen tedavi edilmesi gerektiğine kanaat getirdim. Hasta oldukları için de mazur görülmelerinin şart olduğunu! Dilerim; Allah bu dünyada şifalarını versin. Aksi takdirde öteki dünyada halleri!

NASRETTİN HOCA’DAN SÖZ VE YAZI...

Nasrettin Hoca’ya “Söz uçar” demişler; Hoca’da; “Adam olanların sözü uçmaz” demiş. Hocaya, “Yazı kalır” demişler; Hoca; “Yazanı adam olmadıktan sonra kalsa neye yarar ki” demiş!