Artvin’de, 11 Kasım’da başlayıp aralıksız 3 gün süren yağmur, il geneli başta olmak üzere köyler ve özellikle Borçka ve Murgul’u felç etmiş, 3 kişi hayatını kaybetmiş, milyonlarca liralık hasara yol açmıştı. Maden şirketi Cerattepe’ye girmiş olsaydı bugün Artvin haritadan silinmiş olacaktı.

Artvin’de, 11 Kasım’da başlayıp aralıksız 3 gün süren yoğun yağış, Artvin geneli başta olmak üzere köyler ve özellikle Borçka, Murgul’u felç etmiş, 3 kişi hayatını kaybetmiş ve milyonlarca TL. maddi hasarlara yol açmıştı. Halen birçok ana arter yolların yanısıra köy yollarının çoğu kapalı. Yamaçlardan gelen sel ve heyelanlar Artvin’de adeta yolları yok etti. Hepimizi bir anda dehşete düşüren herkesin aklına ise şu soru takıldı. Maden şirketi Ya Cerattepe’ye girmiş olsaydı? Bugün Artvin haritadan silinmiş olacaktı. Çünkü dünyanın hiçbir yerinde olmayan özelliklere sahip bir konumda olan hele hele maden amaçlı Artvin’in tepesinde yapılacak en küçük bir yarma, patlatma, kesme gibi tehlikeli hamleler; Artvin’in ölümüne, yok olmasına neden olacak. Bunu bilim adamlarının hazırladığı raporlar ve onlarca mahkeme kararı gayet net olarak, herkesin kolayca anlayacağı dilden yazıyor ve söylüyor.

Ancak tek derdi para kazanmak olan maden şirketleri, Cerattepe’ye girmek için her yolu deniyor. Artvin halkı ise oraya girmenin tek şartının, önce kendilerini öldürmeleri ondan sonra geçebilecekleri, bundan dolayı ‘Çanakkale geçilmez, Artvin halkı yenilmez’ sözü ile, madencilerin geçmesi halinde Artvin’in haritadan silineceği, yok olacağı mesajını veriyor. 11 Kasım’da başlayıp 3 gün aralıksız yağan yoğun yağmur sonrası olayı doğal afet, “takdir-i İlahi” görenlerin ve bu şekilde kabul edenlerin olduğu gibi, bunun insanların doğaya karşı yaptığı kıyım, katliam ve özellikle Artvin’in tepeden tırnağa, vadilerden dağların tepesine kadar hesapsızca hassas dengede duran doğasına yapılan müdahalelerin etkisinin büyük olduğunu söyleyen insanlar da var.

21 HAZİRAN’DAN BERİ CERATTEPE NÖBETİ TUTULUYOR

21 Haziran 2015 tarihinden beri aralıksız 7/24 nöbet tutan Artvin halkı, Cerattepe’ye girildiğinde olabilecek vahameti en iyi şekilde anlatıyor. Burada nöbet tutanların, bir iki kez yaşadığı fırtına ise Cerattepe’deki bir başka gerçeği de açığa çıkarıyor. Burada esen rüzgâr ve yağan yağmurun, çok dehşet anlar yaşattığını söyleyen nöbet tutanlar; “Biz hayatımızda böyle acayip rüzgâr ve yağmuru hiç görmedik. Koca ağaçları burgulu vida gibi büken ve adeta gökyüzüne çekmek isteyen hortumvari bir fırtınayı ilk kez yaşadık. Bundan dolayı Hatila Vadisi’nde binlerce ağaç yıkıldı, kırıldı.” Artvin halkı, burada madencilik gibi, doğayı tahrip eden dünyanın en korkunç projesini Cerattepe’de yapmaya kalkışanların, kuş uçuşu 4 kilometre hemen altında bulunan Artvin’in yok olması ve 25 bin insanın bile bile öldürülmesi anlamına geldiğini söylüyor.

Yağmurlar heyelan, sel, ölüm getiriyor!

Cerattepe’de madenciliğin neden yapılamayacağına, artık iklimlerin, hava şartlarının söylediğine dikkat çeken Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan, “Ben 60 yaşındayım. Eskiden de çok yoğun yağmurlar yağardı. Ama doğa bu yağmuru bir şekilde ağırlar, zarar vermesini engellerdi. Şimdi bakıyoruz; Dünya’nın, Türkiye’nin, Karadeniz’in, Artvin’in doğası son 30 yılda inanılmaz boyutlarda insanoğlu eliyle korkunç bir şekilde, sadece çok para kazanmak için bozuldu. Artvin’deki barajlar dengemizi bozdu. Geri dönülmez doğa katliamları yapıldı. Dolayısıyla iklim değişti. Zamansız ani yağışlar sellere ve heyelanlara neden oluyor. Şimdi neredeyse her bahar, her sonbahar sel ve heyelan yaşanıyor. Ormanlar kesiliyor, yeni yollar açılıyor. Çünkü dere yatakları daraltıldı. Her yağmur yağdığında korkuyoruz. Oysa yağmur ‘bereket’ demek, ‘yaşam’ demek, ‘gelecek’ demek. Ama yağmur Artvin’de, Karadeniz’de artık ‘sel’ demek, ‘heyelan’ demek, ‘ölüm’ demek, ‘acı, gözyaşı’ demek. Bunun tek sebebi doymak bilmez aç insanların doğamızı geri dönülmez şekilde tahrip etmeleri ve halen daha kıyıma devam etmelerinden kaynaklanıyor. Kimse ‘Takdir-i İlahi’ deyip, kendini aklamaya kalkmasın. Bu düpedüz insan hatası sonucu olan felaketlerdir. Bu durumda Cerattepe’ye girmenin nasıl bir faciaya neden olacağını görmek için artık göze gerek yok. Bir an oraya girildiğini, ağaçların kesilip, tepemizin tıraş edildiğini ve böyle bir yağmurla Romanya’daki gibi büyük bir felaketin Artvin’i yerle bir edip, vadiye süpürdüğünü, hatta barajları yıktığını düşündüğümde tüylerim ürperdi. ‘Madene hayır’ demek için bütün nedenlerden daha büyük bir neden iklim değişikliği ile gelen felaketlerdir” diye konuştu.

BİR BİR YOK ETTİLER

Yeşil Artvin Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Bedrettin Kalın da Cerattepe’nin maden sahası haline gelmesi halinde, böyle bir yağmurla Artvin’in ne hale geleceğini düşünemediğini söyledi. Kalın; “Cerattepe ‘korunan alan’ ilan edilmeli. Gördük, yaşadık. Bu yağmur sularını vadiler taşıyamadı. Çünkü suyu yerinde tutacak doğanın enstrümanlarını bir bir ya da toptan yok ettik. Sonuç; dağdaki su çoğalarak, hızlanarak vadilerimize olduğu gibi geldi. Dere yataklarını mahveden projeler maalesef bu faciaların yaşanmasına neden oluyor” ifadelerini kullandı.

Cerattepe, Kafkasör, Genya Parkı maden alanı değil, yasak orman veya koruluk alan ilan edilsin!

Vatandaşlar, Kafkasör, Cerattepe, Genya ve Hatila Milli Parkı’nın tümüyle korunan alan ilan edilmesi gerektiğini savunarak; “Kafkasör, Cerattepe, Genya ve Hatila Milli Parkı Artvin’in can damarıdır. Her köyde bir koruluk vardır. Bazı köylerdeki adı ise ‘Yasak Orman’dır. Bunu başlarına düşen taşlar ve heyelan sonrası, büyük bir acı ve tecrübe sonucunda ilan etmişlerdir. Bizim başımıza düşmeden pekâlâ bunu ilan ettirebiliriz. İlle de yok olduktan sonra, öldükten sonra mı anlayacağız? Artvin’de sık sık sel ve heyelanlar yaşanıyor ve birçok insanımızı kaybediyoruz. Cerattepe’yi koruyamazsak toplu yıkım ve ölümlerden söz edeceğiz” ifadelerine yer verdiler.