Fatih İSAK Tonya ilçesinde Osmanlı döneminden tapulu arazisi orman gerekçesiyle devlet tarafından elinden alınan Ziraat Yüksek Mühendisi Mehmet Ulu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a seslenerek, "1945 yılında çıkartılan yasa yanlıştır" görüşünü savundu. VATANDAŞIN ARAZİLERİ DEVLETLEŞTİRİLDİ "1461 yılından sonra Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmed Han’ın imparatorluk genelinde aldığı halk Samsun ilinden Sarp kasabasına kadar yani Karadeniz’in güney cephesine yerleştirilmiştir" diyen Mehmet Ulu, şunları söyledi: "Fatih Sultan Mehmed Han, gözmenlerine arazi, orman ve çalılık niteliğinde taşınmaz mallar vermiştir. Bu durum 1995 yılına kadar devam etmiştir. 1945 yılında çıkarılan bir yasa ile Türkiye’de bütün ormanlar devletleştirilmiştir. O dönemlerde radyo ve televizyon olmadığı için verilen tebligat halka ulaşmamıştır. Büyük şehirlerin çevrelerinde oturanlardan bazıları tebligatı duyunca itirazda bulunarak mevcut ormanları özel ormanlar haline getirmiştir." BÖLGESEL ÖZELLİKLER DİKKATE ALINMADI Çıkarılan bu kanunun bölgesel özellikleri dikkate almadan uygulandığını iddia eden Ulu, sözlerine şöyle devam etti: "Karadeniz’in coğrafik yapısı çok bozuk ve kırık olduğundan köy yerleşim alanları dağınık bir yerleşim niteliğindedir. Evlerin arasında 100-200 metre mesafe bulunmaktadır. Daha açıkçası Karadeniz’de araziler topoğrafik yapıdan dolayı çok parçalıdır. Bütün bunlara rağmen iklimin yağmurlu ve sisli olmasından dolayı tarım alanı olarak ekilip biçilen araziler hızlı bir şekilde ormanlaşmıştır. Bölge halkının toprağa verdiği üstün değerden dolayı erozyondan ötürü toprakların zarar görmemesi için insanlar doğal olarak gelişen bu ormanları koruma altına almışlardır. Hal böyle iken bu sürece bağlı olarak her taraf ormanlaşmıştır. Diğer taraftan ormanlaşmayı tetikleyen faktörlerin başında geçim sıkıntısından kaynaklanan göz olgusu gelmektedir." TAPULU ARAZİLER HALKIN ELİNDEN ALINDI Ulu, "Söz konusu ormanlaşan bu araziler Osmanlı Devleti döneminde kayıt altına alınarak tapuya sicil ettirilip dedelerimizin mülkü haline getirilmiş olup, ekilip biçilmek suretiyle korunarak bu günlere kadar mülkiyet devam etmiştir. 1995 yılından bu yana yapılan kadastro çalışmaları neticesinde yukarıda anlatılan tarihi süreç ve Osmanlı’dan Cumhuriyet’e devredilen mülkiyet hiç dikkate alınmadan ağaçlık görülen her yer orman alanı ilan edilerek halkımızın elinden alınmıştır" dedi. Ağaç kesilmesi teşvik ediliyor Türkiye'de orman politikasının ormanların korunmasını değil kesilmesini teşvik edecek şekilde düzenlendiğini ileri süren Ulu, şunları söyledi: "Kadastro tespiti sırasında, ormanı kesmeye kıyamayan ve koruyan vatandaşın arazisi orman olduğu gerekçesi ile elinden alınmakta, ormanı kesip arazi haline getiren ya da arazisini ekmeye devam edip ormanlaştırılmasına izin vermeyen vatandaşın arazisi de özel arazi-tarla olarak adına tapu edilmektedir." Mağduriyetimiz giderilsin MEVCUT uygulamanın arazi sahiplerine mülkiyet hakkını ihlal ettiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarıyla da sabit olduğunu ifade eden Ulu, "Bu durumda bir hukuk devleti olan ülkemizin, temel insan haklarından olan mülkiyet hakkını ihlal eden uygulamasından dönmesi, mülkiyet hakkını ihlal eden anayasal ve yasal düzenlemeleri değiştirmesi, halkımızı Avrupa kapılarında ülkemizi şikayet eder duruma düşürmeden mağduriyetleri gidermesi, hak sahiplerine hakkını vermesi gerekmektedir. Karadenizliler olarak devletimize kendimize hibe olarak hiçbir şeyin verilmesini istemiyoruz. Bir hukuk devleti olarak mağduriyetimizin giderilmesini istiyoruz" dedi.