Geçen hafta, Cuma Namazı’nda hutbelerden dünya için zararlı, ahret için de günah sayılan bağımlılıklardan bahsedildi.

İmamlar; “Aziz Müminler” diyerek şöyle seslendiler:

“Çocuklarımızı ve gençlerimizi eğlendirirken zehirleyen, sahte zaferlerle saatlerce meşgul eden sigara, alkol, uyuşturucu, kumar, internet, bilgisayar ve akıllı telefon gibi bağımlılıklara karşı uyanık olmak hepimizin vazifesidir.”

Şimdi; Cevdet Erdöl’ün çabaları ile sigarayı bir nebze azaldı sayarsak, diğerlerinde, yani uyuşturucu, alkol, kumar, internet, bilgisayar ve akıllı telefon da son yıllarda rekor kıran artışı hangi politikalarla, nasıl sağladığımızı da, “suçlu ayağa kalk” diyerek, şapkayı önümüze koyup düşünmememiz gerekmiyor mu?

İsterseniz, söz konusu düşünmek olduğu için yine Hutbe’den, “Muhterem Müslümanlar (!)”a söylenen bir bölümü tekrar paylaşalım:

“Kur’an-ı Kerim bizlere defalarca ‘Hiç düşünmez misiniz?’ diye sorarken, alkol ve uyuşturucu ile beyni dumura uğramış bir insan nasıl düşünebilir?”

***
FINDIK DA "DON"CULUK!

“Don” dediysek, sakın ola ki “rengarenk iç çamaşırı” olarak algılamayın!

Sonra, “dön” kelimesinin, noktalarını yok sayılarak “don” şeklinde telaffuz edildiğini hiç aklınıza getirmeyin!

Ya da, Kuzey Kutbu’nda karların “don”arak buzul olduğunu sanmayın!

Anlayacağınız bu “don” başka bir “don!”

Hele hele bu günlerde söz konusu edilmesi, “geleceğe yönelik don!”

Anlatmak istediğimiz, kışı serin geçiren Karadeniz Bölgesi’nde üretilen ve kayıtlar da, “Türkiye’ye tek başına, tek kuruş katkı almadan 2 milyar doları aşkın döviz kazandıran tek ürün” olarak yer alan fındığın yetiştiği bahçelere ilgili bu günlerde gündemi meşgul eden “don!”

Anlatmak istediğimiz bu “don” başka “don!”

Gerçekleştiğinde fındık rekoltesine en büyük zararı veren “don” ile ilgili olarak birileri, adeta “gelsin” diye dua edercesine, habire “don don” diyerek medya da (!) yer alıyorlar.

Ne ilginçtir ki, üreticiye de çare olarak da sadece ürünü sigortalamayı öneriyorlar.

Oysa, bahçelerde alınabilecek önlemler var.

Dahası, teknik olarak alınabilecek tedbirler olabiliyor. Bunları onların durmadan eleştirdiği “elin oğlu” yapmaya çalışıyor.

Ama, bu mücadele için maddi destek gerekiyor. Ancak dediğimiz gibi bazıları sadece nasihat vermekle meşguller.

Bende üreticinin, “Ben bunları biliyorum. Bana bu aşama da akıl değil para lazım. Destek lazım” diye serzenişte bulunduğunu duyar gibiyim!

Ben duyuyorum da, titrinde “ziraat” kelimesi bulunup, bundan nemalananlar duyuyor, ya da anlayabiliyorlar mı?

İşte bunu merak ediyorum!

Anlatmak istediğim, ortada herkese göre bir “don”culuk var!