Cumhur i̇tti̇fakindaki̇ i̇sti̇krar ve organi̇ze...

26 Haziran 2018 Salı - 09:17

24 Haziran’da, kazanan ve kaybedenleri değerlendirmek;

“Nereden baktığına” bağlıdır.

Öncelik tabidir ki, kazananların olmalıdır.

Kimisi oy, kimisi itibar kazanmış olsa da, önemli olan sonuçtur.

Hani, bir takım iyi oynar ama, maçı kaybeder. Demek ki, asıl önemli olan sonuçta maçı kimin ve kaç kaç kazandığıdır.

Türkiye gerçeklerinden baktığınızda öyle veya böyle Recep Tayyip Erdoğan, Türk halkını ve de Türkiye tipi demokraside tahlillerini iyi yap- mış, seçmen nezdinde de tahminlerini tutturmuştur.

Önümüzdeki 5 yıllık süre içinde, “Artık hiçbir mazeret kalmadı. Meydanlarda söylediğim sözlerle tarif ve vaat ettiklerimi Türk milleti adına yerine getirmek tek görevimdir” diyerek çaba göstermekten başka yapabileceği bir şey de yoktur.

Gelelim asıl dikkati çeken noktaya!

Bana göre seçimin sonuç itibariyle en dikkati çeken tarafı bu yılın 16 Nisan’ında sözlü olarak başlayıp, yüzde 51.4’lük “Evet”le başlayan AK Parti ile MHP’nin işbirliğinin, 24 Haziran için yaptıkları Cumhur İttifakı’ndaki istikrardır.

Önce kabaca bir hesap ile Recep Tayyip Erdoğan’ın yüzde 52.5 ile cumhurbaşkanı se- çildiğini, Cumhur İttifakı’nın da milletvekili seçimlerinde toplamda 53.6’lık bir oy oranı elde ettiğini hatırlamamız gerekir.

Buda16Ni- san’da Anayasa değişikliklerine “evet” denilerek yüzde 51.4 ile başlayan ortaklı- ğın, 24 Hazi- ran’da da, yüzde 52.5 ve yüzde 51.4 ile hemen hemen aynı seviyelerini koruyarak devam et- mesi gibi bir is- tikrar demektir.

Ancak, bu ittifaktan doğan sonuçlarda, hayrete düşüren ve dikkati çeken nokta daha var.

O da Devlet Bahçeli’nin dışında hemen hemen herkesin, “yüzde 5-8’i geçemez” diye tahmin yürüttüğü MHP’nin yüzde 11.2 oranına ulaşmasıdır.

Bu öyle bir ulaşım oldu ki, üstüne üstlük AK Parti’nin yüzde 42.4’lük bir oy oranı ile meclis çoğunluğunu kaybetmesi, MHP’yi iktidar için vazgeçilemeyecek bir müttefik haline de getirdi.

Görünen o ki, müttefiklik önümüzdeki süreçte de devam edecektir.

Dileriz, Türkiye’nin Amerika ile olan müttefikliğine benzemesin!

Ama, sanırım asıl hayret edilecek rakamlar, Cumhurbaşkanlığında Sayın Erdoğan’a veren AK Partililer içinden önemli bir kesimin, sanki istikrarlı ve organize bir şekilde ayarlama ile milletvekilliğinde MHP’ye oy atmış olmasıdır. Bunun tesadüfen becerilmiş, yapılabilmiş, öylesine bir tercih olduğu kanaatinde değilim.

Öyle veya böyle Cumhur İttifakı için çok doğru bir şekilde tecelli eden, ya da ettirilen sonucu gerçekleştirenleri sonuç itibariyle takdir eylemek lazım.

Bugünlük “Bu kadar” diyorum.

Yarından sonra; “geçmişin tahlilinin geleceğe faydası vardır” hesabıyla, öncelikleri, Muharrem İnce’nin partisine yüzde 8 fark atması, Milli Görüş gömleğinin yırtık pırtık hale gelmesi, HDP, PKK, Selahattin Demirtaş üçgenine artık farklı bakış açısı getirilmesine vererek analizlere devam ede- ceğiz.

Bu vesileyle tepeden tırnağa Türkiye’yi gelecek adına en çok ilgilendirecek seçimin, demokrasinin evrensel kuralları çerçe- vesinde halkımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bunun da sadece seçilenler eliyle değil, seçen seçilenin topyekün birlikteliği ile olabileceğinin de unutulma- masını temenni ediyorum.