Soyağacı sayfasında, yedi ceddini araştıranların bir kısmı 150 sene önceki dedelerinin atasının “sağ” olduğu kayıtlarını görünce ister istemez, “şeytanın avukatlığına” soyunarak, önümüzdeki seçimler de “ölülere bile oy kullandırılacak” ben diyeyim “endişesi”, siz söyleyin “iddiası” içindeler.

Kim çıkıp da bu endişeli iddialara “olamaz” diyebilir ki!

Bu ülkede deliler ile ölülere o kadar uzun zamandan beri oy kullandırılıyor ki!

Sakın delilerin, “Bakırköy”de, ölülerin ise, “Arasat”da kurulan sandıklara oy attıklarını sanmayasınız!

*

O ki “ölülerin oy kullanmasından” dem vurduk, 12 Eylül 2010’da yapılan referandumda o günün Fethullah Gülen’i, bugünün “Fetö”sü, “İmkân olsa mezardakilere bile ‘evet” oyu verdirilmeli” dediğini de hatırlatmakta yarar var!

O ki hatırlattık, o günlerde iktidara “karşı evden”, bugünlerde ise “aynı telden” şarkılar söyleyen Devlet Bahçeli’nin de, “Sayın Fethullah Gülen ölüleri mezardan kaldırıp oy kullandıracağına ABD’den gelerek 12 Eylül’de oy kullansın” diye tepkili çağrı yaptığını da hafızamızın bir kenarına kayıt edelim!

***

ÖNCELİK KADIN DEĞİL, İNSAN OLMAK...

Öncelikle “Her işin başı insan” diyerek hayat denilen serüvende yol almak lazım.

Sonra, adı Fadime olmuş, Temel olmuş, Berivan olmuş, Baran olmuş, Memed olmuş, Maviş olmuş. Pozitif ayrımcılık gerektirmiyor. Çünkü her şeyden önce toplamda insan olmak var.

Yine de akıla gönül üzerinden ekleme yaptığınız da dünyanın hali, ahvali bir başkadır.

95 yıl önce asrın dehası Atatürk’ün dediği gibi:

“Şuna inanmak lazımdır ki, dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir.”

Ya da, ozan Ahmet Selçuk İlkan’ın şiir tadında dizelerindeki gibi:

“Durup durup bana sorma 

Bunu bilmek olay değil 

İnsan doğduk insan ama 

Kadın olmak kolay değil .”

***

ULUSAL ÇAY KONSEYİ NEREDE?

Dünyanın en naturel çayları arasında gösterilen Türk çayı son haftalarda glikoz ve karbonat ile yoğrularak kansere sebep olan madde haline dönüştürülüp, raflarda “siyah çay” diye satılırken, biz “kıyameti koparıyoruz” da, UÇK ne yapıyor?

“UÇK” dediğimiz, devlet garantisi ile kurulmuş olan Ulusay Çay Konseyi...

Ve o konseyin yönetmeliğinin işletilmeyen 7’inci maddesi ile adeta suç işlemesi!

Hem de, 7’inci maddesinin “n” bendinde görevleri arasında; “Sektördeki üretim ve sanayi faaliyetleri çerçevesinde çevrenin, kamu sağlığının, üretici ve tüketici haklarının korunması...” ibaresi bulunmasına rağmen!

***

SALİH MÜSLİM Mİ? SAKIN HAA!

Aman aman; sakın haaa!

Salih Müslim’i Türkiye’ye vermesinler!

Şaşırıp yine kırmızı halı ile karşılanabilir!

Neden mi?

Eee, “Alışkanlıklar paslı çivilere benzer. Söküp atmak zordur” boşuna denmemiş ki!

Ortada da “kırmızı” olduğuna göre!

Haa “Kırmızı bülten”, ha “kırmızı halı!”.

Karıştırabilirler!