Evet,
Yıllarca halkımızla birlikte olmaya çalıştım. Bu köşemden olsun gerekse
sosyal medyadan olsun bu ülkeyi yönetenlere ve özellikle halkımıza bir sürü
sorular sordum. Okurlarım adına çok memnunum. Ancak siyasiler adına aynı şeyi
diyemeyeceğim. Çünkü beni arayan okurlarım, sorularıma yanıt verirlerken çözüm
önerilerini de söylüyorlar. Elbette herkesin doğrularına göre.
Okurlarıma açıkça şunu söylemek istiyorum. Yıllarca insanlarımızı en
kutsal değerleri üzerinden kandırıyorlar. Halkımız bir an önce bunun farkına
varmalıdırlar. Artık uyanmalıyız. Ülkemizde aklını kullanmayan korkunç bir
aydın kitlesinin ihaneti var. Doğruyu ve yanlışı gördüğümüz halde taraf
olamıyoruz. Veya ülkede yaşanan olumsuzlukları dile alamıyoruz. Bunları
halkımıza yeteri kadar aktarmayı başaramıyoruz.
Bakın, şöyle bir düşünelim. On kasım bin dokuz yüz otuz sekiz sabahından
sonra kim olursa olsun yöneticilerimizin belki de hiç biri ATATÜRK’ ün,
aydınlanma ve çağdaşlaşma çizgisini takip ederek halkımıza ve gençlerimize
anlatmadı. Şimdi öyle görülüyor ki bunun bedelini çok derinden ödüyoruz. İşte
ülkemizde yaşanan terör sorununda gelinen nokta..! Güney sınırlarımızdaki kaos.
Emperyalist devletlerin, ülkemizi yıkmak adına yaptıkları sinsi çalışmalar
yetmiyormuş gibi, halkımızın yaşadığı ekonomik zorluklar, yolsuzluklar ve
enflasyon..!
Hatırlayacak olursak Ulu Önder, halkımız rahat yaşaması için vergilerin
düşürülmesini meclise sunmuştu. Demek ki, devlet ilkelerle yaşar büyür ve halkı
refaha ulaşır. Oysa halkımız, yarına nasıl çıkabiliriz hesabını yapıyor.
Fındığını, Buğdayını, Pamuğunu, Zeytinini ve diğer ürünleri olsun yapancılara
peşkeş çektirirsek, halkımız esaret içinde yaşam sürer.
O
nedenle halkımızın artık bir an önce derin uykudan uyanması şarttır. Bizlerin
doğruları neden konuşamıyor olmamızın yanıtını aslında buluyoruz ama ne
hikmetse dile getiremiyoruz. Neden?
Başka
sorum yok!