Milletin içinde bulunduğu ekonomik çıkmazı kim görmezden geliyorsa söylenecek söz yok. Bir televizyon programında F.Ş. isimli vatandaşın Hasan Basri Akdemir’in telefonuna gönderdiği “Abi, 4 aydır işsizim. Neredeyse 1 gündür bir şey yemedim. Yanlış anlamayın, sadece alışveriş ihtiyacım var. Yemek bile olabilir. Çevrenizde yardımsever varsa, yönlendirirseniz sevinirim Hasan Bey” ifadeleri milyonlarca işsizin, ekonomik sıkıntı çeken insanlarımızın duygularını yansıtmıştır.
Bunca feryada rağmen hala geçinemeyen insanların sesini duymayanlara dediğim gibi söylenecek söz bulamıyorum. Şimdi çıkar bir akıllı ‘duygu sömürüsü yapma’ diye saçmalarsa inanın bu kişinin tuzu kurudur.
Bu insanların vebalini kim ödeyecek Allah aşkına? Uyarmak bizim görevimiz. Vatandaşın sesine kulak verecek olanlar ise ilgilisi ve yetkilisidir. Bu olumsuz tablodan herkesin ders çıkarması gerekiyor. Artık, lütfen bırakın bu kin, öfke dilini, ayrıştıran, bölen ve ötekileştiren dili terk edin.
Demokrasi, hak, hukuk, adalet ve geçinebilecek kadar kazanım isteyen vatandaşın sesini duyun artık. Bu kervan böyle gitmez. Sıkıntı çeken vatandaşların içerisinde emeklilerimiz yok mu, var. Gelin görün ki emeklilerin aldığı ikramiyenin arttırılması için verilen teklife Cumhur İttifakı hayır dedi. İnsanın sorası geliyor: Kendinizin ödeneklerine, maaşlarına zamlar yapılırken, müteahhitlerin borçlarını silerken neden hayır demediniz?
Bu mübarek ayda inen ve kalkan parmakları ve imza atan elleri vicdanları ile baş başa bırakıyorum. Emekliye, işçiye, memura, çiftçiye, gençlere, iş insanına verirken elleriniz titremesin lütfen!
EY BİDON, SEN ÖNCE ELİNDEKİ KANI TEMİZLE!
Amerika’nın çiçeği burnunda başkanı Joe Bidon ülkemizi
‘soykırım’ yapmakla suçladı, ‘Büyük felaket’ diyerek küstahlaştı. Bunak
Amerikalı Ermeni yalanına teslim olarak aklı sıra ülkemize gözdağı verdi. Bu
ABD’den dost olmayacağını yıllardır söyledik ama dinleyen çıkmadı. En güçlü
müttefikimiz Türkiye diyen ABD’nin bugün puştluğu ve ikiyüzlülüğü ile bir kez
daha yüzleştik.
Kendi tarihini okumayan, bilmeyen ya da yaptıklarını unutup
işine gelmediği için görmezden gelen ABD’nin ülkemize karşı bu tavrına gösterilen
tepkiler sözde kalmamalı, dış politikada yürütülen belirsizliğin sonuçlarından
biri olan bu söyleme karşı yaptırımlar hayata geçirilmeli.
Vietnam’da 4 milyon, Kore’de 3 milyon, Kamboçya ve Laos’ta 1
milyon, Afganistan’da 1.5 milyon Hiroşima ve Nagazaki’de 350 bin kişinin
yaşamını çalan katil ABD değil mi? Bitmedi! 15 milyon Kızılderelinin de canına
kıyanın yine eli kanlı ABD olduğunu bilmeyen yok.
Eli kanlı bu ülkenin askerimizin başına çuval geçirdiğini
hatırlayalım, YPG ve PYD’yi silahla ve dolarla beslediğini unutmayalım. 15
Temmuz’un arkasında sömürgeci ABD’nin olduğunu hepimiz biliyoruz, Balyoz ve
Ergenekon kumpaslarında ABD’nin parmağı olduğunu cümle alem biliyor. ABD’nin
elindeki kanı temizlemeden ülkemize soykırım suçlaması yapmasına tepkiler okkalı
olmalı.
Lafla karın doymuyor, icraat bekliyor millet. Üs mü
kapatırsınız, NATO nezdinde girişimde mi bulunursunuz, büyükelçilerini kapı
dışarı mı edersiniz, buna karar verecek olan iktidardır.
Bu arada ABD’nin ihanetini muhalefetle ilişkilendirip siyaset
yapmanın da alemi yok. Bu ucuz siyasi ayaklara millet inanmıyor bilesiniz.
Muhalefetin de ABD’nin bu ikiyüzlü tutumuna yüreklice tepki koyup ülkemize
karşı yapılan suçlamaya karşı dik duruş sergilemesi kaçınılmazdır. Büyük Önder
Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır.
Ben hiçbir zaman umudumu yitirmedim” sözleri doğrultusunda Türk milleti olarak
umudumuzu hiçbir zaman yitirmeyelim.
Türkiye’nin soykırımı tanıması, Ermenilere tazminat ödemesi, taşınmalarına izin verilmesi ve toprak sahibi olmalarına imkan tanınması hamlelerine destek olan ABD’nin bu tavrına karşı, Recep Tayyip Erdoğan’ın haziran ayında Brüksel’de düzenlenecek NATO toplantısında bir araya geleceği Bidon’a gerekli cevabı da vermesini milletimizin beklediğini belirtmek isterim.