SON DAKİKA
SON DAKİKA


Boğaziçi’nde sular durulmuyor
21.09.2021

Boğaziçi Üniversitesi’nde sular durulmuyor. Kayyum rektör Naci İnci’nin yaptırımları sürüyor. Bu üniversitemizin kan kaybetmesine çanak tutan bu kayyum atamaları sonrası üniversitenin akademisyenleri sırtlarını rektörlük binasına dönerek protesto etmeye devam ediyor. Bu protesto sürer de kayyum rektör durur mu? Önce Can Candan’ın işine son verdi, yetmedi Feyzi Erçin ve Cemre Baytok’un, ardından Seda Binbaşıgil’in derslerini kapattı. Haydi beyler alkışlayalım İnci’yi, inciler dökmeye başladı! Akademisyenlerin “Feyzi Erçin yalnız değildir”, “Cemre Baytok işine geri dönsün” ve “Can Candan yalnız değildir” yazılı dövizlerine, “Yeter artık, bıçak kemiğe dayandı” sözlerini de biz ekleyerek konunun ciddiyetine dikkat çekelim. Ankara Üniversitesi’nde de bir garip olay yaşanıyor… Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Meltem Kayıran atanması yerine görevden uzaklaştırıldı. Kayıran mahkemeye gidiyor görevine iade ediliyor, gelin görün ki Kayıran’ın bir kez daha bölümle ilişiği kesiliyor. Üniversite rektörlüğüne gelenlerin dersleri, kapıları kapatma, yaptırımlar uygulama yerine öğrencilerine ve akademisyenlerine eğitim adına en iyi imkanları sunmayı tercih etmeleri, özlük haklarını vererek bilime ve ilime hizmet etmelerini sağlamaları gerekmez mi, bunu yaparsanız inanın herkes size şapka çıkarır. Nedir bu hesaplaşma? Bilim adamı olduğunuzu lütfen unutmayın ve meslektaşlarınıza zulmü reva görmeyin.

DİYANET NE İSTİYOR?

Diyanet İşleri Başkanlığı, başındaki kişi nedeniyle her tartışmanın odağında yer alıyor. Milletin yiyeceğinden tutun da selamlaşmasına kadar her alana burnunu sokmaya başlayan kurumun başkanı mükafat olarak yeniden göreve atanıyor. Demek ki konuşana değil konuşturana bakacaksın. Eğitimden gıdalara, sağlığa, ticaretten sosyal hayata kadar birçok konuda konuşmayı kendinde hak gören Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a tepki çığ gibi artıyor. Cukkaları sorumsuzca harcayan kurumun başı israfa dair konuşuyor. İnsaf be kardeşim! 7 bakanlığın bütçesine denk geliri olan bu kurumun harcamalarını kimse kontrol etmek için adım atmıyor, nasıl atılacak ki, korkuluyor. Bakın bu kurum eğitime 4-6 yaş Kur’an kurslarının zorunla hale getirilmesi için adımlar atmaya başladı. İktidar partisi, yaşadığı krizden çıkmanın uğraşını vermesi gerekirken Erbaş’ı sahaya sürmüş konuşturuyor. O da meydana çıkmış, söylemleri ile adeta devletin anahtarını ister olmuş. Erbaş’a ve onu konuşturanlara hatırlatmak isterim ki devletin anahtarı millettedir, günü ve günleri manipleye gerek yok sandık orada.

ERBAŞ’I KİM KONUŞTURUYOR?

İktidar kendi görevlerini devrettiği Diyanet’i ailenin korunması, evlilik, boşanmalar, tutuklu, hükümlüler, yurtlar, akademisyenlere seminer gibi birçok alanda cepheye sürmüş görünüyor. Laikliği hedef alan açıklamalarına destek verilen Erbaş, daha da ileri gitti, dinin devletin dini olması yönünde imalarda bulundu. Yetmedi, sosyal medya ile ilgili de konuştu. Konumu Anayasa’da belirlenen Diyanet İşleri Başkanlığı’nın başındaki Erbaş’ın elde kılıç ortaya çıkıp her alanda ahkam kesmesinin başlı başına bir suç olduğunu kime sorsan söyler. Dedim ya, konuşana değil konuşturana bakacaksın!

DOKUNMAYIN MİLLETİN SİNİR UÇLARINA

Gelirleri ve bütçesi ile bir eli yağda bir eli balda olan kurumun bu gidişatının ardında iktidarın her zaman karşı olduğu laikliği hedef alma gayreti olduğu aleni. Bu hamle millet tarafından büyük tepki görünce iktidarın elinde kalan tek koz olan dine sarılmak adına Erbaş’a yol vermeye başladığı artık yüksek sesle dile getirilmeye başlandı. Buradan iktidar mensuplarına hatırlatmak isterim, Erbaş’ın bu gidişi milletin sinir uçlarına dokunuyor. Toplumun kutuplaşmasına, gerilmesine ve tehlikeli yola sürüklenmesine çanak tutan bu söylem ve eylemler sizlere faydadan çok zarar vermekte. Hep söylediğim bir söz vardır, gelin ülkemin dinamikleriyle, milletimin sahip olduğu değerlerle daha fazla oynamayın.

YARINLARIN HABERCİSİ Mİ?

şte yarattığınız ülke! Milleti birbirine kırdırmaya başladınız. Gelecek Partisi Antalya Konyaaltı Kadın Kolları Başkanı Hilal Oktay Başaslan eşi ve 12 yaşındaki kızı ile palalı, sopalı saldırıya uğruyor. Nedir bu kininiz, nedir bu öfkeniz? Gemi su almaya başlayınca konuşana, düşünene ve muhalefet edene saldırılar başladı. Bu ülkede polisimiz, bakanlık yok mu Allah aşkına, meydan bu kadar boş mu? Bakın millet ne soruyor, “Bu gidişatın temelini oluşturup yarın daha büyük kavga ve kargaşaların çıkmasına çanak tutularak, ülke karıştı seçim meçim yok, olağan hal ilan ediyorum diyerek milleti sindirme anlayışına mı hizmet ediliyor.” Ülke olarak iç karışıklığın acısını bedeller ödeyerek yaşadık. Daha 15 Temmuz’un acısı dinmedi. Farklı maceralara ülkemizi sürüklemek isteyen anlayışa karşı millet olarak uyanık olmak gerek. Konyaaltı’nda saldırıda bulunanlar bilsen ki onlara gül ile cevap verilecektir. Çünkü Türkiye barışın ve demokrasinin beşiği olan bir ülkedir. Barbarlık ile günü kurtaranlar yarın yaptıkları nedeniyle utanacaklardır. Şunu da belirteyim, bu tip saldırılar Türk Milleti’ni yıldıramaz bilesiniz. İktidarın hala milletin bir ve bütün olarak Türkiye Cumhuriyeti’nde huzur içerisinde yaşaması gerektiği yönünde adımlar atmakta imtina etmemesi gerekir.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap