Türkiye bir bilinmeze doğru sürükleniyor. Zamlar, döviz
kurundaki yükselişler almış başını gidiyor. İktidarın müdahalesi her kesimde
hissedilecek şekilde olmuyor. Hala havanda su dövülüyor. İktidar 20 yıldır
ülkeyi yönetiyor, şapkasını önüne koyup düşünme yerine muhalefet ve dış güçler
diyerek milletin aklı ile dalga geçme eğilimine yönelmiş durumda.
Yazık, günah borcunu ödeyemeyen çiftçiler cezaevine girmeye
başladı, geçinemeyen ailelerde şiddet arttı, kadın cinayetleri önlemez hale
dönüştü. Tepkisini dile getirenlere baskının haddi hesabı yok. Sanki yaşanan
bütün olumsuzlukların sorumlusu muhalefet yada dış güçler. İktidarın hiç suçu
yokmuş gibi davranışları ise tahammül sınırlarını aşmaya başladı, özgürlükler
ülkesi baskı zulüm korku yaşanan hale dönüştü. İşte bunlara karşı en etkin olan
sosyal medyada yer alan soruları iktidara yöneltelim.
-Londra faiz lobisi mi kasada para yokken gidin Ahlat'a, Van
gölü kıyısına, Marmaris e saray yapın diyor ?
-Dış güçler mi gidin kamu bankalarının yönetimine güreşçi,
hazinenin başına damat, tübitak başına hayvanat bahçesi müdürü atayın diyor ?
-Küresel sermeye mi bütün okulları katma değer üretmesi
mümkün olmayan imam hatiplere çeviriyor?
-Muhalefet mi faizleri düşük tutup TL den kaçışı
hızlandırıyor, merkez bankası rezervlerini boşaltıyor?
-Israil mi daha ucuza mal edilmesi mümkün olan büyük
yatırımları, komisyon karşılığı aynı şirketlere verdirip hazine ve Londra
Mahkemesi garantisi verdiriyor ?
-Komisyon karşılığı beş kat fazla maliyetle şehir
hastanelerini yaptırıp hazine ve hasta garantisi verdiren tapınak şövalyeleri
mi ?
- Cuma günü sadece 34 kişinin gittiği Çamlıca Camiini 100
milyona, tepeye çıkacak yolu 30 milyona yaptıran Vatikan ve Papa mı ?
-Gazetecileri yargılamaları bitmeden Silivri de tutup, oha
dediğimiz haberlere bile birkaç saatte erişim yasağı getiren, haber alma
hakkımızı engelleyen Fransa başkanı Macron mu ?
Kamu harcamalarını vatandaş ve meclis adına denetleyen
Sayıştay in çalışmasını ve raporlarını görmemizi engelleyen Almanya Başbakanı
Merkel mi ?
-Kamu kredilerini maliyetinin altında ve komisyon karşılığı
müteahhitlere verdirip, o bankaları zarar ettiren vatandaş mı ?
-Üniversitelere, kamu kurumlarına eşinizi, dostunuzu,
kritikleri, maceracıları doldurun, vasıflı olup olmadıklarına bakmayın diyen
üst akıl mı ?
-Ülkedeki enflasyonu % 12 civarı ilan eden, gelişmişliği
buzdolabı satışı üzerinden anlamamızı isteyen TÜİK' i yöneten Mossad mı?
-Yasama yürütme ve yargıyı tek merkeze bağlayan İngilizler
mi ?
Bu örnekler sayfalarca uzar siz de biliyorsunuz . Hâlâ
Ayasofyayı cami yaptık, kripto hocayı minbere kılıçla çıkarttık, Hristiyan
âlemi delirdi , bizi kıskanıyorlar, operasyon var diyorsanız üzüntü verici.
Bunların aksini dile getirip savunmak için iktidar
yalakalığına soyunanlar bilesiniz ki medeni dünyanın umurunda değilsiniz.
DUVARLARI YIKARSINIZ DÜŞÜNCELERİ DEĞİL
Ülkemizde basın özgürlüğü hep tartışılır olmuştur.
Gazetecilerin kamuoyuna sundukları sonrası karşılaştıkları tepkilerin boyutları
giderek çirkinleşmeye başladı. Basından rahatsız olanların başvurduğu şiddet
ise her gün artarken, farklı yollara da başvurulmaya başlandı. Yorum dahi katılmayan
paylaşımları bile farklı alanlara çekip tepki yoluna gidenler, bu
paylaşımlarının kaynağını bulmak ve doğrular ile yüzleştirmeyi seçmezler. Kendi
gözündeki çapağı görmeden gazetecilerin dile getirdiklerini beğenmeyenlerin
başvurduğu yöntemlerden biri de Bursa’da Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin 32
yıllık binası Büyükşehir Belediyesi tarafından hem de kuruluş yıldönümünde
yerle bir edileceği iddiası. Vay be kendinize emme basma tulumba gibi baş
sallayan kuruluş olmadı mı yıkın gitsin. Meslektaşlarımın dediği gibi siz
duvarları yıkarsınız, özgür basını değil. Duvarları yıkarsınız düşünceleri
değil.
Bu intikam duygusu ile yapılan hareketlerin iktidarın
gemisinin her gün su almasına neden olduğunun ne zaman farkına varacaksınız.
Ülke yangın yerine dönmüş işin kolayını bulmuşsunuz yıkın gazetecilerin
binasını, yada yangını haber yapanları cezalandırın. Bu intikam duygusu size
bugün kazandırır ya yarınlarda ne olur derseniz, o binalarını yıkıp
cezalandırdığınız gazetecilerin kapısını çalarsınız.
Bu yıkımın ardında adının Çağdaş olması yatıyor olmasın
sakın. Susmadıkları için her türlü tepkiyi gören, hakarete uğrayan dayak atılan
meslektaşlarımıza şimdide binalarının yıkımı eklenecek. Bu adım sizleri tarihin
kara sayfalarına yazacaktır. Belediyenin eleştirilmesine tahammül edemeyen
zihniyetin bu kindar tutumu ile aklı sıra gazetecileri cezalandırıyor. Vallahi
bravo size de bu yakışır.
Dediğim gibi gazetecileri yaptırımlarla susturmanın bugüne
kadar kimseye fayda getirmediği bir gerçektir. Şunu bilmenizi isterim ki yarın
susturmaya çalıştığınız basına sizin de ihtiyacınız olacak. Meslektaşlarımızın
da dediği gibi bir bina yıkılır yenisi yapılır, yıkılmak istenen satılmayan
kalemler ve çağdaş bir duruşun sergilenmesidir. Bunu da yok etmeye hiç kimsenin
gücü yetmeyecektir. Çünkü ilahi adalet bir gün karşılığını bulur. Mahkemeden
gelen ihtiyati tedbir kararı dilerim atılacak olan bu yanlış adımdan
vazgeçilmesine neden olur.