SON DAKİKA
SON DAKİKA


Dününü unutanın yarını olmaz, unutan vefasız ve nankör olur
25.04.2022

Trabzonspor herkesin sevdası. En küçüğünden en büyüğüne kadar borda-mavi renkler herkesin hayallerini süsler. Anadolu’nun bağrından dünyaya baş kaldıran bir takımdır Trabzonspor.

Trabzonspor 38 yıl sonra şampiyonluğa koşarken dünü unutmamak gerek. Dünü unutanların yarını olmadığını herkesin bilmesini isterim. Dünlerde yaşanan ve yaşatılan sevinçlerin ve kazanımların neler olduğunu iyi hatırlamak gerek.


Bu nedenle bu yıl yaşayacağımız şampiyonluk sevincine gölge düşürmeme adına herkesin küçük hesaplar peşinde koşmak yerine atacağı adımları sevincimize sevinç katacak şekilde olmalı. Şehir bordo-mavi renklerle süsleniyor, hepimizin bu manzarayı gördükçe yüreği kabarıyor gururu okşanıyor.


İşte bu şampiyonluk yolunda unutulmaması gereken bir isim var ki onun yaktığı meşalenin yıllar geçse de sönmediğini aksine daha büyüyerek yandığını bugünlere gelinmesinde etken olduğunu bu nedenle son çifte şampiyonluğun altında imzası olan Onursal Başkanı Mehmet Ali Yılmaz olduğunu hiç kimsenin unutmaması gerekir.


Yılmaz, Trabzonspor'u 4'üncü büyük yapan, Avrupai tesisler kazandıran, yazdığı bir çekle tüm borçları ödeyen, kulübü batakta kurtaran ve son çifte kupalı şampiyonluğun altında isim olduğunu herkesin hatırlaması gerektiğini ifade ifade ederek diyorum ki;

Nankörlük, vefasızlık yapmamak gerek.

Belki onun bir pankartta resminin olup olmasının önemi yok!. Gönüllerin adamı olan Yılmaz takmaz zaten!. Koysanız ne olur koymasanız ne olur.

Ama biz takarız.

Unutmayın tarih gerçekleri yazar! O tarihte de Onursal Başkan Yılmaz vardır. O’nun yok saymaya da kimsenin gücünün yetmeyeceğini söylemek isterim.

Hani Z kuşağı deniyor ya.


Yeni nesil bilmez. Hem geleceğimiz olan yeni nesillere ve nankörlük ve vefasızlık yoluna sapanlara hatırlatmak isterim.

Bu kulübe tükenme noktasında imdada yetişip sahiplenerek yoktan var eden. Kulüpten alacaklı olan başkanlara borçlarını ödeyip başkan olan ve tüm borçlarını yazdığı bir çek ile silen.

Türkiye’de hiç kimsenin tesisi yokken başını sokacak yeri yokken muhteşem bir tesis inşa eden. Havuz geliri gibi gelirler ve beş kuruşu yokken uzun yıllar cebinden paralar vererek kulübü ayakta tutan. Kulübü masada da İstanbul takımlarına karşı büyük yapan.


Yetmedi.


Şampiyonluk sevinci yaşatan. Spor Bakanı olma onurunu da yaşatan. Çıkardığı yasa ile spor dünyasına adını yazdıran ve kongre üyeleri tarafından Onursal Başkanlık unvanı verilen, Türk futbolunun efsanesi Mehmet Ali Yılmaz gibi büyük bir değeri kimse göz ardı edemez.

Ve unutturamaz.

Birileri değil tarih gerçekleri ve Mehmet Ali Yılmaz’ın büyüklüğünü yazar.

Yazacak çok şey var!

Şimdilik bu kadarı yeter!..

Vefasız ve nankörlerin bilsin istedim.


BİZ ULASAL VARLIĞIN TEMELİYİZ


Günümüzde tarım felç hale getirildi. Yediğimiz ürünlerin menşeine baktığımızda çoğunluğunda yabancı damgasını görürüz. Ey gidi günler ey. Nereden nereye geldik. Tarımda dünyanın kendi kendine yeten 7 ülkesinden biri olan Türkiye dışı bağımlı hale geldi.

Çiftçimizi icralık ettiler, arsaların haciz koydular, elindeki avucundakini aldılar. Ekilecek tarla sürülecek arazi kalmadı. Fiyatlar uçtu uçtuyu oynuyor, vatandaşın halinden bihaber olanlar gündem değiştirmek için farklı senaryolar vizyona koyuyor. Bu senaristler sanmasın ki millet bunları yiyor, bilinmeli ki artık millet yutmuyor.

Şimdi size 1940’lı yıllarda okunan güftesi Behçet Kemal Çağlar’a bestesi Ahmet Adnan Saygun’a ait olan Ziraat Marşı’nı hatırlatmak istiyorum. Bakın hangi mücadeleleri verdi bu millet. Bugün kim sorsanız köyü ile övünür,  hepimiz köylü olmanın onurunu ve şerefini yaşarız, çünkü köylü milletin efendisidir.

İşte bu doğrultuda Köy Enstitülerinin var oluşunu da anlatan marşı okumaya ne dersini:

“Sürer, eker, biçeriz, güvenip ötesine

Milletin her kazancı, milletin kesesine,

Toplandık baş çiftçinin Atatürk’ün sesine,

Toprakla savaş için ziraat cephesine.

Biz ulusal varlığın temeliyiz, köküyüz,

Biz yurdun öz sahibi, efendisi köylüyüz.

İnsanı insan eden, ilkin bu soy, bu toprak.

En yeni aletlerle en içten çalışarak,

Türk için yine yakın dünyaya örnek olmak,

Kafa dinç, el nasırlı, gönül rahat, alın ak.

Biz ulusal varlığın temeliyiz, köküyüz.

Biz yurdun öz sahibi, efendisi, köylüyüz.

Kuracağız öz yurtta, dirliği düzenliği.

Yıkıyor engelleri, ulus egemenliği

Görsün köyler bolluğu, rahatlığı, şenliği.

Bizimdir o yenilmek bilmeyen Türk benliği.

Biz ulusal varlığın temeliyiz, köküyüz.

Biz yurdun öz sahibi, efendisi, köylüyüz.”

Şimdi sormak isterim bu yurdun öz sahibi milletin efendisi biz köylüler nerede. Oylarını alıp umut vaat edenler nerede? Hiç kimse an çekip vahlanmasın. Hep birlikte başımızı iki elimizin arasına alıp düşünelim, neden bu hallere düştük diye. 

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap