Kardeş Azerbaycan haklı davasında Ermenistan’a karşı şanlı
bir mücadele veriyor. Tüm kalbimizle Azerbaycan’ın yanındayız. Kardeşlerimizin
Ermenistan’ın işgal ettiği toprakları geri alması adına verdikleri haklı
mücadeleden zafer üstüne zafer yazarak çıkması en büyük dileğimizdir.
Birileri sanal alemde, ‘Türk’ün Türkiye’den başka dostu
yoktur’ gibi zırvalamalara başlamışlar. Hayatı cumhuriyete, Atatürk’e karşı
saygısızlıkla geçen bu ağız ishali olmuşlar da şunu bilsinler ki, Türk’ün
Türk’ten başka dostu yoktur, bu anlamda, ‘Tek millet, iki devlet’ diyen can ve
kan kardeşimiz Azerbaycan da bizimdir, biriz ve tek yumruğuz.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Bizim, bu dostumuzun
idaresinde dili bir, inancı bir, öz kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya
hazır olmalıyız” sözlerini iyi hatırlamakta fayda var. Yetmezse Atatürk’ün,
Türk Dünyası'nın simge isimlerden biri olan ve 28 Mayıs 1918'de Azerbaycan
Demokratik Cumhuriyeti'ni kuran Mehmet Emin Resulzade'ye Azerbaycan Türkçesi
ile gönderdiği tarihi mesajını iyi okumalarını tavsiye ediyorum.
"Mehemmed Emin Bey, men dünyaya senden üç sene erken
göz açmışam. Ancag bütün Türk aleminde Türkün istiglal bayrağını sen
galdırmışsan ve bayrag enmesin deye, men senin elinden alıb Türkiye üzerinde
dalğalandırmışam. Enmez demişsen bu bayrag, enmeyecektir. Mustafa Kemal
Atatürk."
"Azerbaycan! Azerbaycan!
Ey, kahraman evladın şanlı vatanı!
Senin için can vermeye hepimiz hazırız!
Senin için kan dökmeye hepimiz kâdiriz!
Üç renkli bayrağınla mesut yaşa!
Üç renkli bayrağınla mesut yaşa!
İŞTE BU OLMADI
Tarımda yaşadığımız kayıpları sıralamakla bitiremeyiz.
Tarımda kendi kendine yeten ülke konumunda birçok gıda maddesini bile ithal
hale gelen ülkemizin Yunanistan’ın kalleş yaklaşımlarını tartıştığı bu günlerde
pirinci bu ülkeden aldığımızın ortaya çıkması manidar.
Doğu Akdeniz ve adalar konusunda ilişkilerimizin kopma
noktasına geldiği Yunanistan’dan pirinç ithal etmek bir tarafa ambalajına yerli
yazıp millete sunma ayıbını yaşıyoruz. Allah aşkına dalga geçmeyin milletin
aklıyla.
Yerli pilavlık diye millet meğer 9 Eylül’den itibaren menşei Yunanistan olan ithal pirinci alıp afiyetle yiyormuş.
Arkadaş, çıkmazdaki
çiftçimizin derdine derman olmak, onları üretime teşvik etmek adına koluna
girip ayağa kaldırmak yerine çareyi ithalatta buluyoruz.
İlginç olan, bu ithalatın ilişkilerin gergin olduğu bugünlerde yapılıyor olması. TMO’nun 300 ton pirinci bir çırpıda Yunanistan ve İtalya’dan ithal edip piyasaya sürdüğü yönündeki iddialar ortalıkta dolaşıyor.
Hani milli ve yerli anlayışı nerede kaldı?