Her yoğun yağışta Doğu Karadeniz Bölgesi’nde sel yaşanıyor.
Sel Giresun’umuzda vurdu. Sayısız ev ve işyeri sular altında kaldı. Yardımı
giden yiğitlerimiz şehit oldu, vatandaşlarımız hayatını kaybetti kayıplarımız
var. Buradan Giresun’umuzun, ülkemizin başı sağolsun diyorum.
Yaşanan felakete nereden bakarsanız bakın doğru yaklaşım
göstermek gerek. Bu tablonun en büyük nedeni yanlış yapılaşmadan başka bir şey
değil.
Hükümet yaraları sarmak için örnek mücadele gösteriyor.
Bakanlar Giresun’da milletle el ele verip açılan bu yaraların sarılması için
uğraş veriliyor. Ortadaki fotoğrafa öyle bir yaklaşım gösteriliyor ki
şaşırmamak mümkün değil. Giresun’unumuz tarihi en büyük felaketini yaşıyor,
bunu gelip toprağın doymasına bağlanması ne kadar doğru onu bilim adamlarına
bırakıyorum
Yaşanan felakette doğanın dengesi ile oynamak, dere
yataklarının imara açılması, HES’lerin yapılmasının etkisi büyüktür. Kimse
olayı başka alanlara kaydırmasın. Bugüne kadar yapılan yanlışların bedelini
ilimiz ödemek zorunda kaldı.
Çoğrafi olarak yapının bu tür felakete meyilli o zaman
sormak gerek, hangi önlemleri aldınız. İmar düzenlemesi mi yaptınız, dere
yataklarını korumaya mı aldınız. Felaket sonrası çekilen fotoğraflara bakılınca
insanın elinin değdiği her yer hasar görmüş.
Şu söz hep söyleri, dereler bir gün verdiklerini geri alır
diye. Oynandı doğanın kimyası ile kardeşim kim ne derse desin. Mazeret üretme,
milletin daha çok üzüleceği tahminler yürütme yerine Giresun’da açılan yaranın
sarılması için neler yapılır onlara bakalım.
PALANDÖKEN’E KULAK VERİN
TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken: 415 mesleğin
tamamında sıkıntı büyük. İnsanlar ölüm kalım davasında gidip de mobilya mı
alacak? Badana mı yaptıracak? İnsanlar sağlığına yetiştiremiyor ki gidip parayı
buralara harcasın.
TESK verilerine göre, haziranda 9 bin civarında esnaf
kapandı. Esnafta iflaslar artacak mı?
Bizim sıkıntımız şu, biz iş yapamadığımız zaman yanımızda
çalışan kalifiye elemanı çıkardığında tekrar onu bulmak çok zor. Esnaf
sanatkârlar olarak küçük rötuşlarla büyük işler yapan kahraman bir ordu
gibiyiz.İstihdam alanı yok. Kimse işçi almıyor. Çalışanın maaşı artmıyor. Onun
için de bir güvensizlik var. Yeni olanaklar yeni iş imkanları olmadığı sürece
sıkıntı devam ediyor.”
Palandöken’in bu sözlerine, müjdelerin dile getirilen bu
sıkıntılara yönelik olması doğrultusunda vatandaşın isteğini dile
getirilmesinden rahatsız olanların herhalde bir cevabı olacaktır. Sosyal
medyadan milleti tahrik eden anlayış ülkemizin en büyük sivil toplum örgütünün
başkanının ortaya serdiği gerçekler karşısında hangi çözümleri sunacağı
bekleniyor.
İşine gelmeyen konular karşısında her türlü çamuru atma
gayreti içerisine girip eleştire getirenleri düşman ilan eden anlayışın bu
söylemler karşısında çözüm üretecek gücü yok, çünkü onun derdi cumhurbaşkanına
şirinleri oynamaktan başka bir şey değil.
Palandöken’in dile getirdiği sıkıntıların çözümü adına
müjdeler beklendiğini hatırlatır, siyasetin efendisi olmak için
cumhurbaşkanının, ‘Gönül seferberliği başlatıyoruz’, ‘Gönüllere girmeden seçim
sandığından çıkmak bize haramdır’ sözlerini yerine getirmek gerek.
PEYNİR VENEZUELLA’DAN
Yazık değil mi ülkemize. Peyniri, sütü, arpayı, samanı,
mısırı, yulafı, yağı kendi üreten bir ülke olmaktan çıktık, birçok ürünü ithal
eden konuma geldik. Venezüella’dan peynir başta olmak üzere bir çok ürün ithal
edeceğiz. Ne günlere geldik.
Besicilik bitti, süt üretimi azaldı sayılacak o kadar çok
ürün var ki. Kalkınmanın geçtiği en önemli yollardan biri tarımdır. Tarımda
yaşadığımız bu sorunların çözmek yerine çareyi ithalatta buluyoruz.
1980’den başlayan dış alıma dayalı politikalar bir türlü
bitmiyor. Tarım alanında başlatılacak seferlikle tarımda geri dönüşün
desteklenerek 40 yıl önce açılan bu yanlış kapının kapanması için iktidarın bir
an önce gereğini yapması gerekir.
Sıfır gümrük vergisi ile yapılacak ithalatın iç piyasada dengeleri alt üst edeceğini söyleyenlere kulak vermek gerek. Yapılacak en önemli adım tarımda geri dönüşüm olacaktır, bu anlamda ortaya konulacak yol haritasına da herkesin destek olması tarihi bir sorumluluk olacaktır. Daha fazla geç olmadan ithalat anlayışından vazgeçilmeli.