SON DAKİKA
SON DAKİKA


Hainler neler yapmış
17.06.2020

 
Nedir bu terör illetinden çektiğimiz arkadaş. Bebek katilinin örgütünü bitirmek için mücadele veren güvenlik güçlerimize millet olarak tam destek veriyoruz. Yüreklerimizle aslanlarımızın yanında yer alıyor onlara dua ediyoruz.

Diğer taraftan bir başka örgüt FETÖ ile mücadele sürmekte. Bu örgütün yaptıklarını temizlemek için verilen uğraş içerisinde ortaya çıkan gerçekler insanın tepesini attırıyor. Darbe girişiminde bulunmadan bu hain örgütün mensupları emniyet sistemindeki polis bilgilerimizi bile çalmışlar.

Örgüt mensubu olan ya da olmayan 19 bin 645’i amir, 257 bin 140’ı polis memuru olmak üzere 276 bin 785 emniyet personeli hakkında FETÖ tarafından fişlenme kaydının bulunduğu tespit edildi.

Hainler bu iş için sadece 11 dakika ayırmış polislerimizin bilgilerini kopyalayıp alıp fişlemişler. Arkadaş ülkemizin gizli saklı nesi var ortalığa saçılmış. Kozmik odanın açıldığı günleri de unutmamak gerek bu arada.

Emniyetten bilgileri çalan bu örgüt kim kendinden, kim değil tespit yapıp kumpası kurmaktan imtina etmemişler. Bu bilgiler savcılığa teslim edilmiş, edilen verilerde tüm emniyet teşkilatı personelinin örgüte yakınlık, uzaklık, örgütle ilgili kanaati, mezhebi, dünya görüşüne göre sınıflandırmaları yer almış.

Sürekli bu bilgilerde FETÖ’ye bağlılığı üst seviyede olan kişilerin kodlamaya, fişlemeye tabi tutulmadıkları, bunun da mahrem sorumlunun, söz konusu kişiler hakkında kanaat bildirecek seviyede olmamasından kaynaklı olabileceği yer almakta.

KOÇ’UN ÇARESİZLİĞİ

Alışmışlar futbol dünyasını dizayn etmeye, istedikleri gibi at koşturmaya, hakem tayini yapmaya, federasyonları belirlemeye ve yönlendirmeye, bunlar olmayınca feryad figana başlamış Fenerbahçe başkanı Ali Koç.

Hedefine federasyon başkanını oturtup, onun üzerinden laf üretmeye başlamış, hain örgütün yaptıklarının kendilerine de haksızlık yaptığını söylemiş 2010-2011 yılı şampiyonluklarının helal olduğunu savunmaya kadar işi götürmüş.

O yılın şampiyonun Trabzonspor olduğunu kime sorsan söyler, gelin görün ki Koç kulübünün kırmızı çizgisinden bahsedip, karşı görüşte olanların kırmızı çizgilerini aşmadan geri kalmamış.

HANGİSİNİN YARASI DAHA DERİN

Aşağıdaki alıntı biraz olsun insanoğlunun yaşamın kendisinde açtığı yaralar ile karşılaştırıp bir kez daha düşünme fırsatı verir umarım. Okuduktan sonra hangi yaranın daha derin olduğu konusunda biraz olsun düşünme fırsatı yakalarız umarım.

“8 Haziran 1972'de, Kuzey Vietnam'da saklandıkları tapınağa bir Amerikan uçağından dört napalm bombası atıldı...

Sağ kalan çocuklar, elbiseleri, saçları, vücutları yanık içinde, çığlıklar atarak kaçışırken, foto muhabiri Nick Ut kendisine Pulitzer ödülünü getirecek olan kareyi çekti.

Ortada, çığlık çığlığa koşan çıplak kız, Vietnam Savaşı'nın bütün dehşetinin isimsiz simgesi haline geldi.

Amerika'yı dünya kamuoyunun önünde mahkum eden bir simge...

1982'de bir Alman gazeteci "Resimdeki Kızın" peşine düştü. Kızın adının Kim Phuc olduğu ortaya çıktı. Bütün vücudu yandığı için Saigon'da 14 ay hastanede yatmış, yanık derisi ayıklanırken her seferinde acıdan bayılmıştı.
İleri bir yaşta, kocasıyla gittiği Moskova dönüşü siyasi mülteci olarak Kanada'ya sığınmıştı Kim.

O günlerde 34 yaşındaydı. Evliydi, 3 yaşında bir oğlu vardı. Astım ve şeker hastasıydı, sık sık migren krizi geçiriyordu. Vücudunda, her vesileyle azan, silinmek bilmez yaralar taşıyordu, cildi nefes alma yeteneğini kaybetmişti, ama "Ama ne talihliymişim ki yüzümde en küçük bir leke bile yok!" diye avunuyordu.

1995 senesinde Washington'da Vietnam Savaşı'nı anmak için bir tören yapıldı. Kim Phuc da oradaydı...

Kürsüde konuşurken, "O bombaları atan pilotla karşılaşsam, ona "Geçmişi değiştiremeyiz..." derdim, "Ama bugün ve yarın, barışa hizmet etmek için elimizden geleni yapabiliriz!"
Salondan sessizce ayrılıyordu ki, eline bir kağıt sıkıştırdılar, göndereni işaret ettiler

Kim Phuc önce dönüp adama baktı.

Adam orada öylece durmuş, eli ayağı titreyerek Kim Phuc'a bakıyordu.

Sonra elindeki notu okudu Kim Phuc... "Kim, o adam benim!" yazıyordu.

8 Haziran 1972 günü, Vietnam'daki o mabede napalm atan uçağın pilotu John Plummer'di orada duran..

Savaştan sonra yıllarca kendine gelememiş, ne yapacağını bilememiş, din adamı olmuş, "O küçük kızın" resmini gazeteden kesip her an cüzdanında taşımıştı.

Kim bir an adama baktı, sonra kollarını açarak ona doğru koştu...

Hangisinin yarası daha derindi dersiniz?"

 

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap