Bunlar iflah olmaz arkadaş.
Ülkemizde Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’e ve onun devrimlerine el ve dil
uzatma ahlaksızlığını gösterenler zaman zaman hortlayarak ortalığı
bulandırmaktan zevk alıyorlar.
Cumhuriyeti ve laikliği
hedefine oturtup oradan sallayıp duran Yusuf Kaplan denilen kişi şimdi de Harf
Devrimi’ni eleştirmiş, bu devrimin ‘cinayet’ olduğunu söyleyecek, devrimin dine
karşı yapıldığını ileri sürecek kadar sorumsuzlaşmış.
Bu adamın ahlaksızca dile
getirdiklerinin boyutu mide bulandırmaya başladı. Harf Devrimi'nin "cinayet"
olduğunu öne süren bu zat "Harf devrimi ve dil devrimiyle, Türkçe,
ait olduğu, inşasında kilit rol oynadığı medeniyet dünyasından kopmasına yol
açacak bir intihara soyundu. Hiçbir toplumun yaşamadığı bir cinayete imza
attı!" deme saygısızlığını bile göstermiş.
Utanmamış, daha önce Murat Bardakçı
tarafından yalan olduğu ispatlanan Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'ye ait olduğu
iddiasıyla şu sözleri yazısına taşıdı:
“Harf Devrimi’nin tek amacı
ve hatta en önemli amacı, okuma yazmanın yaygınlaşmasını sağlamak değildir.
Devrimin temel gayelerinden biri, yeni nesillere, geçmişin kapılarını kapamak,
Arap-İslâm dünyası ile bağları koparmak ve dinin toplum üzerindeki etkisini
zayıflatmaktı. Yeni nesiller, eski yazıyı öğrenemeyecekler, yeni yazı ile çıkan
eserleri de biz denetleyecektik. Din eserleri, eski yazıyla yazılmış olduğundan
okunmayacak, dinin toplum üzerindeki etkisi azalacaktı” diyerek tarih
sahtekarlığı da yapmıştı.
Bakın Bardakçı, İsmet
İnönü’nün aslında ne dediğini şöyle belirtmiş, “...Harf inkılâbı bir okuma
yazma kolaylığına bağlanamaz. ...Harf inkılâbının bizde tesiri ve büyük
faydası, kültür değişmesini kolaylaştırmasıdır. İster istemez Arap kültüründen
koptuk. Arap kültürünün ve Arap dilinin tesiri hakkında yeni nesiller bizim
kadar fikir edinemezler. Bir misal olarak söylemek isterim: Benim çocukluğumda
kültür sahibi adamlar Türk dilinin kifayetsizliğinden, eksikliğinden meyus
olarak bahsederlerdi ve bunun için cemiyet içinde hem Türk diye bir millet
olarak Arap’tan ayrılığı kaldırmalıydık hem de ‘Sağlam bir dile kavuşmak
maksadıyla Arapça’yı kabul etmeliydik’ derlerdi. Yani ‘Vaktiyle devleti
kurarken ve Türk dilini yaparken Arap dilini kabul etmek doğru olacaktı’
görüşünü hararetle savunurlardı.
Anadolu’da ilk Türk devletini
kuranların hepsi Türk Beyi olarak devlet başına geçmişler ve millî
hususiyetlerini muhafaza etmişlerdir. Sonra, Osmanlılar devrinde, edebiyat
vesilesiyle dil ihtiyacı genişledikçe sanatı Arap dili üzerinde işlemek hevesi
millî kültürü zayıflatmıştır. Bizim devrimizde Latin harflerine geçmek Türk
dilini ve milli kültürü kurtarmak için esaslı bir etken olmuştur.” Hani nerede
dine karşı yapıldığı belirtilmiş, bu sorumsuz insana sormak gerek. Devrimin
temelinde milli kültürü Türkçeyi kurtarmak yattığını anlıyoruz.
Başkasının sözlerini
çarpıtarak millete yalanlarla aktarmanın adı olsa olsa ahlaksızlık olur. Bir
tarafından uydurduğu saçma sapan, gerçek dışı sözlerle milleti kandırmaya
soyunan bu yüzsüzlere yazıklar olsun! Şunu da söyleyeyim bu tiplere, nerenizi
yırtarsanız yırtın Atatürk ve silah arkadaşlarının bıraktığı Türk vatanı,
kurdukları Türkiye Cumhuriyeti al bayrağımız altında dünya döndükçe Türk milleti
tarafından ilelebet yaşatılacaktır.
AÇILMIŞ FABRİKAYI YENİDEN
AÇTIRDILAR
AK Partili Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan, TEKNOFEST ödül töreninin ardından 300 fabrikanın açılışını
yaptı. İş dünyasına yeni fabrikaların kazandırılması elbette sevindirici olarak
yorumlanacak. Yaşadığımız bu sıkıntılı süreçte istihdam adına da böyle bir adım
atılması elbette güzel.
Gelin görün ki dikkatlerden
kaçmayan küçük bir ayrıntı vardı, açılışı yapılan fabrikalar arasında bir
tanesinin açılışının daha önce iki bakan tarafından yapıldığı ortaya çıktı.
Hangi akıllı bu fabrikayı araya sıkıştırdı ise bunun adına yağcılık ya da
cumhurbaşkanını aldatmak denilmez mi?
Yeni diye lanse edilen
fabrikalar içerisinde olan 45 yıldır faaliyette olanı mı ararsın, hatta bu
fabrikanın yönetim kurulu başkanı bu açılış için, ‘düğmeye basıp aç-kapa yaptılarsa
onu bilemiyorum’ gibi ilginç de bir yorum yapmış.
Bir başka iddia da CHP’li
Şahinbey İlçe Başkanı Zeki Gürsel’den geldi. Gürsel, açılışı yapılan fabrikalar
arasında 50-60 yıllık fabrikalar olduğunu iddia ederek, “Yeni diye belirtilen
fabrikalara gerekli işçiler nerede?” diye sordu.
Bu arada salgınla ilgili
sosyal mesafe, maske ve hijyen diye yetkili yetkisiz herkes bağırırken, Cumhurbaşkanı’nın
katıldığı törenin ardından halka yapılan çay dağıtma sırasında bu kurallar
çiğnendi. Bu konuda en fazla hassasiyet gösteren Cumhurbaşkanı’nı böyle bir
manzara ile karşı karşıya bırakanların vicdanı rahat mı?
Diğer taraftan Cumhurbaşkanı’na
300 fabrika açılışı yaptırdığını sağlayanlar acaba ortaya çıkan bu gerçekler
sonrası nasıl bir yol izleyecek, ya da Cumhurbaşkanı kendisini aldatan bu
kişilerle ilgili nasıl bir yol izleyecek hep birlikte göreceğiz.