Yaşadığımız zor günlerin en önemli aktörleri sağlık
çalışanlarımızdır. Onlara ne kadar teşekkür etsek, minnet duygularımızı ifade
etsek az kalır. Yaşadıklarını bir kendileri birde Yüce Rabbim bilir diyeceğim.
Sağlık ordusunun can damarı olan hemşirelerimizin günü geldi geçti, herkes
güzel şeyler söyledi.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre dünyada 28
milyon civarında hemşire bulunuyor ve bu işgücünün yüzde 80'ini kadınlar
oluşturuyor.
Dünyadaki hemşire ihtiyacının karşılanması içinse 6
milyonluk bir istihdama daha ihtiyaç var.
Uluslararası Hemşireler Konseyi'nden (ICN) Genel Müdürü
Howard Catton ise enfeksiyon oranlarının, ilaç hatalarının ve yüksek ölüm
oranlarının daha ziyade 'az sayıda hemşirenin görev yaptığı yerlerde' fazla
olduğunu söylüyor. Catton hemşirelerin 'işgücündeki sorunlar nedeniyle'
bitkinlik yaşadığını ve şartlarının iyileştirilmesi gerektiğini ifade ediyor.
Dilerim önümüzdeki zaman diliminde hemşirelerimizin
beklentileri karşılanır, yaşadıkları bu sürecin sonrasında yaşamlarını normale
dönüştürme çabalarında yalnız bırakılmaz.
HATIRLAYIN
Balkanları hatırlayın. Arnavutları kim kopardı?
Arnavut milliyetçiliği...
Sırpları kim kopardı?
Sırp milliyetçiliği...
Peki, Bulgarları, Yunanları?
Onları da kendi milliyetçilikleri kopardı.
Onlar, milliyetçilikleriyle emperyalist kabul ettikleri Osmanlı'dan
ayrıldılar...
Geriye kim kaldı?.. Ne kaldı?..
Su çekilince geriye kum kalması gibi, kılıçla zapt ettiğimiz yerler tek tek
çekilince elimizde sadece TÜRK kaldı.
Tarih, Osmanlı'nın önüne kendi gerçeğini koydu. Haydin bakalım, Kayı'ya, yani
Türk'e dönelim...
Türkçülük böyle başladı.
O sebeple Türkçülükle öteki milliyetçilikler farklıdır.
Türkçülük, kurtuluş demek, vatan demek, var oluş demek, ötekiler ise ayrılış
kopuş demektir.
Türkçülük kendine geliş, ötekiler, kendinden geçmişliğin bizi getirdiği yer
demektir.
Nitekim Türkçülük vatan kurdu, hepimizi millet yaptı, yeniden diriltti, yeniden
ayağa kaldırdı... Kuvayı Millîye oldu, Türkiye'yi kurdu.
Ahmet Gürsoy’un Türk olmanın ayrıcalığını ve gücünü anlatan
bu sözlerini hatırlatmakta fayda var.
SEBEP
Gülse Birsel Hayranlarının yaptığı bir paylaşım gözüme
takıldı, “Abartmıyorum, altın-zümrüt içinde yaşayan bir millet olmalıydık.
Tarımın cenneti, tohumu taşa atsan taş filizlenir. Yirmiden fazla maden var. İncil’deki
7 kilisenin 7’sirde burada. Nuh’un gemisinin indiği topraklar. Mezopotamya’nın
yanı, Göbeklitepe! Hitit, Bizans, Selçuk tarih fışkırıyor. Yetmezse 3 tarafı
deniz ve turizm! Kar, yağmur, güneş nem hepsi var. Cahil fakir kalman
imkansızken halkın yarısı açlık sınırında. Sebep? İki sebep olmalı 1) Cehalet,
2)İhanet) sözleri insanı düşündürmüyor değil.