Halk kendi gibi olanı özledi. Yetki verdiğini, vekilim dediğini, başkanım dediğini özledi. Sarılmak, dokunmak, hasret gidermek için korumaları, bariyerleri aşmak zorunda kalmadan halkın bağrından çıkan adamla buluştu. Fırça yemeden, itilip kakılmadan kendi gibi olana koştu.
Bu fotoğrafta millete illet, zillet diyen anlayışa verilen cevap var. Bu fotoğrafta Pontus, Rum yakıştırmasını yapanlara verilen cevap var. Bu fotoğrafta 'Ananı da al git' diyenlere cevap var.
Türkiye bu manzaraları özler hale gelmişti. İmamoğlu’nda halk duygularını, beklentilerini, isteklerini, örf, gelenek, anane adına atılan adımları gördü. Bu sevginin temelinde tepeden bakan anlayış değil, geldiği yeri unutmayan anlayışın yattığını herkes iyi analiz etmeli.
Bu fotoğrafta sevgi var, saygı var, halkın duyguları, halkın adamı ile buluştuğuna damga vuran anlar var. İşte halkın içinden gelip, halkla birlikte yürüyenler her zaman nerede olursa olsun karşılığını halkın sevgi seli ile alır.
Salonlarda, miting alanlarında önceden hazırlanıp, halkın oylarını almak adına yazılan senaryoları çöpe attıran bir fotoğraf bu. Millet öfke dilini değil, sevgi, saygı, birlik, dirlik ve bütünlük dilini kullanan ve bu söylemlere sadık kalanlara kollarını açmaya başladı.
İmamoğlu ile yıllardır özlem duyulan söylemler dile getirilmeye, fotoğraflar çekilmeye başlandı. Mizansen değil bu fotoğraf, halkın kendinden birine gösterdiği sevginin yansıması bir fotoğraf. Kısaca vatandaş 'halkın adamı' Ekrem İmamoğlu ile buluşmaya başladı.