SON DAKİKA
SON DAKİKA


İngiltere'de Yargıçların maaşı yoktur
16.06.2020

“Adalet mülkün temelidir”diye yazar bütün adliyelerimizde. Zaman zaman adliyelerimizde verilen kararlar tartışma konusu olmaktadır. Bu tartışmalar içerisinde her türlü söylem bulunmaktadır. Bir alıntı İngiltere’deki yargıçların konum ve koşullarını ne güzel anlatmış.

“Biliyor musunuz, İngiltere'de yargıçların maaşı yoktur.
Peki, neden maaş almaz?
Maaş yerine ihtiyaçları oldukça kullandıkları kredisi sınırsız çek defterleri vardır.
İngiliz devleti hakimlerine o kadar güvenir.

Bir gün hakimin biri bir bankaya gidip 1.000.000 poundluk bir çek bozdurmak istediğini söylemiş.
Tabii ortalık birbirine girmiş.
Banka yöneticileri en üst makamdan onay almadan bu kadar parayı veremeyeceklerini söyleyip hemen İçişleri Bakanlığı'na, Adalet Bakanlığı'na ve Başbakanlığa telefon etmişler.
Ancak aradıkları her yerden gelen cevap aynıymış: “Ödeyin!”

Gel gelelim bankada okadar nakit yokmuş.
Banka yetkilileri bu kadar nakit paranın ellerinde olmadığı için ödeyemeyeceklerini ve hakimden ertesi gün gelmesini rica etmişler.
Ertesi gün para bir bavul içinde hazırlanmış ve hakime teslim edilmiş.
Aradan bir gün daha geçmiş. Hakim tekrar bankaya gelmiş.
Parayı bankaya geri vermek istiyormuş.
Banka yönetimi şaşırıp kalmış. Hemen Adalet Bakanlığı'nı aramışlar.
Derhal Bakanlık müfettişleri devreye girmiş ve hakimi arayarak bu hareketinin sebebini sormuşlar.
Hakim, “Benim parayla marayla işim yok. Sadece İngiltere'de Kraliçe Hükümetinin bize gerçekten bu kadar güvenip güvenmediğini merak ettim” Demiş.
Raporlar hazırlanmış ve Bakanlığa iletilmiş ve aynı gün hakim görevden azledilmiş.

Adalet Bakanlığı hakime gönderdiği yazıda gerekçeyi şöyle açıklamış: ''Kraliçe Hükümetinin saygın bir hakimi, devletine güvenmiyor ve onu sınıyorsa, devleti ona asla güvenmez.''

Güven çok ince bir çizgidir.
Onu kalınlaştırarak kırılmasını engelleyen tek şey iki taraflı, yani karşılıklı olmasıdır."


İRANLI DOKTORUN SÖZLERİ


Yirmi yıl önce,Türkiye'de ihtisas yapan İranlı bir doktor:
''Ne güzel bir ülkeniz ve halkınız var.Hükümetinizi sorguluyor, düşünüyor, hakkınızı arayabiliyorsunuz.Demokrasi ve bu güzellikler sizin hakkınız, benim halkım, kendisinin insan sayılmadığının bile farkında değil.
Onları istemek için önce haklarını bilmek gerekir''diyordu.

Selim Sarısoy’un yaptığı bu paylaşımın ardından, “Güzel ülkem, konuşabilen, tartışabilen, sorgulayan idealist insanlar, nereye gittiniz? Hak vardı, hukuk vardı adalet vardı.İnsanlar devletine, yönetenler millete saygılıydı.O günlerde bile dışarıdan Türkiye böyle görülüyordu.Yoksa herşey bir yalandan mı ibaretti?” dedi. Evet nereye gittiniz?


CASTRO’NUN ASKERİ


Küba’nın yeniden doğmasında başrol oynayan Fidel Castro’nun askerlerinden olan devrimci Che Guera ile söylediklerini onun doğum yıldönümünde hatırlatmak istedim, 

Küba sokaklarında Che'nin fotoğrafları, çizimleri her yerde,Fidel'in hiç yok. Neden diye sorulduğunda "Fidel yasakladı" cevabı alınmış. Nedeni sorulduğunda Castro, "Ben devlet adamıyım, Che devrimci bir halk kahramanı, sokaklara halk kahramanlarının resimleri yakışır, devlet adamlarının değil" cevabını vermiş. İşte o Che Guevara’nın, "Siz bana din ile refaha ulaşmış bir toplum gösterin, ben de size devrim ile geri kalmış toplum göstereyim" sözleri bu nedenle önemli.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap