Dünyanın gündemi Rusya’nın
Ukrayna’yı işgali. Savaşın çirkin yüzünü insanlığa yaşatanları tarih hiçbir
zaman affetmeyecektir. Hale hele çocuklar. Rus lider Putin hafızalarda işgalci
lider olarak kazınacak. Bu arada Türkiye’nin yaşanan bu insanlık ayıbına karşı
sergilediği tavrın net olarak neyi ülkemize kazandırdığını, neyi
kaybettirdiğini önümüzdeki zaman dilimende göreceğiz.
Ukrayna-Rusya savaşını
anlayabilmemiz ve ileriye dönük Rusya’nın neler yapabileceği hususunu daha iyi
değerlendirebilmemiz için Muzaffer Çarpan’ın paylaşımını okumakta fayda var.
Çarpan, “Geriye dönük bazı bilgilerimizi tazelememiz gerekir. 2003 yılında
Gürcistan da Gül devrimi, 2004 yılında Ukrayna da Turuncu devrim ve aynı yıl
Kırgızistan’da yapılan renkli devrimler ile düğmeye basılırken kimler neler
yapmak istedi.
Neler oldu.?
2004 yılında Gürcistan
Merkezi yönetimi destekli halk hareketi Ve Gürcistan ordusunun Acara Federe
Devletini işgali esnasında Acara’da bulunan Rus birliklerinin müdahale etmemesi
ve müteakiben bu Rus birliklerinin Acara’yı terk ederek Ermenistan’a
yerleştirilmesi, hangi anlaşmalar ve kimler tarafından yaptırıldı?
Abhazya ve Güney Osetya’nın
Ruslara terki bir pazarlık sonucumuydu?
Cevap evet ise bu pazarlığı
kimler kimler adına yaptı?
Peki 2008 yılında daha küçük
çaplı olmak kaydıyla Rusya neden Gürcistan’a mahdut hedefli bir operasyon
planladı?
ABD ve AB, Gürcistan’a sizi
AB ve NATO ya alacağız teminatı verdi mi? Yukarıda yazdığım senaryolar ve
benzerleri Ukrayna içinde aynen uygulanmaya çalışılıyor muydu?
Özellikle NATO Doğu Avrupa’ya
doğru büyümesine devam ederek Ukrayna’yı da bünyesine dahil etme gayreti
içindemi idi?
Cevap evet se gelelim
Rusya’ya.
Rusya artık Sovyetler
Birliğinin parçalandığı zaman ki Rusya değil.
Çini de arkasına alarak tek
kutuplu dünya düzenine son verdiğini resmen ilan etmiştir...
Rusya bu harekat ile artık
NATO tarafından kuşatılmak ve Dombas bölgesindeki ekonomik kaynakları terk
etmek istemediğini ayan beyan bize göstermiştir.
Bölge ülkeleri olarak bizler
de bundan böyle ABD’nin NATO’yu da kullanarak yayılmacı politikalarına çok
temkinli yaklaşmamız gerektiğine özel dikkat göstermemiz gerekecektir.
Özellikle namlunun ucunda
bulunan komşumuz Gürcistan’ın benzer bir davranışa maruz kalmaması için çok
itidalli davranılması gerekmektedir.
Yine benzer bir reaksiyon her
an Suriye’de beklenebilir.
1921 Moskova, 1926 Ankara
antlaşmaları ve 1936 Montrö Boğazlar sözleşmesinin bizler için yegane kurtarıcı
dokümanlar olacağı hiçbir zaman unutulmamalıdır.
NATO üyesi olsak da, Yurtta
Sulh, Cihanda Sulh şiarı ile Tam Bağımsız Türkiye Politikaları bize en çok
yakışan davranış olacaktır” sözleri ile bu savaşa ayrı bir bakış açısı gözler
önüne serdi.
KAÇAN SURİYELİLİR
Savaş üzerine sosyal medyada yapılan yorumlar ise ilginç. Yapılan benzetme ise herkes tarafından beğeni topluyor, “Eline çubuğu alan Tv’lerde harita önüne geçip Ukraynalıların savaşmadığını anlatadursun cephede ciddi çatışma ve can kaybı var. Ayrıca; Ukrayna’da siviller ve kadınlar da savaşıyor. Ülkede karısını kızını bırakıp kaçan Suriyeli Tosunlar ile karıştırılmasın!” paylaşımı ne kadar önemli ise bu fotoğrafta o kadar anlamlı.