SON DAKİKA
SON DAKİKA


İzmir'in dağlarında çiçekler açar
9.09.2020
Bugün İzmir’in kurtuluş günü. 26 Ağustos'ta başlayan Büyük Taarruz sonucu Türk ordusu Yunan işgali altındaki İzmir'e 9 Eylül 1922'de girdi.
Mudanya Ateşkes Antlaşması ve sonrasında Lozan Barış Antlaşması'na uzanan süreci başlatması dolayısıyla Millî Mücadele'nin sona ererek Türk milletinin kurtuluşu ve bağımsızlığını elde edişinin simgesi olmuş çok önemli bir tarihi olaydır.
O zaferin sonrasında yazılan bir marşı ülkemin her yöresinde her Türk oğlu Türk göğsünü gere gere okuyor. İzmir Marşı’nı günün anlamına binaen bir kez daha okuyalım istedim. Sadece İzmir’in dağlarında çiçekler açmadı, kazanılan zaferle birlikte Türkiye’nin her yöresinde o çiçekler açtı:
İzmir’in dağlarında çiçekler açar.
Altın güneş orda sırmalar saçar.
Bozulmuş düşmanlar hep yel gibi kaçar.
Yaşa Mustafa Kemal Paşa, yaşa;
Adın yazılacak mücevher taşa.
***
İzmir dağlarına bomba koydular
Türk’ün sancağını öne koydular.
Şanlı zaferlerle düşmanı boğdular.
Kader böyle imiş ey garip ana
Kanım feda olsun güzel vatana.
***
İzmir’in dağlarında oturdum kaldım
Şehit olanları deftere yazdım.
Öksüz yavruları bağrıma bastım.
Kader böyle imiş ey garip ana
Kanım feda olsun güzel vatana
***
Türk oğluyum ben ölmek isterim.
Toprak diken olsa yatağım yerim.
Allah’ından utansın dönenler geri
Yaşa Mustafa Kemal Paşa, yaşa
Adın yazılacak mücevher taşa.

KEŞKE

Bir milletin çöküşüne neden olmak için o ülkenin eğitimini çökerteceksin. Bu nedenle eğitime verilecek önemin neler kazandıracağını, verilmemesi halinde neler kaybettireceğini bu alıntı ne güzel anlatmış.
Keşke bizde de üniversitelerin kapısına kocaman puntolarla yazılsa. Güney Afrika'da bir üniversitenin giriş kapısında aşağıdaki mesaj yazar:
Herhangi bir ulusun yok edilmesi atom bombası veya uzun menzilli füzelerin kullanılmasını gerektirmez. Sadece eğitim kalitesini düşürmek ve sınavlarda kopya çekilmesine izin vermek yeterlidir.”
Hastalar, bu tür doktorların ellerinde ölür.
Binalar, bu tür mühendislerin ellerinde çöker.
Para, bu tür ekonomistlerin ve muhasebecilerin elinde kaybolur.
İnsanlık, bu tür din görevlilerinin elinde ölür.
Adalet, bu tür yargıçların elinde kaybolur...
"Eğitimin çöküşü milletin çöküşüdür."

YAZIK DEĞİL Mİ  PARACIKLARIMIZA?

Arkadaş, seslendirdik mi suçlu oluyoruz. Doğan her evladımız borçlu doğuyor. 
Yap-İşlet-Devret modeli ile hayata geçirilen ödeme garantili projeler, Hazine'nin sırtında yük olmaya devam ediyor. Bu yükün bedelini ise millet ödüyor. Osmangazi Köprüsü yaptık, güzel, alkışladık da, hazineden bunu yapmak yerine hazineyi borçlandırdık. Köprüyü yapana da geçmeyen her araç için 37.8 dolar garanti verildi. 6 ayda 1 milyar 750 milyon lira ödenecek. Bu para nereden sağlanacak? Tabii ki bizden toplanan vergilerle. Bu da köprünün sadece fotoğrafını gören her kişinin köprünün parasını ödeyeceği anlamını taşıyor. 83 milyona ödenecek para bölündüğünde de yılın ilk 6 ayında doğan bebekler bu köprü için garanti ücretten 21 lira ödeyecek.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap