Türkiye’de cumhurbaşkanlığı sisteminin geride kalan süre
içiresinde bir fayda getirmediğini herkes görmeye başladı. Bu sistemin
ülkemizde gerginliğe, kutuplaştırmaya, ötekileştirmeye doğru yol alınmasına
neden olduğu bir gerçek.
Yaklaşan genel seçimler öncesinde yaşanması muhtemel
gelişmeler de yüksek sesle dile getirilmeye başlandı. Habertürk yazarı Nagehan
Alçı’nın "Haziran 2023 seçimleri hiçbir şekilde bir kazan-kaybet seçimi
olamaz, kim kazanırsa kazansın. Bana diyorlar ki 'Muhalefet kazanacak, sen o
yüzden dönüyorsun'. Bakın muhalefet ya da iktidarın kazanması meselesi değil,
kim kazanırsa kazansın bu seçimler böyle bir kutuplaşma bu kadar büyük bir
tansiyonla ve devletin bu kadar güçlü, çekirdek bir şekilde mevcut durumda bir
arada durmasıyla muhakkak bir kaybet-kaybet seçimidir. Hem kazanan için kaybet,
hem kazanan için kaybet." dedi.
Seçim süreci için "Kan akabilir, tansiyon çok yükselir,
sokaklardaki gerilimi kontrol edemezsiniz. Bunun sorumlusu hepimiz oluruz"
diyen Alçı’nın “O yüzden ben hem muhalefet hem iktidara muhakkak bir orta yol
bulup, bir an önce, seçimlerden önce bir uzlaşı zemini yaratmaları çağrısında
bulunuyorum. Bunun için hatta yalvarıyorum” ifadeleri çok ama çok önemli.
Alçı’nın bu sözleri karşısında ona çeşitli suçlamalarda
bulunanlar da onun kadar cesaretli olup yaşanması muhtemel gelişmeleri yüksek
sesle dile getirebilse. Bugünkü gerilimin ülkeyi Alçı’nın ileri sürdüğü
iddialarının yaşanmasına neden olacağını hiç kimse göz ardı etmemeli.
Daha önce belirtmiştim, Türkiye’yi kaosa sürüklemek ve
bölmek için sağ-sol, Alevi-Kürt-Türk ayrışmaları üzerinden oyunlar oynandı.
FETÖ üzerinden yapılmak istenen ihanet, ardından din üzerinden ülkede rejim
değişikliğine gidilmesi yönünde bugün çağrı yapıp anayasa üzerinden laf
üretenlere, Atatürk’e dil uzatanlara varıncaya kadar gerilimi tırmandıracak
gelişmeler yaşanıyor.
Ülkemizi çeşitli oyunlarla bölemeyen güç, mülteci sorununu
da başımıza bela etmekten geri kalmadı. Türk milletinin huzurunu kaçıracak,
ülkeyi kaosa sürükleyecek her oyun sahneleniyor. Mevcut iktidar ise yaşanan bu
gelişmelere dur demek yerine her gün partisine mensup kişilerin nabız yoklayan
çıkışlarına engel olamıyor. Partili cumhurbaşkanı sisteminden bir an önce
dönülmesi gerek. Yaratılacak uzlaşı zemine milletin rahat nefes almasına neden
olacaktır.
Şunu da eklemek isterim. Asil Türk milletinin yaratılan bu
gergin ve kavgacı ortama ayak uydurmayıp oynanacak oyuna fırsat vermeyecektir.
Çünkü kavgalardan bıktı millet. Sağduyu ile Türk milleti yaratılmak istenilen
çatışmanın birilerinin ekmeğine yağ sürmesine de imkan tanımayacaktır.
ŞAHLANMADIK KÖTÜYE GİDİYORUZ
AK Parti çıktığı siyasi yolculuğun temelini yolsuzluk,
yoksulluk ve yasaklara oturtarak halkın tercihini aldı. Aradan geçen 19 yılı
baktığınızda bu üç Y’nin gereğinin yerine gelmediğini görmek mümkün.
Sayıştay’ın açıkladığı raporların yanı sıra betona gömülen paralar ve Merkez
Bankası’nın akıbeti açıklanamayan 128 milyar dolara kadar ekonomideki depremler
ardı ardına yaşanıyor.
Yükselen enflasyon, faiz aldı başını gidiyor, vatandaşın
cebi delik, mutfaklar alev almış yanıyor, iktidar çözüm üretmekte yetersiz
kaldığı yetmezmiş gibi milletin aklı ile dalga geçer şekilde şahlanıyoruz
diyor.
Halkı hızla fakirleşen ülke nasıl şahlanıyor anlamak mümkün
değil, dış borç 150 milyar dolardan 475 milyar dolara çıktı. Benzinin fiyatı ha
bire yükseliyor, altın desen yanına yanaşılmıyor, esnaf, çiftçi, memur, emekli,
işçi borç batağında, iş insanları keseden yiyor, istisna olan gözde
müteahhitler hariç.
Eğitim başladı, iki kitaba 175 lira veren veli kara kara düşünüyor. Hani kitaplar öğrencilerin sıralarında olacaktı. Sanırım bu kitaplara verilecek paralar yol ve köprüleri yapanlara verilen garanti yolcu ödemelerine gidiyor.
Yıl 1936 Haydarpaşa garı..! Asalete bak ya..!
70 yıl geriye gitsek 100 yıl ileriye gideriz ..!