SON DAKİKA
SON DAKİKA


Millet neden kuyruklarda
8.03.2022

Tarımda kendi kendine yeten dünyanın 7 ülkesinden biri olan Türkiye’de  asil milletimiz kuyruklara mahkum olmaya başladı. Rusya’nın Ukrayna’yı işgale başlamasının ardından dışa bağımlı hale gelen ülkemizde kuyruklar artmaya başladı. Yaş sebze ve meyvede seferberlik çağrısı yapılmaya başlandı, yağ taşıyan gemiler gelmedi, millet marketlere hücum etti. Üretim adına sahip olduğumuz öz kaynaklar özelleştirme adı altında satıldı, yetmezmiş gibi arazileri de elden çıkarılmaya başlandı. İthalat ülkesi haline geldik, peyniri, pirinci, buğdayı, soyayı, mercimeği, eti derken yağıda ithal etmeye başladık, yağ gemileri Ukrayna ve Rusya limanlarında kalınca yağ krizi kapıya dayandı. Yaşanan kuyruklara aşağıdaki alıntıda dile getirilen tespitlere iyi bakmak gerek. Anadolu’da, Hititler dört bin yıl önce; Buğdayı taşla ezerek un haline getirdiler ateşte pişirdiler. Böylece ekmek insanoğlunun temel gıdası oldu. Tüm dünyaya yayıldı. Osmanlı’nın son döneminde, halk ekmek yerine Mısır koçanı ve otlarla karnını doyurmaya çalıştı..!

Cumhuriyet devrimi, karasabanla açlığı yendi, fabrikalar kurdu, kitleri kurdu. İkinci dünya savaşında; İnönü Öncelikle buğday stoku yaptı, savaş bitince hayat normale döndü, bu piyasada kıtlığa yol açtı, karne dönemi başladı diye bas bas bağırılarak anlatıldı. Şimdi sormak gerek karne ile halka ekmek dağıtıldı diye laf üretenlere; Yüz yıl sonra ülkemiz neden ekmek, yağ kuyruğunda? Nedenleri arasında, Devlet Planlama Teşkilatı kapatılması, üretim; (tarım ve sanayii kaybettik ve kitlerimiz elden çıktı) Neo liberal sistem; (Tekelleşme) olduğunu görmek mümkün. Bunlara neden olanların -hatırlayın marketlerle ilgili beş market piyasanın altını üstüne getirdi dediğini- buna beş müteahhit, beş banka milli pazarı bitirdi, işsizlik, yoksulluk patladı değerlendirmesini de ekleyebiliriz.

Ekonomik krizin gerçek sebebi; üretim, planlama ve ekonomik tekelleşme olduğunu bilmeyen yoktur. Nedenlerin kısaca tespitlerini ortaya koyduktan sonra bu karanlık tünelden çıkışın kurtuluşu olarak, küresel ekonomik siyasi işgale son vermek, tarımı, sanayi kurtarmak, kitleri geri almak, Cumhuriyetin ayarlarına dönmek, etnik, mezhep ve din istismarlarını yasaklamak, tekelci vahşi kapitalizm ile ABD ve NATO’nun yıkıcı faaliyetlerine son vermek gerektiğini hatırlamak gerek. Yaşanan ekonomik sıkıntılar sürerken ülkemiz Uluslararası Şeffaflık Derneği, uzmanların, sivil toplum örgütlerinin ve iş dünyası temsilcilerinin kamu kesimindeki yolsuzluğa dair algılarını yansıtan 'Yolsuzluk Algı Endeksi' sonuçlarını açıkladı. Endeks sonuçlarına göre, 2021 yılında Türkiye 180 ülke arasında 38 puanla 96. sırada yer aldı. Böylece Türkiye 2013 yılından itibaren 12 puan kaybederek 43 sıra birden düştü. DEMİŞTE YA SONRASI Ülkemizde tarım ve ormanlar ile ilgili yaşanan sorunlar yumağı çıkmaza doğru sürüklenirken bu bakanlıkta yaşanılan değişim, “Yeni Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi, devir-teslim töreninde eski Bakan Bekir Pakdemirli’nin yüzüne karşı, "üretmeyip ithal edenler yüzünden tarım ihmal edildi" demiş.

Düşünce olarak güzel mi? Güzel. İyi de "üretmeyelim ithal edelim" diyen kim onu söyle! Pakdemirli mi sadece? Ya Erdoğan'ın yerli ve milli Tarım Bakanı Sami Güçlü gibi birini alıp Mehdi Eker gibi Fransız Tarımına yaptığı katkılar nedeniyle Fransa tarafından şövalye nişanı verilmesini unutalım mı? Keşke dediğini yapabilsen diyeceğim ama yapamayacağını sen de ben de biliyoruz. Çünkü fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür insanlar değilsiniz, bakanlığı da siz yönetmiyorsunuz” sözleri ile yapılan değerlendirmeye hak vermemek mümkün mü.

HERZOG GELİYOR

İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, 9-10 Mart tarihlerinde Türkiye'ye ziyaret gerçekleştirecek. İsrail tarih boyunca hep kalleşçe insanların kanına giren eli kanlı ABD’nin güdümünde bir ülke olarak anılacak. Filistin’e karşı takındığı eşkıyalığın tarifi alçaklıktan başlar, kalleşliği ve eli kanlı bir terör devleti olmaya kadar uzanır. Yaşlı, genç, çocuk, kadın ve erkek ayrımı yapmadan öldüren bu ülkenin elbet bir gün akıttığı kanda boğulacaktır. Gerçi Filistin’in de Osmanlı’ya ihanet ettiğini de hatırlamak gerek. Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa’ya İsrail’in saldırıları mübarek Ramazan ayında da sürdü. İbadet edenleri kurşunladılar, dipçiklerle dövdüler, büyük küçük demeden öldürdüler. Bu ülkenin yaptığına sesiz kalanların dilsiz şeytandan farkı olmadığını hep söyledik. Bakalım bu ziyaret ile ilgili yapılacak açıklamalar ülkemize neler kazandıracak, yada çöpe gittiği söylenilen Büyük Orta Doğu Projesi’nin tamda Rusya’nın Ukrayna’yı işgale başladığı dönemde yeniden canlandırılmasını mı sağlayacak bekleyip göreceğiz.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap