30 Ağustos Zafer Bayramı, gölge edilmesine rağmen kutlandı.
Bayram ile ilgili çok güzel yazılar dile getirildi, anlamlı görüntülere şahit
olduk. Kim ne derse desin millet olarak dini ve milli bayramlarımızı sahip
oldukları öneme ve duygulara göre en görkemli kutlamaya ve yaşamaya devam
edeceğiz. Bu vesileyle herkesi, milletin ve ülkenin dinamikleri ile artık
oynamaktan ve onları siyaset sahnesine malzeme yapmaktan kaçınmaya davet
ediyorum.
Gelelim Büyük Taarruz’un kazanılmasında yer alan kadın
kahramanlara. Anadolu’nun kahraman kadınları ülkemizin ve cumhuriyetimizin var
olması için cephede mücadele ettiler. Ancak, o kadınların torunları bugün
şerefsizler tarafından öldürülüyor ama kimseden ses çıkmıyor.
Kimdi o Türk kadınları?Asker Saime, Kılavuz Hatice, Tayyar
Rahmiye. Sadece onlar mı? Daha adını bilmediğimiz çok sayıda kadın kahramanımız
var. Hepsinin ruhları şad olsun.
Bugün ‘Kadınlara kalkan eller kırılsın, diller kopsun’ neden
diyoruz biliyor musunuz? Türk kadını 30 Ağustos’ta şanlı zaferin kazanılmasında
cephede eşiyle, Türk askeriyle savaştı. O kadınların torunları bugün din adına
ve erkek hegemonyasının etkin olması adına arka plana itiliyor, öldürülüyor;
işte bu nedenle kadınlara yapılan haksızlıkların bitmesini istiyoruz.
Cepheye mühimmat taşıyan, düşmana kurşun sıkan kadınlar
yurdumuzu işgal eden düşman birliklerine karşı verilen mücadelede en önemli
unsurlarından biri olmuşlardır. Türk milletinin ve devletinin var olma
savaşında cephelerde müdafaanın başarı ile sağlanmasına katkı koyan kadınların
torunlarına bugün yapılan zulme bu nedenle dur diyoruz.
Büyük Taarruz’da verilen mücadelede zaferin elde edilmesine
omuz veren Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, “O ulvi, o fedakar, o ilahi
Anadolu kadınları” sözleri ile övdüğü Türk kadınlarının torunlarına bugün
yapılan saldırıların durması gerektiğini bu nedenle istiyoruz.
Kadınlara karşı her alanda saygısızlık, şerefsizlik,
ahlaksızlık yaparak saldıranlar!Zaferin kazanmasına omuz veren Türk kadınları
neler yapmış iyi okuyun. İşte Atatürk Araştırma Merkezi tarafından hazırlanan
Milli Mücadelenin kadın kahramanlarından bazıları...
TAYYAR RAHMİYE
Müfreze komutanı Tayyar Rahmiye: Güney cephesinde 9’uncu
tümende gönüllü olarak bir müfrezenin komutanlığını yaptı. Osmaniye’de Fransız
karargâhına saldırı için görevlendirilen müfreze, 1 Temmuz 1920’de harekete
geçti. Fakat bu arada askerlerde bir duraklama meydana geldi. “Ben kadın
olduğum halde ayakta duruyorum da siz erkek olduğunuz halde yerlerde
sürünmekten utanmıyor musunuz?” diyerek erkekleri tahrik etti. Kendisi şehit
olduysa da karargâh ele geçirildi.
ASKER SAİME
İstiklâl Harbi başladığında Darülfünun öğrencisi olan
Münevver Saime, Kadıköy mitinginde yaptığı konuşmadan sonra tutuklama emri
çıkınca, Anadolu’ya geçti. Garp cephesinde görev aldı ve özellikle cephe
gerisinde ve istihbarat işlerinde çalıştı.
KILAVUZ HATİCE
Pozantı’da mücadele etti. 8 Mayıs 1920’de, gece, Fransız
kuvvetlerine Kumcu Veli ile birlikte kılavuzluk ederek, onları Türklerin ateş
hattına soktu. Fransızlar, en kritik nokta olan Karboğazı’na sıkıştıklarını
ancak gün ışıyınca anladı. Hatice kaçarak Türk tarafına geçti. Bu şekilde
Fransız askerleri esir edildi.
KARA FATMA
Erzurumlu Yusuf Ağa’nın kızı olan Fatma Seher Hanım, aynı
zamanda merhum bir binbaşının da eşiydi. Milli Mücadele’de oğlu ile birlikte
çarpıştı, İzmit’te görev yaptı. Adana, Dinar, Afyonkarahisar, Nazilli, Sarayköy
ve Tire’de savaştı. Bir çatışma sırasında göğsünden yaralandı.
BİNBAŞI AYŞE
15 Mayıs 1919’da İzmir işgal edilince, ilk karşı koyma
hareketine o da silahla katıldı. Yunan İzmir’e hâkim olunca Aydın’a geçti, çete
kurdu, sonra da çetesiyle birlikte Köpekçi Nuri çetesine katıldı. Aydın
muharebesinden sonra Koçarlı’ya çekildiler ve bundan sonra devamlı Milli
Mücadele’de görev aldılar.
Kahraman Türk kadınlarının torunları için bugün abuk sabuk
laflar eden beyinsizler ile onlara el ve dil uzatanlar, cinsel saldırıda
bulunanlar, onları ikinci sınıf vatandaş gören kim var ise onlara bu nedenle
karşı çıkılıyor ve mücadele ediliyor.
Cephede erkeklerle omuz omuza zaferin kazanılmasında etkin
olan Türk kadınlarından bugün neden korkuyorsunuz ve onlara karşı abidik
gubidik laflarla neden terbiyesizlik yapıyorsunuz? O kahraman kadınların
torunları olan kadınlara yönelik haksızlıklara karşı, Türkiye Cumhuriyeti, Türk
vatanı, Türk milleti, Türk bayrağı altında var olduğu sürece Türk kadını da
erkeklerle aynı safta yer alacaktır, alması için de mücadele bitmeyecektir.
ATATÜRK’ÜN ÖVGÜLERİ
Mustafa Kemal 21 Mart 1923 tarihinde yaptığı konuşmada, Türk kadınının Millî Mücadele’deki hizmetlerini şu sözlerle anlatır: “Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir milletinde Anadolu köylü kadınının fevkinde kadın mesâisi zikretmek imkânı yoktur ve dünyada hiçbir milletin kadını, ‘Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım. Milletimi halâsa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar hizmet gördüm’ diyemez… Belki erkeklerimiz memleketi istilâ eden düşmana karşı süngüleriyle düşmanın süngülerine göğüslerini germekle düşman karşısında isbât-ı vücut ettiler. Fakat erkeklerimizin teşkil ettiği ordunun hayat menba’larını kadınlarımız işletmiştir… Çift süren, tarlayı eken, ormandan odunu, keresteyi getiren, mahsulâtı pazara götürerek paraya kaideden, aile ocaklarının dumanını tüttüren, bütün bunlarla beraber sırtıyla, kağnısıyla, kucağındaki yavrusuyla, yağmur demeyip, kış demeyip, sıcak demeyip cephenin harp malzemesini taşıyan hep onlar, hep o ulvî, o fedakâr, o ilâhî Anadolu kadınları olmuştur. Binaenaleyh hepimiz bu büyük ruhlu ve duygulu kadınlarımızı şükran ve minnetle ebediyyen taziz ve takdis edelim.”