SON DAKİKA
SON DAKİKA


Polis amirlerimizin talebi karşılık bekliyor
22.02.2022

Emniyet mensuplarımız içinde bulundukları sıkıntıları pek fazla seslendirmezler, çünkü onlar üstlendikleri görevin ve sırtındaki üniformanın kutsallığını çok iyi bilirler. Her türlü zorluğa göğüs germe adına canlarını feda ederler. Ülkeleri ve milleti için varlarını yoklarını ortaya koyarlar. Buradan daha önce dile getirmiştim, Emniyet Teşkilat Kanunu’nda olan bir aksaklığın ya da eksikliğin düzelmesi adına ilgilisi, yetkili kim varsa onlardan seslerini duymasını isteyen polislerimizin şu talebine biraz onlara karşı sevginiz varsa kulak verirsiniz… Ne diyor bu kardeşlerimiz derseniz işte talepleri;

“Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun Geçici-26.maddesinin ilgili fıkrasında 06/12/2019 tarihinde yapılan düzenlemede geçen “Bu şekilde (A) grubuna geçenlerin bulundukları rütbede (A) grubu polis amirleri için belirlenen süreden fazla çalışmış olmaları geriye yönelik olarak herhangi bir hak doğurmaz” ibaresinin Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olması ve aynı zamanda Emniyet Teşkilatındaki  hiyerarşik yapıya zarar verdiğinden dolayı Yüce Meclisimizce kaldırılarak, yeniden yapılan düzenleme ile  2015 öncesindeki lisans mezunu polis  amirlerinin 24/12/2019 tarihi itibariyle değil de eşitleri gibi 27/03/2015 tarihi itibariyle (A) grubu amir statüsüne getirilerek yaklaşık iki bin civarındaki polis amirinin ve ailelerinin mağduriyetinin giderilmesini talep ediyoruz.”

Bu sese kulak tıkanmaz umarım. Bu arada bu hakkın takibi sadece iktidarın değil muhalefetinde görevi. Dilerim bu evlatlarımızın haklı talepleri karşılığını bulur ve onlar da huzur bulur.

GEÇÇEK GİTÇEK

Ülkemizin yığınla sorunu var, hepsi çözüme kavuşmuş, dertler derman bolmuş, zamlar durmuş, vatandaş keyiften ne yapacağını şaşırmış, gıda kuyrukları bitmiş sıra Kuvvayı Milliyeci Üsteğmen Ali Dursun Tevetoğlu’nun torunu Tarkan’ın şarkısına geldi. Siyaset arenasında çözüm için yetki alanlar gündemi değiştirmedeki ustalıklarına Tarkan’ın şarkısını da alet etmekten geri kalmamış.

Tarkan’ın şarkısına balıklama dalanlara Veli Bayrak sosyal medyasından, “Sanki bu ülkede daha önce ‘Hey Corç Versene Borç’ ya da ‘Kaldıramazsan Kaldırırlar’ gibi şarkı sözleri yazılmamış gibi, sanki birbiriyle konuşan insanlar “Tamam mı” yerine “Tımam mı”, “Ben” yerine “Ban”, “Lütfen” yerine “Lütfeaan”, “Falan” yerine “Falan oldum” dememiş gibi ve sanki gündelik konuşmada milyonlarca insan birbirine “Ok, Slm, Hy,” derken Türk müziği, Türk Dili ve Edebiyatı bozulmamış gibi neymiş efendim Tarkan “Geçecek” yerine “Geççek” dediği için Türk müziği de Türk dili ve edebiyatı da büyük yara almış!

Sen değil miydin "Yok laiklik elden gidiyeeaahh" diyen adamı alkışlayan! Tamam da sevgili dilbilimci ablacığım, edebiyatçı abiciğim, Türk musiki üstadı, sayın hocam, muhterem Romalı! Misal Yonca ablamız bir şarkısında "Bandıra bandıra ye beni" derken ya da Banu Alkan ablamız bir şarkısında “Neremi neremi” derken sizce neresinden bahsetmişti? Ve bu ablamızın “Neremi” dediği yer Türk müziği ve Türk dili ve edebiyatına zarar vermediyse Tarkan’ın “Geççek” kelimesi hiçbir zaman vermez, sen içini rahat tut! Yeter ki niyetini bozma. Haydi bakalım sana da baki selamlar. Baki kimse?” sözleri ile hatırlatmada bulunmuş.

Bu vesile ile kimse oturduğu koltukların sahibi olmamıştır, gelen gitmiştir, yerlerine bir başkası gelmiştir. Dün de böyleydi, bugün de böyle olacak, yarın da… Bu nedenle hiç kimse bugün ülke olarak yaşadığımız buhranının karşılığını halktan değişim adına görürse şaşırmasın ve Tarkan’ın da dediği gibi geççek gitçek unutmasın.

KALELER SATILMIŞSA VATAN SATILMIŞTIR

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, “Her fabrika bir kaledir” sözünü hatırlayınız. Kimseden kredi almayıp, Osmanlı’nın borçlarını ödeyen Atatürk 1923’ten 1938’e kadar 15 yılda 45 fabrika kurdu.

Atatürk’ün silahlı mücadele ile Misakı Milli sınırlarımızı belirlemiş, tam bağımsız olabilmek için ekonomik bağımlılıktan kurtulmak, ekonomik alanda devrimler yaparak zorunlu olan her şeyi kendimiz üretmemiz lazım” sözlerini hatırlatan Mehmet Kurthan 2018 yılında dile getirdiği,

“Mustafa Kemal’in ekonomik bağımlılıktan kurtulmak için düsturu: Her fabrika bir kaledir, sözünde saklıdır.

Bu ihtiyacımız olan hemen her şeyi kendimiz üretmek demektir. Mustafa Kemal halkın elinde avucunda kalabilen öz kaynakları Ziraat Bankası, İş Bankası, Etibank ve Sümerbank’ta toplayarak; Kayseri ve Eskisehir’de (Bilahare Etimesgut) uçak fabrikaları, Uşak, Alpullu, Turhal ve Eskişehir’de şeker fabrikaları. Adana, Hereke, Bursa, Bünyan, Gaziantep, Ereğli, Nazilli ve Gemlik’te dokuma fabrikaları. Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası. Malatya, Bitlis’te sigara fabrikaları. İzmit Kağıt ve Karton Fabrikası, Karabük Demir Çelik Fabrikası Ankara Fişek, Kırıkkale Mühimmat, Kayaş kapsül Fabrikası, Sivas çimento fabrikası. Atatürk Orman Çitliğinde süt ve benzeri tarım ürünleri. İstanbul’da FORD otomobilleri montaj fabrikası (Bunu çoğu kişi bilmez) 15 yılda tam 45 fabrika…Ve ayrıca sayılamayacak miktarda barajlar, limanlar, tersaneler, demiryolu, elektrik enerjisi üretim tesisleri yapmıştır..

AKP, iktidara geldiği 2002 yılından beri bu fabrikaları ya sattı veya yıkarak yerine AVM yaptı. Türkiye’yi tam anlamıyla bir tüketim toplumu yaptı. Üretmeyen. Borç bulup hazır yiyen toplumların sonu önce ekonomik kriz, ardından emperyalist devletlere yem olmaktır..

Bunu göremeyen ahmaktır. Atamızın dediği gibi; her fabrika bir kaledir. Kaleler satılmışsa vatan satılmıştır” diye fabrikaların satılmasına dikkat çekmiş. Bu vesile ile bugün kapanan ve satılan fabrikalar ekonomideki yaşanan can çekişmenin temelini oluşturan etken olmuştur.

Son olarak Nihal Atsız’ın 1932’de kaleme aldığı yazısının sonunda dile getirdiği, “Bize bir gençlik lâzımdır. Temelinde cehalet, duvarlarında riya, tavanlarında dalkavukluk bulunmasın” sözlerini hatırlatmak isterim.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap