SON DAKİKA
SON DAKİKA


Sakin Olun Beyler Karşı Çıkılan Din Değil
16.09.2021

Afganistan’da Taliban işbaşı yapınca ülkemizde şeriat heveslilerinin iştahı kabarmaya başladı, kimisi laikliğin kaldırılmasını, kimisi yeniden tarif edilmesini, kimisi devlet işlerine dinin alet edilmesini savunmaya başladı. Bir yerlerine laiklik batanlar ile şeriat özlemi duyanlara Afganistan yolu açık, tekrar yenileyim buyurun beyler önden buyurun.

Belli çevrelerce Diyanet İşleri Başkanlığına ve Başkanına karşı çıkınca dine karşı çıkılıyormuş gibi bir algı yaratıldığını dile getiren Ahmet Ergun’un, “Karşı çıkılan din değil, Diyanet İşleri Başkanlığının siyaseti din anlayışının içine sokma çabası ve Diyanet İşleri Başkanlığını Lâik, Demokratik Türkiye Cumhuriyetinin bir kurumu olduğunu göz ardı eden tutumudur.

Diyanet İşleri Başkanı siyasetçe kendisine tanınan aşırı kayırma ve iltimas ve paye verilmesi, aşırı büyük bütçe tahsis edilmesi, bugüne kadar hiçbir Diyanet İşleri Başkanına tanınmamış ve anlattıkları din anlayışı ile de hiç uyumlu olmayan son model, zırhlı Mercedes marka makam aracına binme, eşine ayrı bir hizmet aracı tahsis etme, çok lüks bir lojmana sahip olma, en son da protokoldeki sırasının birden çok öne çıkarılması sonucu kendisini siyasetin ve iktidarın kolları arasına atmıştır.

Diyanet İşleri Başkanı, kendisini İslam’ın halifesi gibi görmeye ve öyle davranmaya başlamıştır. Bu, lâik bir Cumhuriyette suç oluşturacak beyanlarda bulunmasına sebebiyet verdiği gibi, dindar halkın inancına da zarar vermektir.

Detay anlatmaya gerek yoktur, her şey herkesin gözü önünde cereyan etmektedir. Lâik bir Cumhuriyet ülkesinin Diyanet İşleri Başkanı, kurumunu ve toplumun din anlayışını korumak amacıyla her pahasına kurumunu siyasetten uzak tutmaya çalışmalı ve yine her ne pahasına olursa olsun iktidara karşı mesafeli olmalı, o makamda çalıştırılmaz ise de dini hassasiyeti olan kişinin yapması gerekeni yapmalı, istifa etmelidir. Hiçbir gerçek dindar "Peygamber Efendimiz, sulu yemekler yerdi, ekmeğini yemeğin suyuna banar ve doymaya çalışırdı" fetvasından sonra Diyanet İşleri çalışanları ve personelinin 5 yıldızlı turistik otellerde seminerler almasını ve tatil yapmasını kabul edip de içine sindiremez. Özü başka, sözü başka bir Diyanet İşleri Başkanına da hiç itibar etmez.

Yine hiçbir dindar, yurtsever bir Cumhuriyetçi aydın da Türkiye'nin kurtarıcı ve kurucusu Atatürk'ün ismini 30 Ağustos cuma hutbesinde dahi ağzına almayan fakat ondan gayrı herkesin ismini sayan Diyanet İşleri Başkanını kabul etmez. Tüm karşı olunan budur. Tepki, dini kurumunun içine siyaseti sokmaya çalışan ve lâiklik ilkesini tanımayan Diyanet İşleri Başkanı'nın şahsına ve kurumunadır” ifadelerini iyi anlamak gerek. Bu nedenle sakin olun beyler karşı çıkılan din değil, Diyanet’in başındaki kişinin kurumu amacından saptırmaya yönelik eylem ve söylemleridir.

Bu arada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan "Özellikle son dönemlerde, Diyanet camiamız üzerinde bazı spekülatif olaylar cereyan ediyor. Tabii ki bu olaylar beni de ciddi manada üzüyor” dedi. Evet milleti de üzüyor. Çünkü Diyanet’in başı işi gücü bıraktı siyaseti soyundu.

Erdoğan, Diyanet mensuplarına “Burada hep beraber sizin sergileyeceğiniz duruş birliktir, beraberliktir, kardeşliktir. Ve bir de tabii Allah'ın ipine toptan sımsıkı sarılışımızın bir ifadesidir" şeklinde de seslendi. Evet, milletin istediği de bu. Allah’ın ipine sarılmaları, siyasetin ipine değil.  

BABACAN’IN 200 LİRA HESABI

DEVA Partisi Genel başkanı Ali Babacan katıldığı bir televizyon programında ülkemizdeki ekonominin adeta fotoğrafını çekti. Babacan cebinden çıkardığı 200 Türk Lirasını göstererek, “2009 yılında 200 TL tedavüle çıktığı anda değeri 123 dolardı. Bugün 23 dolar. Yani vatandaşımızın cebindeki para pul olmuş durumda.” Ekonomimiz büyüdü diyenlere duyurulur!

Şimdi herkes başını iki elinin arasına alsın ve ekonomide pembe tablo çizenleri bir kez daha düşünsün. İki yılda vatandaşın cebinden 100 dolar gitmiş. Bunun sorumlusu kim, enflasyonu tek hanelere indireceğiz diye hala vaat verenler değil mi?

Cari açık büyüdü, dış borç arttı, IMF’ye ihtiyacımız yok denildi, borcunu ödedik denildi ama 6.3 milyar dolar yardım alındı. Merkez Bankası’nın eksik rezervine kaynak yapıldı. Bundan sonra artık IMF masalı dinlemeyeceğiz. Bu defter de kapandı. Kötü ekonomi nedeniyle ülkenin kaynakları tükenince rest çektiğimiz IMF’nin parasına muhtaç olduk. Eee hani ekonomi sınıf atlamıştı! Sınıf falan atlanmadı, aksine deniz bitti kara göründü.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap