Konu Türkler olunca Arap dünyasının
çıtı çıkmaz. Bu ülkeler Müslümanlığı da kimseye bırakmaz. Müslümanlık adı
altında da arkadan hançerlemelerden başta olmak üzere her türlü yolu denerler.
Bugün Filistin’in İsrail tarafından uğradığı saldırılara ülke ve millet olarak
sessiz kalmıyoruz, insanlık adına da sessiz kalmayacağız.
Ancak bu yaşananlar bize tarih
sayfalarında yer alan bilgilerden de mahrum bırakmamalı, dünya döndükçe
hatırlanmalı. Filistin’in de içinde bulunduğu Arap dünyasının hala Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti’ni tanımadığını hatırlatmak isterim. Bakın, Arapların Türkler
ile ilgili yaklaşımlarının anlatıldığı satırları alıntılayarak sizlerle
paylaşmak esterim. Bu anlatılanları herkesin bilmesinde fayda olduğunu
düşünüyorum.
***
2020 yılı mart ayında Suudi
müftüsü: “Türkler mevalidir, İslamı temsil edemezler” diye fetva verdi...
Mevali ne demek?
İslamiyet’ten önce Araplar “azat
edilmiş kölelere” mevali diyordu.
İslamiyet’ten sonra, mevali
kavramı, Arap olmayan Müslüman milletler için kullanıldı. Kullanılıyor.
Arap geleneğine göre; mevalinin
malı, parası, karısı, kızı Araplara helal sayılıyor.
Mevaliden doğan çocuk veliaht
olamıyor.
Arap tarihinde, mevali denildiği
zaman akla Türkler geliyor.
Türkler, İslamiyet dünyaya indiği
612 yılından, üç asır sonra, 934 yılında Müslüman olmuşlardı.
Onlara göre Kur’an “Mekke ve
etrafında yaşayan insanları uyarmak
için, Arapça inmiş” bir kitaptı ve bu ayet ile sabitti. O dönemde, Mekke
etrafında Araplar yaşadığına göre mekanın sahibi onlardı.
“Her millete bir peygamber
gönderdik” şeklindeki Kur’an hükmünü, Araplar, “Hz. Muhammed Araplar için
gelmiş peygamberdir” diye anladılar.
Arap olmayanların Müslümanlığını
kabul etmediler.
Sonradan Müslüman olan başka
milletleri mevali diye tanımladılar.
Emevi döneminde başlayan, İslamdaki
ayrıcalığa ilk karşı çıkan Hanefi
mezhebinin kurucusu Ebu Hanife (699-767)
olmuştur. Büyük İmam diye tanımlanan Ebu Hanife, mevali geleneğine karşı
çıkması yüzünden, Arapların hışmına uğramıştır.
Sonradan Müslüman olan Türklerin
Hanefi mezhebini seçmeleri tesadüf değildir.
Mevali kavramı, sadece Emevilere
mahsus değildi. Abbasiler de aynı geleneği devam ettiriler. Bağdat’taki Abbasi
Halifesi, kendini kurtaran Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey’e kızını vermedi.
Gerekçe, Tuğrul Bey'in Türk olması ve mevali sayılmasıydı.
Tarihin hiç bir döneminde, Araplar,
Türklerin İslami liderliğini ve egemenliğini tanımadılar. İlk fırsatta Türklere
karşı isyan ettiler...
Hilafeti temsil eden Osmanlıya
karşı, İngilizlerle beraber savaşan Arap isyancılar binlerce Mehmetçiğimizin
vahşice kanını akıttılar...
Bu anlayışın gerisinde mevali
geleneği yatıyordu...
Nitekim;
- Osmanlıya isyan eden Arapların
başındaki isyancı Şerif Hüseyin İstanbul doğumluydu. Ve Haşimi soyundan geldiği
için Mekke Şerifi tayin edilmişti. Hain Şerif Hüseyin’e göre, Türkler mevali
idi. Mevaliden halife olamazdı...
Mevalinin iktidarına karşı gelmek,
İslam’a karşı durmak anlamına gelmezdi...
Bu anlayış, Arapların Türklere karşı
isyan etmelerine yeterli gelmiştir...
-
2020 yılı Mart ayında Suudi
Müftüsü: “Türkler mevalidir, İslamı temsil edemezler” diye fetva verdi...
Türklere karşı Suudilerin, Yunan
tarafını tutması ve PKK'ya para yardımı yapmasının gerisinde mevali anlayışı
yatıyor...
Tarihin hiçbir döneminde Araplar
(yöneticiler), Türkleri kendileri ile eşit Müslüman saymadılar...
Zira, Arap kültürüne göre, mevalinin
iktidarı meşru sayılmıyor. Türkler ise ısrarla tüm bunlara rağmen Araplara
layık olmadıkları sevgiyi göstermişler, siyasi ümmetcilik yaparak, Arapları
bile kendilerine güldürmüşlerdir...
Bu tarihi gerçeği her Türk insanı
bilmeli, ona göre hareket etmelidir.”