SON DAKİKA
SON DAKİKA


Üç kişilerdi, hayır otuz kişilerdi belki de üçyüz
6.09.2020

Bir tarikat liderinin 12 yaşındaki kız evladımıza karşı yaptığı iğrençliği bugün tartışıyor, o kişiye lanetler yağdırıyoruz. Ahhh…Ah…. Bu tablo ile ilk kez karşılaşmıyoruz ki, çok çabuk unutuyoruz din adına çocuklarımıza eğitim veren, onları yurt adı altında bir arada kalmasını sağlayarak taciz eden bir kısım alçakları.

Bakın 12 yaşındaki bir kızımızın tacize uğradığı, kadınların öldürüldüğü ve tecavüz edildiği bu günlerde Tamer Dursun’un, Tecavüz Günlüğü’nden bir alıntıyı paylaşmak isterim. Aşağılık adamların saldırısına maruz kalan kızların, kadınların neler yaşadığını. Dünyalarının nasıl karartıldığını hayatlarının nasıl çalındığını ve nelerin ellerinden alındığını bir kez değil bin kez kafalara sokmak, duyarsız kalanlara hatırlatmak adına bu alıntı kimin bam teline dokunmuyorsa onun insanlığından şüphe etmek gerek. Yaşananları değerlendirirken herkesin empati yaparak düşünmesinde fayda olduğunu belirtmek isterim. Bakın Dursun’un günlüğünde yer alan bu anlatımda neler var;

“Bacak aramda bir güvercin ölüsü var anne, şimdi bütün gökyüzü benim olsa nolur, sıtmalı akşamlardan biriydi, yürüyordum sabıkalı kaldırımlarda, ilkin arkamda gürültülü adımlar duydum.

Korkacaktım vaktim olsaydı, evimi kim bu kadar uzağa koymuştu, ya da ben neden bu kadar uzaklardaydım, yağmur çiseliyordu, aylardan marttı, günü sorma bana anne, gölgeleri onlardan önce çöktü üstüme. Üç kişilerdi, yok hayır, otuz kişilerdi belki de üç yüz…

Bacak aramda bir güvercin ölüsü var anne, şimdi bütün gökyüzü benim olsa nolur

biri ağzımı kapattı, diğerleri beni sürüklediler çıkmaz bir sokağa, çantam düştü kolumdan

sonra hani ben çırpınıyordum ya, yaşamak gibi, zaman gibi, özgürlük gibi, isyan gibi,

Kolyemdeki sahte inciler döküldü yola, bir kedi bakıyordu gözlerime, gözlerim konuşmayı bağırmayı haykırmayı çok istiyordu anne, elbisemi yırtarken onlar, minarede ezan sesi

‘bari ezan bitene kadar bekleyelim’ dedi.sapsarı dişleri olan‘vakit yok’ dediler, vakit yoktu anne, ne yaşamaya, ne de ölmeye, karanlık hiç bu kadar siyah olmamıştı ve hiç bu kadar çaresiz kalmamıştım, çırpınıyordum çırpındıkça. Saksıdaki zambaklarım ölüyordu, vitrinlerde beğendiğim elbiseler, duvarda asılı diplomam çeyiz sandığımda oyalı havlularım, sevdiğim oğlanın dudakları ölüyordu.

Bacak aramda bir güvercin ölüsü var anne, şimdi bütün gökyüzü benim olsa nolur, tecavüz edilirken, ağlamaz insan anne, tecavüz edilirken, kanamaz insan, yalvarmaz, acımaz, umut etmez insan anne, tecavüz edilirken, çocukken dinlediğin bir masal aklına gelir.

Bedende kocaman kıllı eller, bilekler sürgünde, dudağın kenarında bir kan çiçeği

soldu solacak, salyalar boyunda, salyalar göğüslerinde, salyalar saçlarında, salyalar anne salyalar…

Tecavüz edilirken, çocukken dinlediğin bir masal aklına gelir, neydi o masalın sonuonu düşünürsün, bir varmış bir yokmuşla başlıyorduama nasıl bitiyordu, hatırlayamazsın, her şeyi hatırlarsın, bir onu hatırlamazsın,

Tecavüz edilirkeninsan en çok kendine sarılır anne, ben kendime sarıldım‘ağlama’ dedim

ama‘acımayacak’ diyemedim, ‘geçecek’ diyemedimacıdıvegeçmiyor anne, bacak aramda bir güvercin ölüsü var anneşimdi bütün gökyüzü benim olsa nolur?”

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap