Elektriğe, doğalgaza, öğrencilerin katkı paylarına zam
yağdı. Bu yaşananlar çaresizliğin ve tükenmişliğin göstergesidir. Çünkü artık
deniz bitti kara göründü. Çareyi ve kurtuluşu yine milletin cebindekini almakta
buldular.
Elde satılacak mülk neredeyse kalmadı, özelleştirme ile elde
bir şey kalmadı, Merkez Bankası’nda kötü günler için saklanan paralar harcandı,
millete altını, dövizi bozduruldu, son olarak kefen parası bile milletin
elinden alındı, geriye ise sıfır elde var sıfır… Kim kazandı derseniz,
iktidarın yandaşları olan müteahhitler.
Bu yaşananların sebebini iktidar partisinin Genel Başkan
Yardımcısı Mustafa Şen, ‘dış ataklar’ olarak değerlendirdi. Vay be ne günlere
geldik. Ülkemizde yaşanan olumsuzlukların adresi olarak hep dış güçleri
gösterme alışkanlığına bir yenisi eklendi.
Nasıl bir yaklaşım bu anlamak mümkün değil. Bu milleti ne
yerine koyuyorsunuz Allah aşkına? Yaşanan ekonomik çöküşün, zamların suçlusu
dış ataklar diyerek topu taca atmanın anlamı yok. Şen, “Dış ataklar zammın
sorumlusu” diyor, ardından ‘Keşke olmasaydı. AK Parti bu zamları keyfi için
yapabilir mi” sorusunu dile getirerek ofsayta düştü.
Zamların sebebi ile Şen’in, “Pandemi, bir kısım ekonomik
tasarrufların belki daha önceden yanlış yapılması" söylediği sözler doğru
olan kısmı idi. Dış güçler mazereti kabul görmemeye başlayınca, ‘dış ataklar’
mazereti siyasi literatüre eklendi.
Bu arada öyle bir uyanıklık yapıldı ki, TÜİK’in enflasyonu
açıklamasından önce zamları açıklayıp emeklinin, memurun maaşlarına
yansımasının da önü kesildi. Arkadaş düpedüz milletin aklı ile dalga geçiliyor.
Milletin midesindekine kadar el uzanmaya başlandı. Bilesiniz
ki vatandaş ya sabır çekmeye başladı. Tünelin ucu göründü, eninde sonunda
sandık kurulacak. O zaman da millet ‘dış ataklar’ mazeretine, ‘iç ataklar’
karşılığını verecek.
LİMAN YÖNETİMİ
Ülkemizin özelleştirilen limanlarının yönetiminde iktidar
partisi mensuplarının yer aldığı yönünde haberler dolaşmaya başladı.
Denizcilikle ilgisi olmayanların atandığı belirtiliyor. Ben denizle ilgisi olup
olmadığına değil, limanlarımızın yakasından düşülmesi tarafındayım.
Özelleştirme ile alınan limanların büyüyerek yoluna devam
etmesi adına sorumluluk üstlenenlerin çevresinden iktidar partililerin
uzaklaşması gerekir. Bırakın Allah aşkına limanların işletmesini üstlenenlerin
yakasını.
İş insanları limanlara sermayesini yatırmış, işletip,
geliştirip, en üst seviyede hizmet verilmesi için mücadele ederken iktidarın
destek olma adına yönetimlerine Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından işin
uzmanı olmayan iktidar partililerin yer almasının ne faydası var?
Ülkemin özel şirketleri ve devletin şirketlerine hariçten
atamaların artık son bulması kaçınılmaz olmuştur. Limanlarımızın dünya
standartlarında hizmete doğru yol almasını yine o limanları işletenler bilir.
Bırakın artık gölge olmayı. İş insanları dünyanın parasını yatırmışlar, bırakın
da çalışsınlar.
VALLAHİ YANLIŞ
Antalya Emniyet Müdürlüğü kadınlara yönelik bir etkinlik
yapıyor. Düzenlediği etkinliğin davetiyesine ise, “AK Parti İl Kadın Kolları
Başkanlığı aracılığı ile yaklaşık 200 kişinin dahil olacağı, KADES ve En İyi
Narkotik Polisi Anne projelerinin tanıtımı yapılacaktır” yazılmış.
El insaf. Emniyetimiz kimin milletin, bu kadar politize
olmaya, bu kadar ayrım yapmaya gerek yok be kardeşim. Vallahi yanlış billahi
yanlış.
84 milyonun bağrından çıkan evlatlarımızın oluşturduğu
emniyet teşkilatımızı bu kadar tartışılır hale getirmeyin. AK Parti’ye
şirinleri oynama ya da yandaş olma çabaları bilin ki partiye en büyük zararı
veren adımlardır. Bu etkinliğe alet olanlar çıkacak ilk kararnamede iyi bir
atama bekliyor.
Gönül isterdi ki Antalya Emniyet Müdürlüğü son günlerde
artan polis evlatlarımızın intiharı üzerine bir toplantı düzenlesin. Çalışma
arkadaşlarının neden yaşamlarına son verdiğini masaya yatırıp tartışıp sonuçlar
çıkarıp evlatlarımızın yaşamlarına son vermelerinin önüne geçilsin.
ELİ KALEM TUTANDAN KORKMA
Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanan Melih Bulu’nun
yaptırımlarının ardı arkası kesilmiyor, son olarak mahkemeden dönen öğrenci
kredilerinin kesilmesinin ardından bu kez üniversiteye girişler kısıtlandı.
Üniversitede öğretim üyesi olanlar dahil içeri alınmadı.
Nedeni ise sağlık ve güvenlik imiş. Kimden üniversiteyi koruyorsun diye Bulu’ya
sormak gerek. Burası eğitim yuvası mı yoksa yasaklar kampüsü mü? Korkma Bulu,
eli kalem tutan gazeteciden, öğretmenden ve öğrenciden korkma. Asıl korkulması
gereken, dağdaki terörist ve yer altında ve yer üstündeki ebu cehillerdir.
Hep dedim, yine diyeceğim, bilmelisiniz ki bu tür
yaklaşımlar sizlere artı kazandırmıyor aksine kaybettiriyor. İnanın önümüzdeki
yıllarda bunun mutlaka karşılığı olacaktır. Bırakın artık iktidara şirinleri
oynamayı. Eğitimi öğretimi bıraktık artık, rektör olarak Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın ‘gönüllere girin, gönülleri kazanın’ sözlerine hiç olmazsa riayet
edin. İnanın bu anlayış üniversiteye çağ atlatmaz, aksine sizleri eski çağlara
götürür.