SON DAKİKA
SON DAKİKA


Dünyanın en güzel ailesi
6.05.2022

Yıllar yılları kovalıyordu. Efsane kadroların hikâyeleri nesilden nesile aktarılıyordu. 38 yıldır biriken bir özlem vardı. 2011’de sahada kazanılan tertemiz şampiyonluğun kirli ellermarifetiyle resmileşmemesinden dolayı biriken bir öfke de. Üstüne üstlük yine saha dışı müdahalelerle Başakşehir’e kaptırılan bir şampiyonluk vardı. Hüzün sarmıştı şehri. Newton’un takımın başına getirilişi yıllardır beklenen bir doğumun sancılı sürecinin başlangıcı olacaktı ama bunu kimse bilmiyordu. Tanı erken konmuş Newton ile yollar ayrılarak, Türk futbolundan alacağı olan, emekleri çalınanlar buluşmuş, takımın başına Abdullah Avcı getirilmişti. Fırtına o an ligde 17. sıradaydı. Dalgalı, fırtınalı, karanın gitgide uzaklaştığı bir denizde yelken açmak, gemiyi sert esen rüzgârlardan korumak, rotasına oturtmak ve hedefe kilitlemek kolay değildi. Üç kararlı insan baştan kaybedilen sezonu unutmuş ve gelecek yılın hesaplarına koyulmuştu. Bu üç isim Başkan Ahmet Ağaoğlu, İkinci Başkan Ertuğrul Doğan ve Abdullah Avcı’dan başkası değildi.30 Nisan 2021 günü İstanbul’da bir masa etrafında toplanmış ve bugünlerin planlamasını yapmışlardı. Avcı; kulübün mazisine, köklerine kadar inmiş ve kasketi de takmıştı. İmza attıktan sonra müzeye gitmiş ve ‘bu tarihin içinde ben de yer almak istiyorum’ demişti. Takımı, şehri tanımakla geçen süreci iyi değerlendiren Avcı, önce sabırlı olmayı öğretti sabırsız Trabzonspor taraftarına. Sonra plan çerçevesinde yönetim tarafından istekleri mümkün olduğunca karşılanmış, fayda maliyet açısından harika bir iş çıkartılmıştı. Marek Hamsik, Gervinho, Bruno Peres, Cornelius transferleri peş peşe bitirilmiş, şehirde yıllar yılı hüzünle eğilen başlar hiç olmadığı kadar dikleşmiş, ümitler yeşermiş, bayraklar dolaplardan çıkartılmıştı.

Ahmet Ağaoğlu kesenin ağzını açmıştı. Hem vaat ettiği 3 yıllık süre sona eriyordu, hem de Aralık’ta kongre vardı. Eğer takım sezona iyi başlayamazsa yeniden başkan olamayacağını da biliyordu. Siopis, Dorukhan, İsmail Köybaşı transferleriyle eksik yerler doldurulmuş, kadro derinliği de oluşturulmuştu. Sezon başlamadan transferin yüzde 95’i tamamlanmıştı. Bu yıllar yılı Karadeniz’de görülmemiş bir şeydi. Taraftarlar kâğıt kalemi eline almış, ilk onbirini zevkle yapar hale gelmişti. Spor otoriteleri Trabzonspor’un şampiyonluk kadrosu kurduğu konusunda hemfikirdi. Ama yine de sol bek mevkiinde kuşkular vardı. Sezon öncesi kamp yeri Riva’ydı ve burada Abdülkadir Ömür’ün sakatlanması can sıkacaktı. Sezona 5-1’lik Malatya galibiyetiyle başlanması, Bakasetas, Gervinho, Hamsik, Djaniny, Nwakaeme’nin harika oyunu ve mükemmel uyumları baş döndürmüştü. 2-1’lik Sivas galibiyeti sonrası Abdullah Avcı kendisinden pek beklenilmeyen bir şekilde hakemleri eleştirmişti. Haklıydı rakibe verilen penaltı evlere şenlikti.Maçtaki en önemli gösterge şuydu: Takım sezonun ikinci maçında şampiyonluğa kilitlendiğini dosta düşmana göstermişti. Maçın bir başka göstergesi de kale hariç her mevkide büyük bir rekabetin yaşanacağıydı. Örneğin 15 dakika sahada kalan Siopis inanılmaz oynayarak Berat’a yerin garanti değil mesajı veriyordu. Giresunspor’u deplasmanda 1-0 ile geçmesi, G.Saray karşısında evinde 2-0 geriye düştüğü maçı erken yaptığı değişikliklerle 2-2’ye taşıması, Kasımpaşa deplasmanındaki 1-0’lık galibiyetiyle uzun yıllar sonra iyi bir sezon başlangıcı yapmıştı Trabzonspor. G.Saray maçında Abdülkadir Ömür ıslıklanmış, oyundan ağlayarak çıkmıştı. 100. maçıydı. Oyundan çıktığı dakika sadece 37’ydi. Avcı ona ‘kaldır başını çocuk’ diye kızacak ve yine formayı verecekti. ‘Trabzonspor şampiyon olacaksa Abdülkadir Ömür’ün katkısıyla olacak’ diyerek ona destek olması, şehri de kendi öz evlatlarına sahip çıkmaya davet etmesi hocanın değerlere verdiği kıymeti gösteriyordu.

Geride kalan haftalar itibariyle Cornelius takıma adapte olmuş, gollerine başlamıştı. Bakasetas performansıyla göz kamaştırıyordu. Marek Hamsik pas trafiğini harika organize etmekle kalmıyor, sahada en fazla koşan oyuncu da o oluyordu. 8. hafta Bakasetas’ın iki golüyle Kayseri deplasmanından galibiyetle dönen Trabzonspor’un bir sonraki rakibi içerde F.Bahçe’ydi.  Zirve 19-18’di. Sezonun kırılma maçıydı. Maça F.Bahçe 5’li savunma ile başladı. Maçın başında da öne geçti. Sonrasında Kim’in kırmızı kart görmesiyle 10 kişi kaldı ve o faulü Bakasetas gole çevirerek skora denge getirdi. Oyun sonrasında tek kaleye döndü. Pandemi sebebiyle maç izlemesine izin verilen 21 bin taraftarın inanılmaz desteği ile iyice yüklenen Fırtına son bölümde penaltı kazandı. Bakasetas, Altay’ı avladı. Uzatma anlarında Yusuf Sarı’nın golüyle sahadan 3-1 galip ayrılarak liderlik koltuğuna oturdu.

Abdullah Avcı maç sonrası şampiyonluk kelimesini defalarca kullandı. Ve ‘şampiyonluğa inanıyorum’ dedi. Kilitlenmişlerdi hedefe. F.Bahçe ise maçtan sonra hakemi eleştirdi. Eline megafonu alan Sabiha Gökçen’de taraftara konuştu. Trabzonspor ise rekabeti saha dışına taşımak adına her türlü algıyı yapmaya başlayan rakibi kendi halinde bıraktı. 10. hafta Abdülkadir Ömür’ün inanılmaz pasını değerlendiren Gervinho’nun golüyle zorlu Göztepe deplasmanından galibiyetle dönen Trabzonspor zirvede rakipleriyle puan farkını açmaya başladı. F.Bahçe evinde Alanyaspor’a yenildi. G.Saray ise Beşiktaş’a 2-1 mağlup olarak zirveden 7 puan geriye düştü. Şimdilik Beşiktaş fırtınaya 4 puan yakındı.

Trabzonspor, F.Bahçe galibiyetinden sonra üst üste 6 maçını kazandı. 11. hafta evinde Rizespor’u yendiği maçta Gervinho’nun sakatlanıp sezonu kapatması moralleri bozdu. Lakin 12. hafta İstanbul’da 90+6’da Cornelius’un attığı golle Beşiktaş’ı 2-1 mağlup ederek G.Saray’a 9, Beşiktaş ve F.Bahçe’ye 10 puan fark atarak zirveye iyice kuruldu. Dorukhan ilk kez bu maçta Bordo-Mavili formayı sırtına geçirdi. Marek Hamsik’in golden önce Abdülkadir Ömür’e verdiği pas efsaneleşti. 14. hafta itibariyle tüm rakiplerine çift haneli rakamlarla fark atan, lig tarihindeki ilk takımdı Trabzonspor. Şapka çıkartılan takımdı. 16. hafta Trabzonspor Antalyaspor’a 2-1 mağlup oldu. Abdullah Avcı’nın elinin kolunun bağlandığı ender maçlardan biriydi bu. Hoca, kenardan oyunu izlerken ‘galiba bu karşılaşma berabere bitecek’ diye düşünüyordu. Yaptığı tüm müdahaleler amacından yoksundu. Sonuç umduğu gibi olmadı ve rakibe galibiyeti getiren golü 74’te Dorukhan kendi kalesine attı. 12 puan gerideki F.Bahçe, G.Antep’e 3-1 mağlup olarak farkı 9 puana indirme şansını kaybetti. G.Saray 16, Beşiktaş 15 puan arkadaydı. Fatih Terim ve Sergen Yalçın Fırtına’ya tutulmuş ve çalıştırdıkları bu iki takımdan ayrılmak zorunda kalmışlardı.

Hatay, Altay galibiyetleri ve Başakşehir beraberliğiyle Trabzonspor devreyi 46 puanla en yakın rakibi Konyaspor’un 7 puan önünde lider tamamladı. F.Bahçe, 14, Beşiktaş 18, G.Saray ise 19 puan gerideydi. Takımda harika uyum, arkadaşlık, enerji, arzu ve istek vardı. İlk yarı sonunda tüm Türkiye, Trabzonspor’un şampiyon olacağına inanmıştı. Herkes sadece bunun ne zaman gerçekleşeceğini merak ediyordu. Altay maçında dizinden sakatlanan Edgar IE’nin sezonu kapatması ilk yarı adına moralleri en çok bozan hadiselerden bir başkası oldu. Devre arasında yapılan transferlerden en özeli Edin Visca’ydı. Edgar’ın yerine zaman zaman Denswil çekilecekti. Ama en önemlisi alt yapıdan A takıma kazandırılan Ahmetcan şampiyonluk hikâyesinin içinde olmak isteyecek ve adeta gelecekten bugünlere gelerek, Edgar’ı aratmayacaktı. Bu dönemde takımda kalıp kalmaması tartışılan Hüseyin Türkmen’in gönlü tekrar alınacaktı. Dorukhan sağ bekte, orta sahada kısaca eksik kalan her yerdeydi. Abdullah Avcı, hem taraftara hem futbolcusuna keyif alın diyordu. Ama işi asla gevşetmiyor, sıkı tutuyordu. Üç İstanbul takımı devre arası oyuncu transferi yapmayarak lige havlu attıklarını adeta ilan edeceklerdi. Konyaspor beklenmedik bir performansla ikinci sıraya iyice yerleşmişti. Başakşehir, Aykut Kocaman’ı gönderdikten sonra takımın başına gelen Emre Belözoğlu ile iyi bir ivme yakalayarak üst sıraları zorluyordu. Hepsi bu kadardı. İkinci yarı Malatya galibiyeti ile başladı. Sivas beraberliğine kimse üzülmedi. Ancak içerde coşkulu taraftar önünde Giresunspor ile berabere kalınması beklenmedik bir yol kazasıydı. Giresunspor maçında Bakasetas’ın penaltı kaçırması, hakemin tekrarlattığı penaltıyı yine kaçırması sahalarda görülmeyen ender olaylardan biri olarak şampiyonluk hikâyesinin bir kenarına yazılacaktı.

İstanbul’da G.Saray karşısında 84’te Bakasetas ve 90’da Edin’in golleriyle alınan 2-1’lik galibiyet Trabzonspor’un ne kadar iştahlı, istekli ve kararlı olduğunu herkese gösterdi. Abdullah Avcı o maçtan sonra kendi kendine ‘Şampiyon oluyoruz’ dedi. Ancak medyayla içindekini paylaşmayacak: Şampiyon olmadık, hiçbir şey kazanmadık” açıklamasını yapacaktı. Mutlu sona ulaşabilecek çok büyük bir adım atılmıştı İstanbul’da. Hem puan, hem istatistiksel anlamda rekorlar kırılıyordu. Şehir yoğun bir duygu seline kapılmış şampiyonluk şarkıları söylüyordu. Kimse şampiyonluk rüyasından başka bir şey görmüyordu. Kasımpaşa galibiyeti sonrası rakip ligde ikinci sıradaki Konyaspor’du. Trabzonspor net ve üstün bir oyun ortaya koyarak rakibine hayallere kapılmaması gerektiğini gösterdi ve 2-1’lik galibiyetle yolun büyük bir kısmını geride bırakmayı başardı. Bu maçta Nwakaeme’nin Edin Visca’ya asisti öncesi Konyasporlu oyuncularla adeta boğuşurcasına yaptığı mücadele günlerce konuşuldu.

G.Saray, Kasımpaşa  ve Konyaspor maçlarında galibiyeti getiren gollerin mimarı Edin Visca da şampiyonluk hikayesinde başrole soyunmak istediğini tüm taraftara gösterdi. Böylelikle zirvede fark 12’ye çıktı. F.Bahçe 20, Beşiktaş 28, G.Saray 31 puan gerideydi. Böylesi daha önce hiç görülmeyen bir şeydi. F.Bahçe’nin hocası Vitor Pereira da fırtınaya karşı duramamış ve evinin yolunu tutmuştu. Aynı sezon içinde üç İstanbul takımının hocasını değiştiren takımın adıydı Trabzonspor. Alanya’yı deplasmanda 4-0’lık net bir skorla geçip, Kayseri’yi içerde 3-2 mağlup eden Bordo-Mavili ekip, Konyaspor’a 17 puan fark atıyordu. İş artık sadece matematik ilminin gereklerini yerine getirmeye kalmıştı. Hedef tarihin en erken şampiyonluğunu elde etmekti.

Bu hedef doğrultusunda 28. hafta İstanbul’da F.Bahçe karşısına çıktı Fırtına. Rakibin 10 kişi kaldığı maçta tutuk bir oyun sergileyen Bordo-Mavili takım sahadan 1-1 berabere ayrıldı. Hafta içinde oynanan kupa maçında Vitor Hugo’nun sakatlanıp takımdan uzun süre ayrılacak olmasının, yine bir türlü sakatlığı düzelmeyen Marek Hamsik’in kadroda yer almamasının da bu beraberlikte etkisi vardı. Avcı, maç sonu ilk kez ‘Marek Hamsik’i bu maçta aradık’ diyecekti. İçerde 4-2 kazanılan Göztepe maçıyla sanki Mart sonu şampiyonluk gelecek gibi bir görüntü meydana geldi. Ama Rize’de kar yağışı altında rakibin kazandığı 3 penaltıya çözüm üretemeyen bir Trabzonspor vardı sahada. Kalede Uğurcan’ın olmadığı karşılaşma 3-2 neticelendi. Erce bu maçta son penaltıyı yaptıran kaleciydi. Aynı Erce, bu şampiyonlukta bu kadar az süre almasına rağmen her maçı sanki ilk on birde oynuyormuş gibi yaşayan insandı. Arkadaşlarına saha kenarında verdiği destek, coşku, sevgi gösterisi takdire şayandı. Yedek bekleyip şampiyonluğu bu topraklarda onun kadar isteyen başka bir oyuncu var mıdır bilinmez.

Ramazan’ın ilk günlerindeki Beşiktaş maçı 1-1 sona erdi. Stadyum özellikle şehir dışından ve yurt dışından gelen taraftarlarla coşmuştu. Trabzon şehri karşılaşma öncesi gelin gibi süslenmiş, tüm sokaklar ve caddeler bayraklarla donatılmıştı. Bordo-Mavili taraftarlar bununla kalmamış ülkenin her tarafında bayraklarını balkonlara asmış ve sadece o son düdüğü bekler olmuştu. G.Antep deplasmanındaki 0-0’lik beraberlik sadece ligi en erken şampiyon bitirme hedefini uzatıyordu. İçerdeki Karagümrük karşılaşmasındaki 1-1’lik skor da öyle. Bu arada geriden gelen F.Bahçe, Konyaspor’u da geçerek ligde ikinci sıraya yerleşmiş aradaki fark 11 puana düşmüştü. Hal böyle olunca bitime 5 hafta kala deplasmandaki Adana Demirspor karşılaşması Trabzonspor için olmasa da F.Bahçe için bir hayli heyecanlı bir hal almıştı. Lakin Bordo-Mavili takım maçı 3-1 kazanarak sezon içinde birçok kez olduğu gibi yine yerine göz koyanların hayallerine son veriyordu. Federasyonu Başkanı, MHK Başkanı’nın da istifa ettiği bir sezon yaşanıyordu. Trabzonspor’un şampiyonluğu tüm ligin dengesini derinden etkilemişti.

Bitime 4 hafta kala alınacak 1 puan şampiyonluğu resmen ilan edecekti. Rakip Antalyaspor’du. F.Bahçe bu maç öncesinde G.Antep’i sahasında 3-2 ile geçti. O bir puan öncesi Trabzon şehrine havadan, karadan, denizden kısaca yurdun ve dünyanın her yerinen akın akın Bordo-Mavili taraftarlar hücum etti. Uçak şirketleri, otobüsler ek seferlerine ek seferlerekledi. Özel otomobilleriyle şehre varmaya çalışan taraftarlar bu büyük ana tanık olmak istiyorlardı. Yurdun dört bir yanında, önceden belirlenen toplanma alanlarında Antalya maçı dev ekranlardan izlendi. Almanya, Hollanda, Fransa’da da Bordo-Mavili taraftarlar için özel geceler düzenlendi. Hem şehir hem stadyum tıklım tıklımdı. Sadece ve sadece 1 puan lazımdı. O bir puan büyük bir mücadeleden sonra geldi. 2-2 biten karşılaşmadan sonra yer yerinden oynadı. Taraftar sahaya inerek bu anı ölümsüzleştirdi. ‘Bu takım Abdülkadir Ömür’lerin sayesinde şampiyon olacaktır’ demişti Avcı. Abdülkadir Ömür bu maça 2 asistle damgasını vurdu. Uğurcan yine penaltı kurtararak gecenin yıldızı oldu. Şampiyonluk heyecanı tüm dünyaya yayıldı. Sadece diriler değil birçok Bordo-Mavili taraftar ölülerine de bu şampiyonluğu anlatmak için mezarlıklara koştu.

Başkan Ahmet Ağaoğlu kararlı bir şekilde, saha dışına çıkmadan süreci yürüttü. Ertuğrul Doğan iş başa düşünce yapılması gerekeni gözünü kırpmadan yaptı. Abdullah Avcı hep saha içine kalarak ve rakiplerine büyük saygı göstererek işine odaklandı. Ekibinde yer alan Orhan Ak ve Egemen Korkmaz’a da büyük iş düştü. Taraftar sezon başında aldığı karar doğrultusunda bölünmeden takımın etrafında kenetlendi. Tabiiki de bu şampiyonlukta en büyük pay futbolcularındı. Onlar içinde en özel olanı ise bize göre kaleci Uğurcan’dı. Birçok maçta kalesinde devleşti. Sadece Trabzonspor’un değil sezonun oyuncusu oldu. Özellikle İstanbul’daki Beşiktaş maçında yaptığı kurtarışlarla rakip oyuncuları ve taraftarları çıldırttığı anlar unutulmazdı. Marek Hamsik takımı ve şehri inanılmaz sahiplendi. Her şeyi tatmış şampiyon olamamıştı. Onu da elde etti. Cornelius Hava Yolları adeta, Sörloth etkisi gösterdi. Nwakaeme birçok maçta sihirbazlığa soyundu. Dorukhan her açığı kapatan joker oldu. Siopis küheylanlar gibi koştu. Belki de bazı maçlardan sonra tesislere de koşarak gitmiştir. Bakasetas o güzel gözleriyle rakipleri avladı. Abdülkadir Ömür gözyaşlarından güç aldı. Edin Visca, kendisine verilen değeri ne kadar hak ettiğini özellikle G.Saray, Kasımpaşa ve Konyaspor maçlarında attığı ve onun sayesinde kazanılan 9 puanla herkese gösterdi.  Ahmetcan gelecekten koşup geldi. Vitor sezonu kapattı diyenlere inat sahalara daha erken dönerek final haftalarında bu hikâyenin vazgeçilmezi olmak istedi. Gervinho ve Edgar sakatlansa da kalpleri hep arkadaşları için attı. Abdülkadir Parmak, Yusuf Sarı’nın da bu hikâyede rolü vardı. Denswil’in profesyonelce verilen her görevi yerine getirmesi takdire şayandı. Bruno Peres’in de Adanademir’e attığı penaltı inanılmazdı. Djaniny soğuk kanlığıyla rakipleri pes ettirdi. Puchacz, Yusuf Erdoğan, Berat, İsmail, Hüseyin, Serkan, Trondsen, Yunus Mallı, Koita, Kouassi kısaca kadrodaki tüm oyuncular ve bu aile içinde yer alan tüm çalışanlar harika bir iş çıkarttı.

Şampiyonluk kutlamalarında da gördük ki Trabzonspor bu topraklarda bir kulüpten daha fazlası olduğunu gösterdi. Memleketin ruhsuz futbol iklimine yeniden duyguyu getirdi. Yönetiminden, hocasına, futbolcusuna, taraftarına kadar insan hikâyelerinin bu oyunu ne kadar değerli kıldığını tüm dünyaya gösterdi. Tebrikler şampiyon. Tebrikler Ahmet Ağaoğlu, tebrikler Abdullah Avcı, tebrikler büyük kaptan Uğurcan Çakır.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap