F.Bahçe maçı sonrası basın toplantısına indim, ligin bitmesine 10 hafta kala en yakın rakibine 15, F.Bahçe’ye20, Beşiktaş'a 22, G.Saray’a 32 puan fark atmış bir takımın teknik direktörünün yüzünden düşen bin parçaydı. Abdullah Avcı kaçan galibiyetten dolayı oldukça keyifsizdi. Onca eksiğine rağmen baştan sona kazanmak için sahaya sürdüğü kadro galibiyeti getirememişti. Hoca basın toplantısında yine hep saha içinde kalmayı tercih etti. İlk defa MarekHamsik’i aradıklarını söyledi. Ahmetcan’a övgüler yağdırdı. Hakeme ise hiç değinmedi. F.Bahçe cephesinde ise saha içinde kalmak ne mümkündü? Varsa yoksa İrfancan’a verilen kırmızı kart. İyi savunma yaparak aldıkları 1 puan karşısında ise galip gelmiş gibi sevindiklerini görebiliyordunuz. Maçta o kadar çok olay vardı ki. Daha ilk düdükle birlikte Uğurcan’a küfür etmeye başladı tribünler. Kırmızı karttan sonra tüm stadyum hakemin ailesine hakaret ediyordu. Ardından sahaya bir F.Bahçe taraftarı atladı. Amacı hakeme vurmaktı.

İkinci yarı da devam etti tribünlerin taşkınlığı. Bakasetas’ı yabancı cisim yağmuruna tuttular. Maçın hakemi Perşembe akşamı açıklanmıştı. F.Bahçe cephesi algı operasyonuna başlamalıydı ama her ne hikmetse Cumayı atlamış Cumartesi endişeli oldukları akıllarına gelmişti. Amaçları yine aynıydı. Genç hakemi etkilemek. Hakemin babası eski bir futbolcuydu. Ve maçtan önce F.Bahçe’nin kazanmasını arzuladığına dair açıklama yapıyordu. Hem maç öncesi hem maç sırası hem maç sonrası yaşananların tam tersi olduğunu düşünebiliyor musunuz? Ortalık yine toz duman olacaktı. Çünkü Özkan Sümer’in dediği gibi ‘F.Bahçe haksızlığı hak olarak kabullenmiş bir kulüptür’. Hücrelerine yerleşmiş bu. Daha bir hafta önce Kasımpaşa maçının son dakikasında haksız yere aldıkları üç puanı asla hatırlamazlar. Bakalım hakemin ailesine küfür eden 50 bine yakın taraftara gerekli cezayı verebilecek mi TFF kurulları? Yoksa Türk futbolu adına utanç gecesi yaşatanların yaptıkları yine yanlarına kâr mı kalacak? Yayıncı kuruluşun özet görüntülerinde sahaya giren taraftara, atılan cisimlere yer vermemesi de manidardı. Ulusal televizyonlardaki yorumcuların çoğunun bu konuya hiç değinmemeleri ise iki yüzlülüktü. Söz konusu Trabzonspor olunca maskeler bir bir düşüyor. Biz bunlara takılmadan, güzel bir masalın, büyük bir hikâyenin yazıldığı sıra dışı sezonun keyfini çıkartmaya devam edelim.