Trabzonspor artık
şampiyonluğunun resmiyet kazanmasını bekliyor. Durdurulamayan bir fırtına var
çorak ligimizde. Hem gözleri doyuruyor hem kalpleri. Futbola gönül vermiş
taraflı tarafsız herkesi büyülüyor. Yönetimi, hocası, futbolcusu, seyircisiyle
yıllar yılı unutulmayacak bir hikaye yazıyor. Öyle bir hikaye ki rakipleri bile
şapka çıkartıyor. Ali Koç bile sonunda hakkı teslim etmek zorunda kalıyor.
Kayserispor Teknik Direktörü Hikmet Karaman, Beşiktaş ile oynadıkları kupa maçı
öncesi oyuncularını 'Trabzon'da 40 bin seyircinin önünde oynamak istemez
misiniz' diye motive ediyor. Beşiktaş'ı elediklerinde rakipleri Trabzon
olacağını bilen oyuncuları onun bu çağrısına tur atlayarak cevap veriyor.
Troller ve bir takım
yozlaşmış yorumcular dışında tüm Türkiye Trabzonspor'a şapka çıkartıyor.
Trabzonspor keyif alıyor, keyif veriyor. Saygı duyuyor, saygı görüyor. Onu saha
dışına çekmeye çalışan tüm unsurlara kulak tıkıyor.
Bu başarının, bu
hikayenin perde arkasında bir çok insanın emeği var. Ama hikayenin başlangıç anı,
en önemli ayrıntısı sezon başında Başkan Ahmet Ağaoğlu, ikinci başkan Ertuğrul
Doğan ile Teknik Direktör Abdullah Avcı'nın İstanbul'da bir masanın etrafındaki
fotoğraftı. O masada neler konuşulduğunu az çok tahmin edebiliyoruz ama tam
olarak bilmiyoruz. O masada çizilen yol haritası bugün yaşanılan, yaşatılan
hikayenin ana unsurunu oluşturuyor. O fotoğrafta 3 kararlı insan gördük. Her şeyi
göze almış, her şeyi hesaplamış üç insan. Yıllarca süren hasreti dindirecek bir
hikayenin ilk satırlarını orada yazan üç insan.
Dile kolay 38
haftalık bir maraton için hesap kitap yapılan bir masaydı o. Bu üç insan plana
sadık kaldı. Mükemmel bir uyum içinde Trabzonspor'u Türk futbol tarihinde
şubat, mart ayları içerisinde asla görülmeyen bir şekilde zirveye yerleştirdi.
Takıma birbirinden
değerli karakterli oyuncular kattılar. Kadroyu 38 haftaya dayanacak şekilde
genişlettiler. Her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşündüler. Muhtemelen o
masanın bir benzeri devre arasında da kuruldu. Visca, Kouassi, Puchacz ve Yusuf
transferleriyle yarış içinde yaşanabilecek en olumsuz durumlar düşünüldü. Hatta
Abdullah Avcı'nın Yusuf transferine pek çokları burun kıvırmıştı. Ama hoca işi
detaylara vardırmış ve Yusuf'u Puchacz'ın istenilen performansı verememesi
durumunda defansta da oynatabilirim düşüncesiyle almıştı.
Belki düşünmedikleri
tek şey aynı anda Edgar ve Hugo'nun sakatlığıydı. İşte burada Ahmetcan
masadakilere şehrin genlerinin bir hediyesiydi adeta. Gelecek planlarında var
olan oyuncu gelecekten gelmiş ve bu hikayenin içine girmeyi başarmıştı.
Abdullah Avcı'ya
inanan Ahmet Ağaoğlu ve Ertuğrul Doğan'ı kutluyoruz. Bu güzel uyum bozulmazsa
gelecek senelerde de ligde Trabzonspor fırtınasının eseceğinden eminiz.