Nisan’da şampiyonluk gördük ama Şubat ayında şampiyonluğa
ilk kez tanık oluyoruz bu topraklarda. Her yönüyle ligde fırtına estiren, her
hattıyla ligin tepesinde yer alan Trabzonspor şampiyonluk için gün sayıyor
artık. Hiç kuşkusuz bu şampiyonluk hikâyesinin baş aktörü teknik direktör
Abdullah Avcı olacak. Trabzon’a adım attığı ilk günden itibaren bir plan
dâhilinde bugünler için hesaplar yaptı. ‘Türk futbolunun bana ve Trabzonspor’a
borcu var’ demişti ilk açıklamasında. Türk futbolu ona olan borcunu ödüyor bu
günlerde. Trabzonspor’un alacakları o kadar çok ki, sırayla onların da
tahsilatını gerçekleştirecektir Avcı.
Büyük hoca, her rakibe saygı duyarak ve her rakibi
oyuncularına ezberleterek dokuyor şampiyonluk halısını. Her oyuncusunu da hazır
tutuyor bu yarışta. Hani beylik bir cümle var ya; şampiyon olmak için
malzemecinin bile inanması lazım diye. Malzemecisini bile inandırdı Avcı.
Abdullah Avcı’nın tarihe geçecek bu büyük başarısını, sezon
içinde oyuncularla olan diyaloglarını, onları nasıl motive ettiğini ilerleyen
günlerde daha çok yazacağız. Ama bu şampiyonlukta bir paragrafı da kaleci
Uğurcan’a açmalıyız. En çaresiz anlarda ortaya çıkarak takımı sırtladı.
Devleşti. Değerine değer kattı. F.Bahçe kalecisiyle onu kıyaslayan ve
tarafgirlik sebebiyle Altay’ın yanında yer alanları da performansıyla diz
çöktürdü.
Bu tarihi yarışta hiç kuşkusuz tüm takımın büyük bir emeği
var. İlk haftalarda Bakasetas bayrağı eline aldı, onun performansı düşünce
Cornelius canlandı. Djaniny kilitlenen defansları açtı. Abdülkadir Ömür bu
hikâye bensiz olmaz diyerek düştüğü yerden kalktı. Nwakaeme sihirbazlığa
soyundu. Berat mental olarak geri kalınca Siopis küheylanlar gibi koştu.
Dorukhan nerede bir açık varsa orayı kapattı. Edin Vişça taze kuvvet olarak
bayrağı daha da ileriye taşımak için kanatlandı. Her maçta sahada en fazla
koşan oyuncu olan Marek Hamsik maestroluk görevini kusursuz yaptı. Gervinho’su,
Edgar’ı, Hugo’su, Denswil’i, Ahmetcan’ı, gidenleri, gelenleriyle şampiyonluğun
ışığı pırıl pırıl parladı.
Şunu da belirtmek lazım ki bu takım Ahmet Ağaoğlu’nun
ustalık eseriydi. Son kararları o verdi ve ortaya güzel bir hikâye çıkmasının
en etkili faktörlerinden biri oldu. Ertuğrul Doğan’ın tuttuğunu koparması da
geçmişte Mehmet Ali Yılmaz’ın Ünal’ı üç takımın elinden alması gibi bir efekt
yaptı sezon boyunca.
Taraftarın bir arada durarak bu başarıya verdiği büyük
destek de eşsizdi.