SON DAKİKA
SON DAKİKA


İki Bakan arasındaki ince çizgi
14.03.2020

 
Sanayi ve Ticaret Bakanı Cahit Aral’ın ‘çay’la özdeşleştiğini söylesem, onu tanımayanlar ‘Kel alaka’ diyebilirler.

Tarihler 1986’yı gösterdiğinde Çernobil faciası yaşanır. Çernobil bugünkü Ukrayna sınırlarında bulunan nükleer santraldir. Bir 26 Nisan gecesi o korkunç, sonradan tüyler ürpertici sonuçlara gebe olan patlama meydana gelir.

Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarını 200 kat aşan bir etki bırakan patlamanın iz düşümlerinden biri de Karadeniz bölgesidir. Özellikle çaylık alanlara düşen serpintiler üreticileri ve yöre halkını tedirgin eder…

Asıl film bundan sonra kopar.

Başrolde dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı merhum Cahit Aral vardır. Ayyuka çıkan serzenişlere cevaben kameralar karşısına geçen Aral, çaydaki radyasyonun tehlikeli olmadığını kanıtlamak için çayını höpürtederek içip poz verir. Aral, o gün vatandaşa anestezi yapıp adeta ‘ölümlerden ölüm beğenin’ derken kendini kalıptan kalıba sokar.

Daha sonrası ise dram… Kanserden ölenlerin ardı arkası kesilmedi o kara geceden sonra. Bilim adamları, Çernobil nedeniyle 30 ila 60 bin insanın kanser nedeniyle yaşamını yitireceğini öngörüyor.

Müthiş ancak hazin bir rakam.

Faciadan sonra nükleer enerji tartışmaları da global düzeyde gündeme taşınır.

Kanı çekilince zaman otuz dört yıl daha yaşlanır. Bu kez başka bir tehdit dünyanın uykularını kaçırıyor. Sosyal medyada çoğu kez ti’ye alınan, binlerce gülücük emojisiyle’like’lanan, hatta kahkaha tufanı yaratan türkülere meze yapılan “koronavirüs”gündemi meşgul ediyor.

Ölümle beslenen bu virüs Asya ve Avrupa’da üs kurmuşken acı haberler peş peşe geliyor. Şu ana kadar 100 binden fazla vaka tespit edildi, yaklaşık 3 bin 500 kişi hayatını kaybetti.

Dünya korku imparatorluğunun esareti altına girmişken Türkiye’de Sağlık Bakanı Fahrettin Koca merhum bakan Cahit Aral’ın tavrına inat önce Türk milletini soğukkanlı olmaya davet etti, ardından ılımlı cümlelerle sükuneti sağlamaya çalıştı. Bir süre sonra da İran’da görülen vaka nedeniyle bu ülkeye sınır geçişinin ikinci bir emre kadar yasaklandığını duyurdu.

Özellikle kuzey yarım kürede ışık hızıyla yayılan hastalığa karşı ülkemizde okullar tatil edildi, maçların seyircisiz oynanması kararlaştırıldı, toplu taşıma araçları dahil halkın buluşma noktaları dezenfekte edildi. ‘Salgın eğrisi’ ülkemizi teğet geçmeyecek gibi…

Süreci anbean takip eden Bakan Koca, dersine iyi çalışmış olmalı ki, gerek havaalanlarında gerekse sınır kapılarında kuş uçurtmadı. Basına yaptığı açıklamalarda zaman zaman muğlak cümleler de kurdu, kafalarda soru işaretleri de bıraktı. Ancak ‘kof’ açıklamalar yapmadığını mimiklerinden belli etti. Son demeci ülkemizde bir koronavirüs vakasına rastlandığı yönündeydi. Bu, halkı tedirgin etti ama bir o kadar da birleştirdi. Zaten bu tür durumlarda topyekün birlik olduğumuzu, sımsıkı kenetlendiğimizi yakın bir tarihte Elazığ merkezli depremle yedi düvele bir kez daha gösterdik.

Şimdi dünya pirincin taşını ayıklayadursun malum önümüz yaz. Türkiye sırtını bu aylarda turizme dayıyor. Sırf ülkemize turist gelecek diye bindiğimiz dalı kesmeyelim, tedbiri elden bırakmayalım.  Yani Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmayalım.

Merhum Aral’la hipnoz edildik, bari Koca’nın tavsiyelerinden feyzalalım.

 

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap