SON DAKİKA
SON DAKİKA


Ateşkes ve sonrası
15.10.2020

Bir önceki yazımda;AZERBAYCAN ile ERMENİSTAN arasındaki savaşla ilgili olarak; "Rusya'nın hangi hatta kadar siyasi ve askeri bakımdan  nisbeten tepkisiz kalabileceği hayati önem taşımaktadır" demiştim.

İklim ve arazi koşulları dikkate alındığında, büyük bir başarı ve hızla devam eden "Azerbaycan karşı taarruzunun, nihai zafere kadar sürmesi" ortak beklentimizdi.

Rusya devlet başkanı Vladimir Putin'in isteği üzerine gerçekleşen ateşkes; her ne kadar insani amaçlarla yapılmış gibi görünse de; anlaşmanın üçüncü ve dördüncü maddeleri, "Minsk Gurubu eş başkanlarının gözetiminde kalıcı barış görüşmelerinin, daha önceki format çerçevesinde devam edeceği" vurgulanmaktadır.

Yani Azerbaycan'a, bir bakıma ve şimdilik; "Biraz yavaş, bu kadar da değil!" denmektedir.

'Eş başkanlıklarını ABD,RUSYA ve FRANSA' nın teşkil ettiği bir masadan Azerbaycan'nın isteği doğrultusunda bir karar çıkmasını beklemek ne ölçüde doğrudur?' takdirlerinize bırakıyorum.

Azerbaycan; cephede sağladığı stratejik üstünlükle, masadan, her koşulda karlı kalkacaktır. Ancak; otuz yıllık tecrübeler göstemiştir ki; bu kazanç istenen ölçüde olmayabilir.

Görüşmelerin çerçevesi ve yönünü; "Rusya'nın Ermenistan'a ne ölçüde ders vermeyi hedeflediği ve diğer küresel aktörlerin de ne ölçüde tavır ortaya koyacağı" belireyecektir.

Rusya Dışişleri Bakanının "Türkiye'nin masada yer almayacağını"  açıklaması ; ayıyla yol arkadaşlığının ne anlama geldiğinin açık bir ifadesidir.

Ateşkesten sonra bile; ‘Ermenistan'ın sivillere yönelik saldırılarına devam etmesi ve bütün dünyanın bu savaş suçları karşısında sessiz kalması’ da;Tarihi Türk düşmanlığının bir göstergesidir .

Minsk Gurubu; 1992'de, Avrupa Güvenlik Ve İşbirliği Teşkilatı-  AGİT tarafından kurulmuş olup,  ABD, Fransa ve Rusya ile birlikte, Türkiye, Beyaz Rusya, Almanya, İtalya, Portekiz, Hollanda, İsveç, Finlandiya, Azerbaycan ve Ermenistan'dan oluşmaktadır.

Harekatın hızının kesilmesi;hem Türkiye hem de Azerbaycan halkında büyük rahatsızlık ve düş kırıklığı yaratmıştır. Türk düşmanları, bu hassasiyeti; Aliyev yönetimi aleyhine bir kara propagandaya alet etmeyi kısmen başarmıştır. Bu durum; sağlanan güç ve gönül birliği ile kahraman Azerbaycan askerlerinin moral gücünü örselemeye başlamıştır.

Ve maalesef; anlı şanlı,  entellekttüel geçinen birçok kişi de buna alet olmakta ve karalar çizmeye devam etmektedir.

Bölgesel ve küresel güç dengelerini gözetmeden yapılabilecek hamleler, çoğu kez istenmeyen sonuçlara gebedir.

Rusya Dışişleri Bakanı LAVROV'un, tek başına kürsüye çıkarak, kararlı ve emredici bir tonda açıklama yapması bile; Rusya'nın, 'Güç bende algısı yaratmada' ne denli maharetli olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Ateşkesin  ne kadar süreceği; 'Ermenistan'ın Rusya'nın isteklerini ne ölçüde karşılayacağıyla' doğru orantılıdır.

Azerbaycan'ın; 'Rusya'ya rağmen harekata devam etmesi' çok olası olmamakla birlikte, çok akılcı da değildir. Dağlık Karabağ'ın tamamen işgalden kurtarılması her gerçek vatanseverin milli ülküsüdür, ortak düşüdür. Ancak unutulmamalıdır ki; "Düşlerin gerçeğe dönüşmesi; güç ve bu gücün stratejik akılla kullanılmasıyla" mümkündür.

"Er ya da geç; bütün düşlerimizin gerçeğe dönüşeceği umuduyla" , sağlıkla, umutla , azimle ve kararlılıkla kalınız.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap