Büyük ülkemin güzel insanları; Devletimizin ve milletimizin
karşı karşıya bulunduğu sorunlar; her birimizin; durumu kavrayıp, siyaset üstü
düşünerek, sorumluluk üstlenmesini gerektirecek düzeyde kritiktir. Mevcut
durumda en yumuşak karnımız ekonomidir. Korona salgınının da etkisiyle
yaygınlaşan küresel krizin, ülkemiz ekonomisini de olumsuz etkilediği
aşikardır. Büyük iç ve dış borçlanmanın aşırı faiz yükü; işsizlik, üretimdeki
öngörülemeyen dalgalanmalar; için için yanan közleri alevlendirmiş ve büyük bir
yangına sebep olmuştur. Devletimizin ve milletimizin bekasını uzaktan güvence
altına almayı amaçlayan dış operasyonel faaliyetler ile terörle mücadelenin
zorunlu maliyetleri, durumun ciddiyetini daha da artırmaktadır. Elbette ki; söz
konusu bekaysa; normalin çok üzerinde yükü sırtımıza almalıyız ve alıyoruz
da... Bir türlü durdurulamayan, kısmen hatalı tedbirler ve kısmen de dış
odaklarca körüklenen yangın; akılcı uygulamalarla söndürülmediği takdirde birçok
alanı tutuşturmaya adaydır. Korona belasının tetiklediği bu ağır sürecin; her
alandaki gerçek yansımalarının yılsonuna doğru ve gittikçe artan şekilde ortaya
çıkması kuvvetle muhtemeldir. Durum ortadadır ve sorunlar herkesin sorunudur. Günü
kavrayıp, yarınları nasıl yakalayacağımıza odaklanmalıyız. Elbette ki;
yaşanmakta olan sürecin günahının ve sevabının ilk sorumlusu iktidar, yani
hükümettir.
ANCAK VE ARTIK;
Bu yangının süratle sönebilmesi, ülke menfaatleri zemininde,
MUTLAK VE MİLLİ BİR MUTABAKATI zorunlu kılmaktadır. Birbiriyle cebelleşmek
yerine; “Toplumun karanlıkta kalan kesimlerine ışık tutmamız, sendeleyene el
uzatmamız, her alanda ve mümkün olduğunca üretken bir yol izlememiz”;
kaçınılmaz milli bir görev olarak ortaya çıkmaktadır. Çok uzatmadan sözümüzü
yine bir şiirle bağlayalım:
Herkesin dünyası kendine göre
Bir bardak su karınca için göldür
Okumayan, üretmeyen beyinler;
Verimsiz, lüzumsuz, kupkuru çöldür.