Dünyada olağanüstü gelişmeler yaşanıyor. Eylül; her açıdan
'Kara' diyebileceğimiz bir şekilde geride kaldı. Covid-19 salgını; yeniden
zirveye doğru tırmanarak, bütün dünyayı sarsmaya devam ediyor.
Enerji savaşlarında; hiç bir araya gelmeyeceği düşünülen
ülkeler aynı cephede birleşebilirken, aynı safta olanlar da karşı karşıya
gelebiliyor.
Suriye'deki bilindik oyunlar devam ediyor.
Büyük ihtimalle önceden de keşfedilmiş olan Akdeniz'deki
potansiyel petrol ve doğalgaz rezervleri, emperyalist güçlerin iştahını
kabartmış ve 'Sevr sevdalıları' , o dönemde olduğu gibi, Yunanistan'ı
Türkiye'ye karşı havlatmaya başlatmıştır.
Libya'da denklem yeniden kurulurken, 'Ermenistan
Azerbaycan'a saldırarak' yeni bir cephe açılmıştır.
Azerbaycan; yirmi yedi yıldan fazla bir süredir,
'Türkiye'nin de, özellikle eğitim alanında verdiği destekle' Karabağ Savaşı'na
çok iyi hazırlanmış olup; 'Tarihi bir destana gebe olan' karşı taarruzunu
sürdürmektedir.
ABD ve SOROS'un desteğiyle ve 'Rusya'yı Güneyden Kuşatma
Projesi'nin bir hamlesi olarak iktidara gelen Ermenistan yönetimi; şu ana
kadar, Rusya'dan beklediği desteği görememiştir. Kardeş ülkemizin kahraman
ordusu, umarız ki; işgal altındaki topraklarımızın tamamını geriye alana kadar
savaşı sürdürebilir. Savaşın seyrini, önemli oranda, Rusya'nın takınmakta
olduğu tavır belirleyecektir. Bu bakımdan; 'Hangi hatta kadar askeri ve siyasi
bakımdan nispeten tepkisiz kalabileceği' hayati önem taşımaktadır.
Safralarından büyük oranda arınarak, daha çevik ve güven
veren, taarruz kabiliyeti ile savaşma azim ve kararlılığı artan kahraman Türk
Ordusu; her zamankinden daha fazla, çok cepheli savaşlara hazır olmak
zorundadır. Tarih şahittir ki; 'Büyük milletinin topyekun desteğini arkasında
bulduğu sürece', Türk Ordusu'nun yaramayacağı cephe, yenemeyeceği düşman
yoktur.
Siyasi hizipleşme ve milletçe ayrışmanın Balkan
Savaşları'nda yol açtığı büyük hezimeti çok iyi bilen ve gören Büyük Atatürk;
stratejik çıkarları 'Ortak ülküler' olarak belirlemiş ve milletin, bir bütün
halinde, bu ülküler etrafında kenetlenmesini hedef olarak belirlemiştir.
Yaşadığımız tecrübeler; bu hedeften uzaklaştığımız ölçüde
kaosa, yaklaştığımız ölçüde de huzur ve refaha ulaştığımızı göstermiştir.
Önümüzdeki kış ayları; siyasi, ekonomik ve askeri bakımdan öncekilere göre,
daha sert geçeceğe benziyor.
Bu tarihi süreçte üzerimize düşen görev; 'Milletin köklü
gelenek ve tavırlarından can suyunu alan her menzilde yemyeşil bir baharın
koşullarını hazırlamak' olmalıdır.
Unutmayalım ki; karakışa hazır olan bahara güçlü çıkar!
Allah devletimizi ve milletimizi korusun, kollasın; kudretimizi daha da
berkiterek sürekli kılsın.
Sağlıkla, umutla ve sevdiklerinizle kalın!