Bizi düşünmeye alıştırmamışlar. Üstelik de düşünmeyelim
diye ellerinden geleni yapmışlar. Allah beterin beterinden saklasın derler, bir
de düşünenleri, gelin şuna düşünenleri demeyelim, düşünmeye çabalayanları hep
öldürmüşler...
Yaşar Kemal
Düşünmediğimiz için düşünememeyi öğrenmişiz.
Düşünemediğimiz için de değişmeyi gelişmek olarak öğretip ezberletmişler
bize.
Birileri güzel bir koyu talan edip otel yaptıkça biz
gelişmişiz hep..! Diğerleri güzelim derelerimizi HES’lerle kuruttukça daha çok
gelişmişiz..! Başkaları gelip ormanlarımızı kesip altın aradıkça çok daha fazla
gelişip çağ atlamışız..!
Hem sadece coğrafyamızı talan ederek mi gelişmişiz sanki.
Gelin sosyal alandaki gelişmelerimize bakalım şimdi :
Nazım Hikmet kitap satmak için şiir yazmadı bu ülkede,
Ahmed Arif de Attiila İlhan da. Yaşar Kemal kitap satıp para kazanmak için
yazmadı romanlarını. Yılmaz Güney gişe yapmak için karlı Yol’lara düşmedi. Aşık
Veysel Neşet Ertaş kaset satmak için türkü söylemediler hiç bir zaman. Kırmızı
ışıkta duran bir Cumhurbaşkanımız da vardı bir zaman...
Bakın ne kadar çok gelişmişiz onlardan sonra :
Nazım Hikmet’ten Yaşar Kemal’den Metin Hara’ya gelmişiz.
Yılmaz Güney’in Yol’undan Acun Ilıcalı’nın Survivor adasına gelmişiz. Aşık
Veysel’den Neşet Ertaş’tan Nihat Doğan’a gelmişiz, Türkan Şoray’dan Fatma
Girik’ten Müjde Ar’dan Tuğçe Kazaz’a gelmişiz. Sakıp Sabancı’dan Vehbi Koç’tan
Mehmet Cengiz’e Ali Ağaoğlu’na tüpçüye gelmişiz. Kırmızı ışıkta duran
Cumhurbaşkanından hiç bir ışıkta durmak yok yola devam diyen milletvekillerine
gelmişiz...
Atatürk’ten İnönü’den Ecevit’ten Arınç’a Erdoğan’a gelmelerimiz de hep bu yüzden işte...
Sahi, ne kadar da çok gelişmişiz değil mi..?