SON DAKİKA
SON DAKİKA


Mattia
21.08.2021

Son dönemlerde gördüğüm en gerçek üstü şeylerden birisi de birkaç gün önce çekilen, uçakların kanatlarına oturmuş insanların gökyüzünden düştükleri Afganistan’a ait görüntülerdi. Daha önce hiç uçağa binmemiş olsalar bile insanların o hızlarda, o yükseklikte, o atmosfer koşullarında orada seyahat edebileceklerini düşünmelerinin mantıklı bir izahı yoktu. İstemsizce, bu hissin çok benzerini yaşadığım bir dönemi, Eylül 2001’i hatırladım. Dünyanın bir ucunda uyanmış ve ikiz kulelere yapılan saldırı ile şok olmuştum. Aklıma kazınan görüntülerden  birisi de gökdelenlerin onlarca kat yüksekliğinden kendilerini “kurtulmak için” boşluğa bırakan, muhtemelen iyi eğitim almış insanlardı. “Bu nasıl olabilir? Ölecekleri çok belli. İçeride durum ne kadar kötü olursa olsun, insan kendini 20. kattan aşağı atar mı?” diye düşünüyordum.


Yurt binasının lobisindeydik. Yanımda Amerikalı bir arkadaşım vardı. Babası İtalya’da doğmuş ve ABD’ye göç etmişti. Ona bu düşüncemi söyledim. “Mattia mod” diye cevap verdi. “O nedir?” diye sordum. “Babam” diye cevap verdi ve anlatmaya başladı.Babası ABD’ye göç ettiğinde sebze halinde hamallık yapıyor, bir yandan da boks ile uğraşarak para kazanıyormuş. Kısa sürede lokal bir üne sahip olmuş ve iyi paralar kazanmaya başlamış. Günün birinde Avrupa’dan gelen bir başka göçmenle maç yapması istenmiş. Adam son derece ‘kolay lokma’ görünümlü, yüzünde öyle yapmasa bile bir sırıtma ifadesi olan sinir bozucu biriymiş. Anlattığına göre babası Mattia, Avrupalıyı daha ilk rauntta haşat etmiş. Kaşı gözü patlamış, suratı kan içinde kalmış adam oldukça kaçak dövüşüp duruyormuş. Babası “Gözleri neredeyse görünmüyordu, yerde yatıyordu. Zar zor aralayabildiği gözleri ile bana doğru baktı ve o sinir bozucu sırıtışı ile hakemin devam edecek misin sorusuna evet anlamında kafasını salladı. Deli olmuştum.


Ben maçtan çıkıp bir düğüne katılsam kimse nerden geldiğimi anlamazdı ama onun suratının düzelmesi için aylar geçmeliydi. O sırıtarak bakışından ötürü onu pişman etmek için kendi kendimi yiyordum.” diye anlatıyormuş. Derken ilerleyen rauntlardan birinde, babası adamın sırıtan ifadesine iyice sinirlenmiş ve tüm gücüyle saldırıya geçmişken bir açık vermiş ve Avrupalı’nın tek yumruğu ile yere serilmiş. Babası arkadaşıma defalarca “hakem onun elini havaya kaldırdığında kendi halini görebilse bir daha boks yapmazdı. Bense maçtan çıkıp sebze haline gittim ve sebze taşıdım. Ama o maçı o kazandı. Çünkü akıl muhteşem bir şeydir ama tembeldir. Onu kullanmayalım diye bize tuzaklar kurar. Hem o tuzaklara düşmeyeceksin, hem de birisi gözünün üstüne bir yumruk patlattığında, canın yanıyorsa ve gücün yetmiyorsa bile sırıtır gibi bakıp onu çökerteceksin” demiş. Konu can olduğunda serin kanlı kalmak ve sağlıklı karar vermek ne kadar mümkün olur, yaşamadan bilemeyiz. Ayrıca umarım hiçbir zaman yaşamayız. Ama bu sözler, canımız yanıyorken de mücadeleye devam etmek ve aklımızı kontrolümüz altında tutmak konusunda yirmi yıldır kulağıma küpedir. Güzel ülkemizin de, bizim de bahtımız hep açık olsun, Mattia moddan uzak, aklımıza hep yakın olalım. 

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap