Kendisini yaz ya da kış insanı olarak tanımlayanların aksine, ben belli hava koşullarının belli coğrafyalara çok yakıştığını düşünenlerdenim. Aşırı sıcağı sevmem ama Küba’nın güneyleri nefes almayı zorlaştıran nem oranına rağmen çok güzeldir. Aşırı yağmuru sevmem ama Edinburgh başından eksik olmayan yağmur bulutlarıyla çok güzeldir. Ve aşırı soğuğu sevmem ama Stockholm, ayağınızın altında kırıldıkça sesler çıkaran buzlarla çok güzel bir kış şehridir. Bu şehirde bulunan ve bir Viking gemisinin sergilendiği Vasa Müzesi ise hem çok çarpıcı hem de eğlencelidir. Kapısından kuyruğun eksik olmadığı bu müzede yapacağı turun İngilizce olmasını isteyenler için bekleme süresi İsveçlilere göre biraz daha uzun olabiliyor. İşte benim için de durum böyleyken, tur zamanının gelmesini bekleyen rehber bizi oyalamaya çalışıyor, sohbet ederek sıkılmamızı engelliyordu.

Geldiğimiz ülkelerle ilgili bazıları zorlama olan ve güldürmeyen espriler yaptıktan sonra, iki elinde duran birer bereyi havaya kaldırarak “Eğer on beş gün süreyle bir İskandinav balıkçı gemisinde yaşamak zorunda olsaydınız, bu berelerden hangisini alırdınız?” diye bir soru yöneltti. Berelerden biri son derece sade, düz siyah, üzerinde herhangi bir işleme olmayan, standart bir tasarımdı. Diğerinin ondan farkı ise, tepesinde kocaman, tüylü bir ponpon olmasıydı. Açık konuşmak gerekirse son derece komik görünüyordu. Kişisel olarak kafamda bu kadar komik bir şey taşımak istemezdim. Bunun yanında ponponun sağa sola takılarak başımdan çakabileceğini de düşündüm. Ezici bir çoğunluk da öyle düşündü. Fikrimizi söyledik. Rehber hiçbir şey söylemedi. Biz “Sordun, cevap verdik. Ne oldu şimdi?” anlamında bir şeyler söyledik.

Rehber “hiçbir şey olmadı” diye cevapladı. “Şimdi size bir hikaye anlatacağım ve sonrasında aynı soruyu yeniden soracağım” diye devam etti. Ponpon, İskandinavyalı balıkçıların fırtınalı havalarda başlarını alçak gemi tavanlarına çarpıp yaralanmaları, hatta zaman zaman ölmeleri üzerine aldıkları bir önlem olarak ortaya çıkmıştı. Önce berelerinin üst kısımlarına küçük yastıkçıklar dikmişler, sonrasında bu yastıkların berelerle birlikte üretilmeye başlamasıyla ponpon ortaya çıkmıştı. Bize komik görünen o kabarık obje, insanı hayatta tutmak için var olan bir önlemdi. Aynı soruyu bu kez gülerek sordu. Neredeyse hepimiz gülerek komik görünümlü bereyi alacağımızı söyledik. Sahip olduğu fonksiyon, komik görünümlü bereyi son derece ciddiye almamızı sağlamıştı. Hayatta bize anlamsız ya da komik gelen ne kadar çok şey, bir başkası için çok önemli bir fonksiyonu yerine getirdiği için tercih ediliyor olabilir! Ya da önemsiz görüp tercih etmediğimiz ne kadar çok şeyin bu değersizliği aslında bizim eksikliğimizden, bilmiyor oluşumuzdan kaynaklanabilir! Ne çok bir gün hayatımızı kurtardığında önemli olduğunu anlayacağımız “ponpon” var hayatımızda. Hayat denen bu yolculukta her yeni bilgi, her gelişme çabası, her yeni insan ve kültür heybemize attığımız yeni bir bere. Bereniz bol olsun!