SON DAKİKA
SON DAKİKA


Yarın artık bugündür
19.09.2021

Soğuk ama güneşli bir Chicago gününde ekonomi okuyan arkadaşımla parkta oturmuş, hafta sonunun tadını çıkarıyorduk. Ekonomi, hayatta hiç anlamadığım ve anlamak için de olağanüstü bir çaba sarf etmediğim konulardan biriydi. Bana her zaman “bir sabun köpüğünün biraz sonra alacağı şekli tahmin etme hali” olarak geliyordu. Bunu arkadaşıma söylediğimde önce biraz kızar ama hep çok gülerdi. Ekonomi bilgimle alay etmek için de “Pekala Bay Keynes” derdi, “Siz öyle diyorsanız öyledir!” O gün parkta gördüğüm notları arasında yazan “Keynes” isminin beni heyecanlandırmasının sebebi de buydu. Gülerek “Bu ben miyim?” dedim, “Evet” dedi. Raporu için adamın karmaşık makalelerinden maddeler derlemişti.

Benim gibi ekonomi cahili biri için bile fazla ilginç bir özet gibi görünüyordu. “Versene” dedim ve okumaya başladım. Keynes, en verimli dönemini 1930’larda geçiren bir ekonomistti ve döneminde gelecekle ilgili kehanetleri ile tanınıyordu. Notlara göre Keynes, ülkelerin refah düzeyleri arttıkça insan mutluluğunun artacağını, dünyadaki kaynakların daha adil bölüşüleceğini, haftada on beş saat çalışarak yaşamanın mümkün olacağını; işte tam da bu nedenle o dönemdeki ağır çalışma koşullarının bir erdem gibi görülerek daha iyi bir dünya için uğraşmaya devam edilmesi gerektiğini söylüyordu! Aradan yaklaşık yüz sene geçmişti ve kapitalizmin göbeğindeki bir parkta oturmuş, daha 2-3 gün önce iki odaya verdiğimiz iki bin dört yüz dolar kiranın acısı hala devam ediyorken, bugünlerin ne kadar rahat, az çalışma gerektiren, kaynakların daha adil kullanılacağı bir dönem olacağına dair masallar okuyorduk. Esas oğlanın acı çektikçe ağladığı, ağladıkça dalga geçildiği, dalga geçildikçe de erdem olanın bunlara sabretmek olduğunun anlatıldığı arabesk filmleri furyasında büyümüş biri olarak içim sıkıldı. Ne zaman biteceğini bilmediğimiz bir hayatta, bize mantıksız gelen yüklerin altında kalıp ses çıkarmamayı ya da bu durumu değiştirmeye çalışmamayı makul bulamazdım. Zaman hızla akarken, sırtımızdan çıkan hayali bir oltaya bağlanmış bir havucun peşinde koşmanın bir manası yoktu. “Ben bu adamı sevmedim” dedim arkadaşıma.

Çocukluğumda fakirliğin, acı çekmenin erdem olarak parlatıldığı filmlerden yeterince seyretmiştim. Aradan yüzlerce yıl geçse de bazı şeyler hiç değişmiyordu. Aklımızda olsun: Elimizdeki bugün, en az geleceğini bilemeyeceğimiz yarın kadar değerli.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap