Hayatımızda ilkleri yaşadığımız Ramazan Bayramı’nın son günündeyiz.

Öncelikle herkesin bayramını kutluyor, içerisinde bulunduğumuz kötü günlerin bir an önce geride kalmasını diliyorum.

Ülkemizde kimsenin evden çıkamayacağı, sevdikleri ile bir araya gelemeyeceği bir bayram yaşanacağı herhalde kimsenin aklına gelmezdi.

Koronavirüs tedbirleri kapsamında 81 ilde uygulanan sokağa çıkma kısıtlaması nedeniyle bu yıl dijital bir bayram geçirdik diyebiliriz…

Bir yandan tüm bu tedbirlerle koronavirüs süreci ile mücadele ederken, bir yandan da görüyoruz ki kadın cinayetleri bitmiyor, ardı arkası kesilmiyor…

Ne yazık ki bayram sabahına kadın cinayeti ile uyandık.

Muğla Üniversitesi öğrencisi 22 yaşındaki Zeynep Şenpınar, sevgilisi tarafından önce darp edildi, daha sonra çeşitli yerlerinden bıçaklanarak katledildi.

Tüm ülke olarak erkek terörünün bitmesini beklerken, ne yazık ki her geçen gün artıyor.

Bayram sabahı genç bir kızın evinden ceset torbasıyla çıkarılması karşısında artık kelimeler kifayetsiz, ne söylesek az kalıyor…

Bununla da bitmiyor… Sadece bir hafta içerisinde Zeynep’le birlikte 3 kadın daha öldürülüyor ve gündemin arasında ne doğru düzgün yer bile bulamıyor…

17 Mayıs’ta 2 çocuk annesi Fatma K., yolunu kesen boşanma aşamasındaki eşi Aydın K. tarafından kızının gözü önünde bıçaklanarak öldürülüyor.

21 Mayıs'ta 17 yaşındaki Ceren Kultaş pompalı tüfekle katlediliyor.

22 Mayıs’ta ise Ankara'da Selma Tetik isimli kadın, evli olduğu Veysel Tetik tarafından tabanca ile vurularak öldürülüyor.

Öte yandan Ağrı'da da iki kadının hayatına 10 gün içerisinde şüpheli şekilde son veriliyor.

Bizler her fırsatta yazıyoruz… İnsanlar sosyal medyadan yetkililere seslerini duyurmaya çalışıyor.

Artık gereken yapılsın, bu cinayetler yapanın yanına kar kalmasın…

Ne yazık ki, 2020 yılının başından bugüne kadar geçen zamanda 81, 2019 yılında ise 474 kadın cinayeti işlendi.

Düşünün bir yılda 365 gün varken 474 kadın öldürüldü bu ülkede!

Öte yandan ölümler kadar acı olan, üzerinde düşünmemiz gereken ve biz ne zaman bu hale geldik dedirten bir şey varsa o da sosyal medyada ölen insanların arkasından yazılanlar…

Öyle ki öldürenden çok ölen konuşuluyor…

Bir kadının sevgilisiyle aynı evde bulunmasını, öldürülmek için haklı bir neden olarak görenler bile var…

Peki ya yıllarca aynı yastığa baş koydukları eşleri tarafından en güvenli yer olarak gördükleri evlerinde vahşice katledilen kadınlar için ne diyeceksiniz?

Eski eşler, eski sevgililer, reddedilenler, keyfi öyle isteyenler, belki de hayatında ilk defa karşılaşanlar kadınların canını alıyor.  

Konuşulması ve artık çözüm bulunması gereken tek konu bu!

Sözün özü; bizlerin asıl bayramı, kadınların vahşice öldürülmelerinin son bulduğu gün olacak…